Bir zamanlar ANADOLU ve TRAKYA’da Yahudi yaşamı

Bir zamanlar Yahudiler Anadolu’nun ve Trakya’nın çeşitli bölgelerinde, şehirlerinde yaşarlardı. Oralardaki cemaatin sinagogları, gençlik kulüpleri, okulları, dernekleri ve yardım kuruluşları vardı.

Yusuf BESALEL Perspektif
25 Şubat 2015 Çarşamba

Yahudiler bölge yaşamında etkin rol oynarlardı. Ancak zaman içinde yaşanan iki Dünya Savaşı, Trakya Olayları, antisemitizm, İsrail Devleti’nin kuruluşundan sonra İsrail’e ve büyük şehir İstanbul’a göçler, ekonomik şartlar nedeniyle bu cemaatler zamanla yok oldular.

Akhisar: Metruk mezarlığında 1876 ve 1936 arası ölüm tarihleri saptanmıştır. 1926 yılı itibarı  ile Manisa demiryolu üzerinde bulunan bu kentte, 30 Yahudi ailesi vardı. 1905’de Alliance Israelite desteğiyle, bir Yahudi Tarım okulu kuruldu.

Babaeski: 1926 yılı itibarı 22 aileden oluşmuş bir Yahudi topluluğu bulunuyordu. Sinagogları ve ‘Bikur Holim’leri mevcuttu. 1934 Trakya Olayları’ndan sonra bu bölgede Yahudi kalmadı.

Bayındır: 1926 yılı itibarı ile 20 Yahudi ailesi yaşamaktaydı. Bir sinagogları da mevcuttu.

Bergama:  Bir ara oldukça kalabalık bir Yahudi cemaatini barındıran bu kentte, 1926’da 40-50 esnaf aile vardı, bir hahamları bulunmaktaydı. 1960’larda 6 aile kalmıştı. 2010’da 1875 yapımı sinagog restore edilmiş olarak açıldı.

Bodrum: 1924’te kentte 30 Yahudi ailesi vardı. İç ve dış göçler (Güney Amerika’ya) burada ancak 5-6 esnaf ailenin kalmasına sebep oldu. Ünlü Türk Yahudileri bilimcisi Prof. Avram Galante, 1873’te Bodrum’da doğdu. Bodrum’un sinagogu, 1990 tespitlerine göre yıkık ve hububat deposu halindeydi. İÖ 6. yüzyılda Gümüşlük’te bulunan bir mezar taşının üzerindeki İbranice yazılar burada Yahudi cemaatinin yaşamış olduğunu kanıtlar.

Çorlu: 1926 yılında burada yaklaşık olarak 1000 Yahudi yaşamaktaydı. İki sinagogları vardı. Çorlu Yahudi Okulu’nda 180 çocuk öğrenimini sürdürmekteydi. ‘Şevet Tsiyon’ kuruluşu, İbrani dili çalışmaları yapardı. Sinagog 1970’te camiye dönüştürüldü. 1990 yılı dolaylarında yapılan bir gözleme göre Çorlu Yahudi Mezarlığı terk edilmiş ve bir ayçiçeği tarlasına yakın mezar taşları parçalanmış durumdaydı. Kasım 2010 yılında Çorlu doğumlu İsrailli iş adamı İsak Pinhas tarafından yaptırılan ilköğretim okulunun açılışına katılan Türk Musevi Cemaati Hahambaşısı Rav İsak Haleva açılıştan sonra Çerkezköy yolu üzerinde bulunan adı geçen 210 yıllık mezarlığı ziyaret etti.

