“Yardım etmek insan olmanın gerekliliği”

Küçük yaştan beri yardımseverlik ruhu ile büyüyen Ceki Dalva, kendisi gibi ‘vermenin’ en büyük mutluluk olduğuna inanan bir grup arkadaşı ile Birleşmiş Eller’i kurdu.

Lili BARDAVİT Yaşam
17 Ağustos 2016 Çarşamba

Ceki Dalva... Azılı bir yardımsever, kendini ve ruhunu imkânı olandan olmayana aktararak taze tutuyor. Küçücük yaşındayken girmiş yardımseverlik sevdası yüreğine. Anne - babasının öğretileriyle kendini hep birilerine yardım ederken bulmuş. Eli ekmek tutmaya başlayınca yardım için açtığı yelpaze kocaman bir şemsiyeye dönüşmüş. Kendi gibi yaşamın en büyük sırrının paylaşmak olduğunu düşünen arkadaşlarıyla bir araya gelip ellerini birleştirme kararı aldıklarında şimdi gururla baktığı ‘Birleşmiş Eller’ doğmuş. Çocuk cezaevlerinden, sokak hayvanlarına, karda çıplak ayak okul yoluna düşen Doğu’daki kardeşlerimizden, ihtiyaçlılara giden gıda paketine kadar tatlı bir yardım rüzgarı estiriyorlar. 25 kişiye yakın kurucu üyesi, yüzlerce gönüllüsü, binlerce takipçisi olan bu anlamlı kuruluşun ilk tohumunu eken, fikrin kurucusu sevgili Ceki Dalva ile sohbet ettik. Umarım bu güzel sohbetle birçok yardımsevere ulaşırız ve bizim de çorbada bir tuzumuz olur.

 

Birleşmiş Eller harika bir proje; bu fikir nasıl doğdu, nasıl gelişti?

Fikrin kurucusu ve ilk filizlendireni benim. Çok küçük yaşta babamın ve annemin motive etmesiyle başladı insanlara yardım etme fikrim. Birçok örnek gösterir ve anlatırlardı bize. Babamın, "Yardım etmek Allah'a yakın olmaktır" sözleri ile annemin "İnşallah bir gün kendi paranı kazandığında sen de insanlara yardım edersin" cümlelerini hiç unutamam. İlk işimi kurduğumda, etrafıma sorarak, iş kazasında bir kolunu kaybetmiş, işsiz ve iki çocuklu bir genç adama yardım ederek başladı hikayem. Seneler içinde işimi geliştirdikçe yardım edebildiğim aileler arttı. Yıllarım, yaşamın en büyük sırrının paylaşmak olduğunu düşünerek geçti.

 

Ve bu fikrinizi birileriyle paylaştınız sanırım...

Bir gün arkadaşlarım ile derin bir sohbet sırasında fikrimi onlara söyledim. Yaşamının bir anlamı olmalıydı ve bu amaç, zihnimizdekileri, elimizdekileri paylaşmak olmalıydı. TEMA Vakfı’nın kurucusu Hayrettin Karaca'nın bir sözü var: "Olanın olmayana, bilenin bilmeyene borcu var bu dünyada."

Hepsi aynı gönül yüceliğinde ve duyguda olan arkadaşlarım hemen kabul ettiler bu fikri. Uzun saatler konuştuk üzerinde. Birleşmiş Eller, tamamen kişisel özverilerle, yardım etme çabası olarak başlayıp iki sene içinde büyük ve birçok özel işe imza atmış bir organizasyona dönüştü.

 

Üye sayınız nasıl? Hatırı sayılır bir kitle mi?

Toplamda 25’e yakın kurucu üyemiz var. İlk kurulduğu gün ile bugün arasında sadece iki - üç kurucu üye arttı fakat binlerce takipçisi ve yüzlerce gönüllüsü olan bir organizasyonuz artık.

 

Sistem nasıl işliyor? Üyeler nerede buluşuyor, kararlar nasıl alınıyor?

Sistemimiz ve mantalitemiz şu: Yardım etmek isteyen birçok kişi, dernek ve kurum var. Ve herkesin yardım etme hassasiyeti farklı. Kimi, ailesinden birini kanserden kaybettiği için kanser hastalarına hassas, kimi eğitime. Kimi sadece çocukların dramına üzülüyor, kimi ise hayvanların. Bu liste yaşlılar, evsizler, açlar vb. olarak devam ediyor. Birçok yardım kuruluşu tek bir konuda hassasiyet gösterip o konuda yardım ederken biz ‘neden sadece yardım etmek isteyen iyi insanların birleştiği bir yer yok’ diye düşündük. Ve ellerimizi birleştirdik.

