Teruma: Altın kaptaki şarap

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
10 Şubat 2016 Çarşamba

Bilindiği üzere Teruma peraşası Mişkan ve onun objeleri hakkında öğretiler sunar. Öylesine ki Mişkan’da yer alan her objenin yapımının nasıl olacağı ve ölçüleri açık bir şekilde verilmektedir. Sözgelimi içinde Sinay dağından verilen tabletlerin bulunduğu ve Moşe’nin ölmeden önce yazdığı Sefer Tora’nın da içine yerleştirileceği Aron Aberit’in ölçüleri hep yarımlı ölçülerdir. Uzunluğu 2,5 ama, genişliği ve yüksekliği 1,5 ama olarak verilmektedir. Bu Mişkan’daki objeler içinde bütünüyle yarım kavramının kullanıldığı tek objedir.

Bilgelerimiz, Tora bilgelerinin Aron Aberit’e benzetildiğini ve bu yarım ölçülerin onların alçakgönüllülüğünü ortaya koyduğunu öğretirler. Tora öğrenimi gören kişi öğrenimini her zaman yetersiz ve eksik bulur çünkü öğrenilecek daha birçok şeyin olduğunun bilincindedir. Tora konusunda kendisini bütün gören bir öğrencinin bu gurur ve ego ile Tora öğreniminde ilerleyebilmesi imkânsızdır. Gurur ve fazla egoya sahip olmak her zaman Tora öğrenimi önünde büyük bir engeldir. Aksine alçakgönüllü olmak ise Tora öğrenimine yardımcı olur. Pirke Avot, Tora öğrenimi için gerekli 48 kuralı sıralarken alçakgönüllü olmanın ve kişinin sonunun ne olduğu bilincinin akıldan çıkarılmaması gerektiğini öğretir. Yine Gemara, Tora bilgelerini “talmide hahamim” olarak anar. Bu da her bilgenin öğrenime açık olduğunu ve hiçbir zaman Tora’nın tamamını bildiğini düşünmeyeceğinin bir kanıtıdır.  

Tora genellikle ‘su’ ile özdeşleştirilir. Nedenlerinden biri suyun yaşam için elzem olduğu ve su olmadan yaşamın devam etmesinin mümkün olmadığının bilinmesidir. Benzer bir şekilde bir Yahudi için Tora ve Tora öğrenimi su kadar gerekli ve vazgeçilmezdir.

Su aynı zamanda aşağıya doğru akar. En derinlere kadar inebilir. Bu da alçakgönüllü bir kalbe sahip insanın Tora öğrenimi için ne kadar elverişli olduğunu gösterir. Yüksek egosu olan bir kalp için suyun aşağıdan yukarıya doğru akması kadar olanaksıza yakın bir Tora öğrenme potansiyeli vardır. Çünkü kalbindeki abartılmış duygular buna izin vermezler. Tora kendini bilen, öğrenmenin sonunun olmadığını kavrayan ve her zaman ‘yarım’ kalacağını bilen insanlar ve öğrenciler tarafından daha rahat öğrenilebilir.  

Talmud bizlere Rabi Yeoşua’nın çekici olmayan bir görünüme sahip olduğunu öğretir. Bir Romalı prenses kendisine Tanrı’nın bu kadar değerli bir bilgi deposunu nasıl itici bir kaba yerleştirdiğini anlamadığını söyler. Rabi cevap olarak prensese babasının en değerli şaraplarını nerede sakladığını sorar. Prenses de şarapların ucuz ve basit toprak kaplarda depolandıklarını söyler. Rabi bu kadar değerli şarapların daha değerli kaplarda saklanması gerektiğini ifade eder. Bunun üzerine prenses o şarapların altın güğümlerde saklanması için emir verir. Bir süre sonra Rabi’ye gelerek şarapların bozulduğunu aktarır.

Rabi Yeoşua prensese bir de açıklama yapar. Nasıl ki değerli altın kaplarda şarap bozulabiliyorsa Tora da kendini değerli zanneden kibir ve ego sahibi kişilerin kalplerinde de bozulur. Tora kendini bilen, alçakgönüllü ve her zaman ‘yarım’ kalacağını bilen kişilerin kalplerinde ve dimağlarında bulunmalıdır ki bu kişiler hem Tora öğrenimine ara vermezler hem de öğrenebilecekleri çok şey olduğundan yerlerini bilirler.

Bütün Tora öğrenen veya öğrenmeye niyetli olanların bu gerçeği akılda tutmaları yararlı olacaktır.