Diyarbakır: Kuzey Irak’ta ve Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki Yahudilerin ataları, Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra ikiye bölünmüş (Güneyde Yehuda, Kuzeyde İsrail)iki devletten, İsrail Krallığı’ndan Asurlular döneminde tehcir edilen Yahudilerdir. Yehuda’yı da Babilliler yıkınca bunlara bu krallıktan sürülen Yahudiler de eklenmiştir. Kürt Yahudilerinin geleneğine göre Yahudilerin Asur sürgününden beri Diyarbakır’da bir Yahudi cemaati vardı. 1888 yılında 100 Yahudi yaşıyordu ve çok fakirdiler, çok hakir görülüyorlar ve bazen Alyans’tan maddi ve manevi destek alıyorlardı. Avram Galante’ye göre, sinagogda İbn Meymun’un (Maymonides)çok değerli bir el yazması vardı. Keza halkevine Haham İlyas, sinagogdaki 2000 senelik bir Tevrat rulosunu hediye etti. Yahudilerin bir kesimi küçük esnaftı, işportacılık ve eskicilik yapardı. Ana dilleri Kürtçeydi ve Arapça ve Türkçe de konuşurlardı. 1925’te Şeyh Sait isyanından sonra, Diyarbakırlı Yahudilerin bir kısmı Kudüs’e göç ettiler;1933’ten itibaren Filistin’e göçler sürdü. 1948’de Yona (Yunus)adlı bir Yahudi’nin mahkeme kapısında hasmının taraftarlarınca katledilmesi üzerine, çok tedirgin olan Yahudi Cemaati İsrail’e göç etti. Kalan 16 aile de birkaç yıl içinde İsrail’e göç edince, Diyarbakır’daki Yahudi varlığı son buldu. Bu kentteki Yahudi Mahallesi Arap Şeyh adıyla anılırdı ve büyük bir sinagog da vardı. Çermik bölgesinde Yahudilerin yaşadığını kanıtlayan bir sinagog kitabesinden, bu sinagogun muhtemelen 1416 yılında açıldığı anlaşılıyor. Diyarbakır surlarının aşağı kısımlarında Yahudi Mezarlığı bulunuyordu. Kudüs’te Diyarbakırlı Yahudi göçmenlerin kurduğu ‘Netsah Yisrael’ sinagogu bulunmakta.

Ezine-Bayramiç: 1890 tarihli Vital Cuinet’in raporuna göre, Ezine’de 240 Yahudi sayıldı. Sanayi İnkılâbı ile birlikte 19. yüzyılda meşe palamudu, kırmızı kök boya, afyon, pamuk ve kuru üzüm gibi yerli ürünlere olan ihtiyaç, bölgede geniş istihdam yaratıyordu. Kendi yönetim organları, sinagogları ve küçük bir okulları olması nedeniyle, Çanakkale’ye bağlılıkları kabul edilmeyen bu cemaat, 1926 araştırmalarına göre Çanakkale’ye göç etmiş bulunuyorlardı.

İzmit: Bizans döneminde adı Nicomedia olan bu kentte, Yahudilerin yerleşmesi ile ilgili ilk bilgiler, 6. yüzyıla aittir. 1361’de I. Murad tarafından fethedilince İzmit, Balkanlardaki Karay Yahudilerinin merkezi haline geldi. 16. yüzyılın başlarında İspanya’dan göç eden Yahudilerden buraya yerleştirilenler de olmuştur. 17. yüzyılda İzmit’teki Yahudi Mahallesi’nde yerleşik 60 kadar Yahudi ailesinden oluşan cemaatin, sinagogu, dini kurulu, dini okulu ve iki ayrı mezarlığı mevcuttu. Yahudiler ufak çapta ticaret ve zanaat dalları ile iştigal ederlerdi. 1919’da Yunanlıların kenti işgal etmesi üzerine, Yahudiler İstanbul’a sığındılar. Kenti terk eden Yahudilerin arsa ve mülkleri hazineye geçmiş ve hazine, mülkleri satışa çıkarmıştı. Kızılay, Kocaeli Şubesi’nin tapusunun tarihi araştırmaları çerçevesinde, İzmit İstiklal Caddesi Yahudi Mahallesi adı geçmekte olup, bugünkü Kızılay İş Merkezi’nin Yahudi Tenekeci Memiş, Atar Marko ve Tavukçuoğlu Haskiya ait Yahudilere ait olduğu saptanmıştır. 1921’de İzmit’te çıkan büyük bir yangından sonra kentte Yahudi kalmamıştır.