Merkez olarak iş yerimi kullanıyoruz; toplantılarımızı orada yapıyoruz. Hatta küçük bir bölümünü depo olarak da kullanıyoruz. Kararlar için bir genel kurulumuz var. Daha ilk günden yardım etmenin çok ciddi bir iş olduğunu bilerek doğru şekilde örgütlendik. Yönetim kurulumuz, sosyal medya ekibimiz, halkla ilişkiler ekibimiz, depo ve sayım sorumlularımız, dağıtıcı ve toplayıcı ekiplerimiz var. Sosyal medyada web sitemizden başka Facebook, Instagram, Twitter, Pinterest, Linkedin ve YouTube Kanalı'na kadar her mecrada yer aldık ve yayınlar yürütüyoruz. 

Ve şöyle bir hayalimiz var: Bir gün bir milyon iyi yürekli yardımsever insanın takip ettiği bir organizasyona dönüşebilirsek, herhangi bir konuda yardım talep ettiğimizde -çok değil sadece binde birinin yani bin kişinin katılımı ile- muhteşem sonuçlar alabiliriz. Bu yüzden mümkün olduğunca çok insana ulaşıp bizi takip eden bir insan topluluğu yaratabilmek için yaptıklarımızı sosyal medyada yayınlıyoruz. Okuyan herkesten tek ricam sosyal medyada sayfalarımıza girip, beğenip, paylaşıp, takip ve başkalarını davet etmeleridir.

 

Yardımlarda bir öncelik sırası var mı?

Hayır yok. Genel kurulumuz buluştuğunda gelen yardım çağrılarını değerlendirip seçilen projeleri başlatıyor. Bizlerin halledebileceği ölçüde bir şey ise projeyi biz tamamlıyoruz. Ya da sosyal medyada yardım çağrısında bulunup projeyi tanıtıyoruz. Gelen yardım taleplerini organize edip ihtiyaçlı olanlara ulaştırıyoruz. Asla direkt para almıyoruz. Zaten dernek olmadığımız için yasal da değil. Fakat projenin ihtiyacı maddiyat gerektiriyor ise alınması gereken şeye veya yere yönlendirdiğimiz yardımseverlerin aldıklarını kendi çabalarımızla ihtiyaçlılara biz ulaştırıyoruz.

Mesela geçen kış başında başlattığımız eğitime katkı projesi kapsamında bir öğretim yılı içinde Doğu’da, bir metre karda ayağında çarıkla okula giden 5000’e yakın sayıda çocuğa botlar ve montlar aldırıp yollamayı başarabildik. Gelen resimlerde hayatlarında ilk defa yeni bir ayakkabısı olmuş çocukların yüzlerindeki mutluluğu görmeniz lazımdı.

Her projemiz paraya dayalı da değil. Mart ayında Maltepe Çocuk Cezaevindeki çocuklara rehabilitasyon projesi yaptık. Cezaevinde tutuklu bir kısım çocuğa yaratıcı güçlerini meydana çıkaracak bir tiyatro oyunu sergileyip bir kısım çocuğa da duygusal durumlarını fark edebileceğimiz resim çalışmaları yaptırdık. Daha sonra bu resimlerden birkaçı ‘Renklerin Özgürlüğü’ adı altında Istanbul Çocuk Bienali’nde sergilendi. Bu bizim için büyük bir başarıdır. Tamamen gönüllülerden oluşan ve hiç maddiyat konulmadan yapılan bir projeydi.

Mayıs ayında ise ‘Bir Kitap Bir Düş’ projesinde bir duyuru ile herkesten okuduğu kitapları toplayıp okullara kütüphaneler kurduk.

 

Yardıma muhtaç insanların en çok kanayan yarası nedir? Maddiyat dışında hangi ortak noktada birleşiyorlar?

Bence insanların yardım kadar onlarla ilgilenildiğini hissetmeye ihtiyacı var. İnsanın kendi ile ilgilenildiğini hissettiğinde hayata duyduğu güven artıyor. Bazen birinin gülümsemesine ihtiyacı var hepimizin. Birinin bizi dinlemesine. Biz yardım etmek konusunda bilinçli bir topluluğuz, buna gönül verdik. Yardıma ihtiyacı olduğunu bildiğimiz ve duyduğumuz insanları gidip yerlerinde ziyaret ediyoruz. Onları ve dertlerini dinliyoruz. Paylaştığımız yardımlarda dikkatinizi çeken tek şey insanların gülümsemesi olacaktır. Onlara bir şey verdiğimiz için değil, yanlarında olduğumuzu bildikleri için.

