Ada’nın düşü mektuplar

Adaların bir özelliği vardır, hele bir de orada doğup büyüdüyseniz, herkesi tanır ama nerede, nasıl ve kimin tanıştırdığını asla hatırlamazsınız. Benim için işte onlardan biri Selin Franco Sason

Ester BÜYÜKABOLAFYA Toplum
5 Ağustos 2015 Çarşamba

Selin’i de nasıl, ne zaman dan beri tanıdığımı hiç hatırlamıyorum.  Tanıyor muyum? Evet, tanıyorum. Her karşılaştığımızda selamlaşıp, sıkı muhabbete girdiğimiz çok olmuştur. Kendisine bir cuma günü Ada’da bisiklet ile kumsalda gezinirken rastladım. “Bugün Adalar Sokak Festivali’nin tanıtım kokteyli var, oraya uğrayacağım, gelsene” dedi. Ben de gezecek, sohbet edecek birini arar ilken Selin’in teklifine hayır diyemezdim. Birlikte Abidin Şahin’in Plajı’na gittik. Plaj sihirli ellerle adeta bir restoranda dönüştü. Geceye adalılardan oluşan Ada Minor Grubu müzikleri, Abidin Şahin tesisi kullanma imkânı ile katkıda bulundular. Bizler şabat olduğu için kokteyle katılamadık ama Selin Sason ile sohbet etme imkânını kaçırmadım.

 Kokteyl ne için düzenleniyor?

1-6 Eylül tarihlerinde Adalar Sokak Festivali düzenlenecek. Bu festivalin komisyonu Necdet Kutlucan, Fethi Taner, Sevgi Çekiç, Gülhan Bayrak, Serap Borucu, Burak Güngörmüş, Şahika Savran, Fatma Bozkurt’tan oluşmakta. Fotoğraf, sahne sanatı, görsel sanatlar, müzik gibi pek çok farklı sanatla ilgilenen sanatçılarımız katkıda bulunuyorlar. Bu gece de festivalin tanıtım gecesi.

 Bu festivalin amacı nedir?

Adayı doğal haliyle geleceğe bırakmak... Adalardaki kaçak yapılaşma, hatalı turizm politikaları, motorlu ve akülü araçlardaki denetimsiz artış, kontrolsüz biçimde çoğalan bisikletler, faytonların ıslahı için ada değerlerinin kaybolmasına sebep vermemek için alınmış bir karar. Ayrıca adalarda kalıcı sanat eserleri bırakmak, sanat çalışmalarına özendirmek, sevdirmek, bilgilendirmek en önemlisi mahalle kavramının tekrar yaşanacak günlere gelmesi için çalışmalar yapılmak.

 Senin bu kokteyl ile bağlantın nedir?

Tesadüf…

 “Geçiyordum, tesadüfen kokteyl var burada deyip, geldim” deme bana…

Tesadüfen Büyükada’da gezinirken bir gün Necdet Bey’in (Necdet Kutlucan) atölyesine rastladım. İçeriye girmemle eserlere hayran kaldım.  Atölyesinde geri dönüşüm malzemeleri ile bana göre çok hoş sanat eserleri yaptığını gördüm. Eski plastik eşyalardan yepyeni eserler yapmaları beni oldukça etkiledi. Kendisine de yaptıklarından hayran olduğumu belirttim.

 Peki, Necdet Bey senin kim olduğunu merak etmedi mi?

Tabii, sohbetimiz arttıkça ben de kendimden bahsettim. Kendisine Nişantaşı’nda Plumon Art of Writing adına bir mağazam olduğundan ve kırtasiye ürünleri sattığımdan bahsettim. Bir gün fırsat bulursa ve bizi ziyaret ederse çok memnun olacağımı da belirttim.

 Peki, bu hoş sohbetten sonra Necdet Bey seni ziyarete geldi mi?

Evet. Çok uzun bir aradan sonra bizi ziyarete geldi. 

 Neler konuştunuz?