Karaağaç: 1923’te Yunanlılardan Türk hükümetine devredilen Karaağaç’ta 17. yüzyılda yöreyi ziyaret eden seyyahların ifadesine göre nüfusun yüzde 90 Rum, geri kalanı Ermeni, Rum ve Bulgar kökenli Yahudilerdi. Özellikle 1905’teki büyük yangından sonra Edirne’ye çok yakın olan bu bölgeye Karaağaç’ın tatil yeri olması nedeniyle gelen Yahudiler, bir cemaat oluşturdular. 1926’da 60 aile, 50 öğrencinin öğrenim gördüğü bir okul ve bir sinagog bulunmaktaydı. 1934 Trakya Olaylarından sonra, pek az Yahudi kaldı ve onlar da birkaç yılda yöreyi terk ettiler.

Kırklareli: 19. yüzyılda Kırklareli’nde sayıları 1200’ü bulan Yahudi vardı. 1926 yılı itibari ile Kırklareli’nde 130 Yahudi aile bulunmaktaydı. Karma Okulu’nda 120 kadar öğrenci öğrenim görüyordu. Okul, Alliance tarafından kurulmuştu; Gençlik Kulübü, yardım kuruluşlarına bakan bayanlar kolu vardı.

 Esasen Kırklareli Yahudi Cemaati, Doğu Avrupa ve İspanyol kökenlidir. 1608 yılında Kırklareli’ne gelen Polonyalı Ermeni Seyyah Simeon, Yahudilerin Polonya’dan geldiğinden ve bozuk bir Almanca konuştuklarından bahsetmiştir. İkinci bir grup Aşkenaz Yahudi, Osmanlı-Lehistan savaşından sonra 1647 yılında Ukrayna’nın Kamenetz Poldoloskaya kasabasından göç ederek Kırklareli’ne gelmişti. Sonraki yıllarda İspanyol kökenli Edirne Yahudilerinin şehre göç etmesiyle şehirde, Aşkenaz Yahudileri, Edirne Yahudilerinden sayıca az kalmış ve zamanla Doğu Avrupalı kültürel kimliklerini yitirmişlerdi. 1897 yılında Kırklareli’nde cemaate ait eski ve yeni olmak üzere iki adet sinagog bulunmaktaydı. 20. yüzyılda eski sinagogun yıkılmasıyla, yeni sinagog kullanılmıştır.

Balkan Savaşları’ndan hemen sonra, Yahudi gençlerin büyük çoğunluğunun işsizlik ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle Amerika ve Fransa’ya göç etmesini 1934’teki Trakya Olayları’nda Yahudilerin  saldırıya uğraması takip etmiş ve Kırklareli’ndeki nüfusun büyük bir kısmı İstanbul’a göçmüştür. 1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasıyla Yahudi nüfusu hayli düştü. 1990’larda sinagog açıktı ve kentte birkaç Yahudi ailesi kalmıştı. 2002’de ise kentte yedi, 2011’de dört Yahudi saptanmıştı. Kırklareli’ndeki ilk sinagog, 17. yüzyılın başlarında bugünkü Karakaş mahallesindeydi. 1914’te yıkılmış ve yerine dört dükkân yapılmıştır. 19. yüzyılda inşa edilen yeni sinagog, eskisinin yanındadır ve Kırklareli Musa Sinagogu Vakfı’na ait olup, oldukça bakımsız bir durumdadır. Söz konusu sinagog kare planlı ve 1, 5 kat yüksekliğindedir. Karo taş döşeli zeminden çıkan dört ahşap sütun, ahşap tavan bloğunu desteklemektedir. Bina kâgirdir ve tavanın ortasında alçıdan yalancı bir kubbe mevcuttur. Duahanın dua ettiği teva, ahşap korkuluklarla çevrilidir ve ayrıca 1, 5 asma kat da kadınlara (azara)ayrılmıştır.