 

Yardım eden gönüllüler kendileri mi ulaştırıyor yardımı, yoksa gizli mi işliyor süreç?

Bizler, "Bir elinin verdiğini diğeri bilmemeli" şeklinde yardımın gizli olması gerektiği öğretilmiş bir toplumuz. Ben buna katılmıyorum. Bence bu zamanda yardım herkesin bilip bir elini de koyup destek olduğu bir konu olmalı. İşte bu yüzden herkes başkasına yaptığı yardımı göstermeli, çağrıda bulunmalı, teşvik etmeli ve örnek olmalı.

Yaptığımız yardımları mümkün olduğu kadar bizzat götürmeye özen gösteriyoruz. Yardım ulaştırmak öyle büyük bir haz ki keşke her insana nasip olsa.

 

Birleşmiş Eller'in sizdeki yansıması nasıl oldu? Eminim manevi olarak müthiş bir haz olmalı?

Birleşmiş Eller’den sonra yaşamım çok daha anlamlı ve değerli artık. Bir insanın çocuklarına bırakabileceği miras binalar, işler ve para mıdır diye yıllarca sordum kendime. Ben çocuklarıma insan olmanın anlamını miras bırakmak istiyorum. İlerde torunlarıma “Şu işleri yaptım, bu kadar para kazandım” diye anlatmak yerine, "Bu kadar insana yardım ettim, bu kadar insanın hayatına dokunabildim" diye anlatabilmek istiyorum.

Yıllar evvel okuduğum Michael Berg’in ‘Kabalanın Sırrı’ adlı kitabından şunu öğrendim. Bize hep almanın mutluluk getireceği öğretildi. Oysa en büyük mutluluk vermektir. Ben yaşamın en büyük sırrı olarak vermenin mutluluğunu keşfettim. Sonsuz mutluluğun tek sırrı bu.

 

Yardım etmek isteyenler size nasıl ulaşabilir?

Birleşmiş Eller web sitemize girdiğinizde katılımcı veya destekçi olmanın yolları gösteriliyor. Önce bir form dolduruyorsunuz. Ne konularda yardım edebileceğinize dair sorular var. Yardım etmek sadece maddi yardım olarak algılanmamalı. Yardımın birçok çeşidi var. Mesela kurucu üyemiz olan bir serbest mali müşavir arkadaşımız, kimsesizler yurdundan 18 yaşında, hayatı bilmeden ve hiçbir meslek sahibi olmadan çıkan üç kıza ön muhasebe eğitimi vererek onları hayata hazırladı. Bu projeyi yürüten kurucu üyemiz daha sonra ‘Birleşmiş Eller Meslek Edindirme Ve İş Bulma Destek Platformunu’ kurarak iş arayanlara destek vermeye başladı.

Başka bir gönüllümüz bizimle iletişime geçerek Reiki ile şifa vermek istediğini belirtti. Şu anda kendisi ile ‘Birleşmiş Eller Şifa Grubu’nu kurma aşamasındayız. Herkesin farklı proje ve fikirlerine açığız. Sonuçta biz hepimizi tek çatı altında toplanmış yardımsever insanlar topluluğu olarak görüyoruz.

Bu arada çok yeni bir oluşum içindeyiz. Yakında herkese açık bir aplikasyonu olan belki de tek yardımlaşma organizasyonu olacağız. Yine bize destek veren bir yazılım firması Figensoft bizim için bir aplikasyon hazırlıyor. Böylelikle isteyen aplikasyonu telefonuna indirip yardıma ihtiyacı olan biri için yardım çağrısında bulunabilecek veya isteyen yine girip ihtiyacı olana ben destek olurum diyebilecek. Bu da yardımlaşmada müthiş bir proje.

Aynı zamanda AKUT ve Haytap ile ortak yürüttüğümüz projelerimiz var. Onlar aracılığı ile de destek vermek mümkün.

 

Yardım ettiğiniz kişilerle daha sonra tekrar bağlantıya geçiyor musunuz?

Bazen geçiyoruz. Hatta bazı ailelere sürekli yardım yapıyoruz. Bazı ihtiyaçlı ailelere hami olmak isteyen gönüllülerimiz var ki onlara sürekli ve düzenli yardımda bulunuyorlar. Bu bazen aylık bir gıda paketi -ki ortalama 70 - 90 TL civarıdır- ya da bir çocuğun eğitim masrafı oluyor -ki bu da ayda ortalama 150 - 200 TL civarıdır.