Karşılıklı adaları ne kadar sevdiğimizi, adalar’ın artık eskisi gibi olmadığını, ne kadar kıymetli olduğunu, ama artık bu kıymetin ne yazık ki, şimdi ziyaretçileri tarafından değerinin farkında olmadıklarından bahsettik.

 Ne yapmak gerektiğine karar verdiniz?

Sohbetimizde birkaç gönüllü ile sokak festivali düzenleme fikri üzerinde durduk. Böylesine bir festivalde atölyeler ve müzik ile ada değerlerini yaşatmak ve aynı zamanda adadaki bir mekânı kalıcı eser olarak armağan etme fikri ortaya çıktı.

 Mesela nasıl bir mekânı armağan edeceksiniz?

Bu Heybeliada’daki Rum Ortodoks Ruhban Okulu olabilir. Heybeliada’da Ümit Tepesi’nde bulunan okul, Atina Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden sonra kurulan bu alandaki ilk akademik okuldur. Böyle bir okul veya Büyükada’daki başka bir mekân olabilir diye düşündük. Ama henüz ona karar verilmedi.

 Selin Sason olarak neler yapacaksın?

Ben sadece ‘Ada Düşü’ mektup projesinde yer alıyorum. İnsanlara mektup yazdırtmak istiyorum. Hep bunu hayal edip dururum. İnsanlar birbirlerine mektup yazsınlar, ama hiç tanışmadıkları kişilere yazsınlar istedim. Ama bu hiç gerçekleştiremediğim bir düşümdü. ‘Ben bir adres versem kim yazar? Kimden adresini istesem, adresini verir ki? Kim hiç tanımadığı kişilere mektup yazar ki?’ Hep bu hayalim düşüncelerimde kaldı. Necdet Kutlucan da ‘Ada Düşü’ adı altında bir proje oluşturma fikrini verdi. “İnsanları mektup yazmaya davet edelim” dedi. Çünkü adalarda yaşayıp, adayı terk eden pek çok adalı ne yazık ki başka ülkelerde yaşamlarını sürdürmekteler. Bu eski adalıların da ada ile ilgili anlatacak çok anıları vardır. Hatta tarihi bilgileri dahi vardır diye düşünüyoruz. İşe bu kişileri davet etmek ile başladık.

 Nasıl çağırıyorsunuz?

Ben dükkânımda duyurmaya başladım. Plumon Art’ın instagram hesabımdan davet ederek, Plumon Art için röportaja gelen iki dergide bunu haber olarak duyurarak çağrıda bulundum.

 Mektup yazmak isteyenler nereye ve nasıl yollayacaklar? Bugün artık postaneye gitmektense oturduğumuz yerden mail ile yazılarımızı kolayca yollayabiliyoruz.

Bu mektuplar kalem ile yazılmış, pulla ve postaneden gönderilmiş olmalıdır.

“Adalar Sokak Festivali” Çınar Cad.No:79 Büyükada/ İstanbul Posta Kodu:34970 adresine gönderebilirler.

 Gelen mektuplar ne olacak?

Toplanan mektuplar Adalar Sokak Festivali facebook sayfasında yayınlanacak ve gelecek yıl sergilenecek. Mektuplarda herhangi bir sınırlama olmayacak. Yayınlanacak ve sergilenecek mektuplara festival komitesi tarafından karar verilecek. Olanak yaratılabilirse, sergi mektup gönderilen ülkelere sergilenmek üzere gönderilecek. Sergilerin bitiminde tüm mektuplar, taleplere göre ilgili bir kuruma araştırmalarda kullanmak üzere bağışlanacak. Belgi de gelen mektuplarla tarihe bir ışık da sunabiliriz.

 Başladı mı mektuplar gelmeye?

Hayır, henüz gelmedi. Ama mağazama uğrayan herkese kağıt, zarf ve kalem hediye ediyorum. Belki malzemeleri ellerinde olursa birer mektup yazarlar diye.

Selin’cim ben pazar günü mektubumu yazmaya başlayacağım. Zaten yaşamımdaki en güzel anılarım Büyükada’dakiler…

Sizlerde anılarınızı paylaşın, hayat paylaştıkça güzeldir.