Kırklareli Yahudi Mezarlığı: Karakaş Mahallesi, Sungurbey Caddesi’ndedir ve yaklaşık 400 yıllık bir tarihi vardır. Tahribata uğramış ve yapılan yüksek duvarlarla kısmen korumaya alınmıştır. 300-400 adet mezar taşı içerir ve yazılar İbranice ve İspanyolcadır.

Böylece Kırklareli’nde Yahudilerin bir zamanlar yaşadığını belirten bazı kanıtlardan başka Yahudilerle ilgili bir şey kalmamıştır…

Ancak gidenler kentlerini unutamadılar. Erol Haker’in mensubu olduğu Adato ailesinin kuşaklarca aktarılan öykülerine yer verdiği kitabın panaromasına çocukluğunun Kırklareli’sini koymuş olması bu nedendendir; ‘Bir Zamanlar Kırklareli’nde Yahudiler Yaşardı’ (İletişimYay. 2002); Trakya  Gazetesi, 15. 4. 2013 tarihli nüshasındaki köşe yazısında Kırklareli’nde başta  doktorlar ve gazeteciler olmak üzere birçok Yahudi aydınının yetiştiğini vurgulamıştır…

Lüleburgaz: Trakya’da yayınlanan Hürfikir gazetesinin 23. 6. 2014’te neşrettiği bir makalede araştırmacı Mustafa Gültekin’e göre 1310 Edirne Salhanamesinde şöyle denmemektedir: “Musevi Cemaati Mektebi, Muallim-i Evvel: David Efendi, Aded-i Şakir’dan (öğrenci): 43. Yahudiler ile kura  mekatibi muallimleri idareler idahi ahali tarafından verilmektedir." Kasabada bir havra olup, 7 kilise bulunmaktadır. Gültekin, kasabadaki metruk ve branda ile çevrelenmiş sinagogu da resimlemiştir.

1926 yılı itibarıyla Lüleburgaz’da 5 kişilik bir yönetim kurulunca idari edilen 300 kadar Yahudi yaşamaktaydı. Sinagogları 80 öğrencinin öğrenim gördüğü bir okulları ‘Bikur Holim’ adında hastalara yardım kuruluşları ve ‘Fraternitat’ adlı gençlik kuruluşları bulunmaktaydı. 1934’te Trakya Olayları olarak adlandırılan pogromdan Lüleburgaz da nasibini aldı. Yahudi cemaatinin çoğu kenti terk etti.

Menemen: 1926 yılında kentte çok az sayıda Yahudi kalmıştı ve sinagoglarını muhafaza etmekteydiler. 1930’da cereyan eden, Kubilay’ın katledildiği ve şeriat talep eden bir kalabalığın yarattığı olaylardan sonra, asılan kişiler arasında Joseph Biton adında bir Yahudi de bulunmaktaydı. Şeriatçıları alkışlamakla yargılanan bu kişi, asılana dek masumiyetini tekrarlamış ve idam sehpasında “Çok yaşa Türkiye Cumhuriyeti" demiştir. İdamdan sonra yakınlarının Filistin’e göç ettiği söylenir.

 

Milas: Milas’taki Yahudi varlığı, Menteşoğulları Beyliği zamanından beri bilinmektedir. Burada 1356 tarihli mezar taşına rastlanmıştır. 1926 yılı tespitlerine göre kentte 80 Yahudi ailesi kalmıştı. 18. ve19. yüzyılda yoğun olarak bu yörede yaşayan Yahudilerin iki havrası vardı. Birincisi 1850’de, ikincisi 1897’de açılmıştı. 20. yüzyılın başlarında Juven Union (Gençler Birliği) dernek ve cemaatin tüm kuruluşlarının yönetimini almıştır. 1927’de kadınlar küçük hayır kuruluşları kurarak okula giden kızlara yardımcı olmuşlardır. Topluluk, örgütlü ve gelişmeye meyilliydi. 130 öğrencilik bir okul, kültür ve sanat etkinliklerini düzenleyen bir kitaplık kurulu ve ‘Bikur Holim’ de bulunmaktaydı. Milas Yahudileri, genellikle ticaret ile uğraşırlardı. Tütün ve pamuk gibi tarımsal ürünlerin ticareti, zeytin ve zeytinyağı ticareti, manifatura ve kuyumculuk, zımpara madenciliğinin hemen hemen tamamı onların elindeydi. Ayrıca kebapçılık, ayakkabıcılık, terzilik, mühendislik, doktorluk, avukatlık gibi çeşitli mesleklere sahiptiler.