Yine bu konuda gönüllülerin kullandığı bir formmobil uygulamamız var ki, o da yardıma giden gönüllülerin ihtiyaçlı olan aile ve kişilerin tüm bilgilerini ve yapılan yardımı not alabildiği bir cep telefonu uygulaması. Bu sayede yardım ettiğimiz kişilerin tüm verilerini ve yardımları arşivliyoruz.

 

Çok enteresan bir kişi, aile ya da hikayeyle karşılaştınız mı?

Maalesef ki yardıma muhtaç kişilerin profilleri ve hayat hikayeleri çok benzer. O yüzden tüm hikayeler dram içeriyor.

Fakat bu kış yaptığımız aktivist bir proje oldu. Çok kar yağan soğuk kış günlerinde 250 gramlık köpek ve kedi mamalarını paketleyip Taksim’de dağıtıma çıktık. İnsanlara şöyle dedik: "Sizden para istemiyoruz. İstediğimiz bu soğuk ve hayvanların açlığa en fazla 18 saat dayanabildiği günlerde, aç bir hayvan bulup bu mamayı ona yedirmeniz. Hatta belki de onun hayatını kurtarmanız." İnsanlar çok şaşırdı ve duygulandı. Mama paketlerini ücretsiz olarak onlara vermek istediğimize inanamadılar. Aralarından genç bir üniversite öğrencisi, mamayı alıp mahallesine gittikten sonra bir kedi bulmuş ve mamayı ona yedirirken cep telefonuna çekip, "Haydi Birleşmiş Eller'e teşekkür edelim" diyerek bize video yolladı. Hepimiz çok duygulandık.

 

Anlatmaya çalıştığım şey bu. Bir gün çok sayıda takipçiye ulaştığımızda ve soğuklarda hayvanlar ölürken, ‘bir paket mama bağışlayın’ diye çağrıda bulunduğumuzda, çok değil sadece 500 kişi birer paket mama yollasa, 15 kiloluk mama paketlerinden toplam 7,5 ton mama eder. Bu da binlerce hayvanı ölümden kurtarabilir. Bunu ancak ellerimizi birleştirerek başarabiliriz. Bu yüzden adımız BİRLEŞMİŞ ELLER.

 

Bir yardım gününün ardından gece yatağa yattığınızda hissettikleriniz neler?

Yardımın bir meziyet değil de bir görev olduğu bir ailede büyüdüm. Yatağa yattığımda, edebildiğim yardımlardan çok daha neler yapabileceğimi düşünüyorum. Yardım etmek bugün bir meziyet sayılıyor. Oysa yardım etmek bir insanlık görevi, insan olmanın gerekliliğidir. Yardım etmek bazen bir gıda paketi dağıtmak olabilir. Fakat çoğu zaman ihtiyacı olan birinin derdini dinlemektir. Birine gülümsemek ya da umut vermektir. Günümüzde edilen yardımın kelebek etkisi ile düşünemeyeceğiniz yerlere ulaştığını gösteren birçok video dolaşıyor sosyal medyada. Artık herkes yardımın ne olduğunu ve niteliğini biliyor bence.

 

Bir son sözle bitirecek olursak sohbetimizi, ne söylemek istersiniz?

Son olarak söylemek istediğim sevdiğim iki söz var:

"Az olanı vermekten utanma, çünkü vermemek ondan daha azdır." Yardım etmenin ne olduğunu fark ettiği günden sonra yaşamı mutluluklarla taçlanmış bir sürü insan gördüm. Fakat yardım edildiği için yaşamı mutluluklarla dolmuş insanlara çok fazla şahit olamadım. Almak size geçici bir mutluluk verse de bir süre sonra değerini yitirir. Oysa vermek sonsuz mutluluğun anahtarıdır.

Diğeri ise Kabala’dan bir söz: "Başka bir varlık için iyilik yaptığınız güne kadar yaşamış sayılmazsınız."

 

Gurur duydum, etkilendim, düşündüm ve çok beğendim bu projeyi. Yardımlaşarak güzelleşecek, iyi niyetle, sevgiyle dönecek bir dünyaya ne kadar ihtiyacımız var değil mi?

Azı çoğu yok, illa para da değil, yeter ki biz yardım etmeyi isteyelim, belki birilerinin sabahının doğan güneşi oluruz, belki birilerinin gülme, öğrenme, mutlu olma, doyma sebebi oluruz. Çoğalsa ya bu eller, birleşse ya yardım için koşmaya hazır kalpler...