Milas’tan birçok ünlü serbest meslek adamı çıkmıştır: Bidayet Mahkemesi üyeleri Albert Cadranel, Vergi Dairesi Müdür Yardımcısı Joseph Tarica (Fransa’nın Konsolos Vekili), Jakoup Berou (Kadastro Müdürlüğü’nde Şef), Gad Franco (gazeteci), Jaakov Varol (ABD’de NASA’da görevli), sayısız aydından sadece bazılarıdır. Albert Cadranel, Milli Mücadele’de vergileri Misak-ı Milli’ye göndermiştir…

 Örneğin Milas’ta 1889’da doğan Albert Amateau ile 1986-1989 yılları arasında California’da yapılan bir mülakatta; genç yaşında ABD’ye yerleşmiş ve 100 yaşını tamamlamış Sefarad kökenli bu zatın yaşamının sendikacılıktan mühendisliğe ve eğitimciliğe dek serbest mesleklerde bir başarılar tarihçesi oluşturduğu gözlenmektedir.

1910’da Milas’ta 157 Yahudi ailesi vardı; bu sayı çevre illere ve İstanbul’a göçlerle 1926’da 80’e inmişti. 1932’den sonra artan göç, 1948’de İsrail Devleti’nin kurulmasıyla doruğa ulaştı. Milas halkı ile Yahudi cemaati arasındaki ilişkiler esas itibari ile daima olumlu olmuştur. Günümüzde onların anısı olarak bir zamanlar yaşadıkları evler ve Milas’ın güneyinde Sodra dağının eteklerindeki Yahudi Mezarlığı kalmıştır. 1990 yılı tespitlerine göre, bu mezarlık üzerinde gecekondular saptanmıştır. Günümüzde, yılların ihmali sonucunda üstünde koyunlar otlatılmakta ve çöpler dökülmektedir. 2009’da Milas Belediye Başkanının mezarlığın ıslahı ile ilgili vaatleri henüz gerçekleşmemiş olup ölmüşlerini ziyarete gelen eski Milaslıları derinden üzmektedir.

Kilis: 1903’teki nüfus sayımında 611, 1911’de de 523 mevcudu olan Kilisli Yahudilerin kökeni Babil sürgününde Güney Anadolu’ya yerleşen Yahudilerdir. I. Dünya Savaşı’ndan evvel takriben 300 aile ve dört sinagog vardı. Büyük Sinagog 70 kişi alırdı. Diğerleri midraşlardı (dini eğitim görülen küçük mabetler). I. Dünya Savaşı’ndan sonra cemaatten çok kişi ABD ve Güney Amerika’ya göç etti. O zaman küçük sinagoglar kapandı. Günümüzde kapalı olan tüm sinagoglar, vakıfların elindedir. II. Dünya Harbi’nden sonra takriben 120 kadar aile kalmıştı. İsrail’e göçler başlayınca (1947-1950) en son 10 aile kaldı. 1962’den sonra bunlar da İstanbul’a ve İsrail’e gittiler. 2003 itibarı ile vakıfların elinde kalmış dükkânlar ve 1700m2 bir avlu vardı. Bunun yüzde 39’u Yahudi Sinagogu’na gerisi de merhum ve Kuvay-ı Milliye’ye desteğiyle tanınan Murdoh Şirem’e aitti. Cemaatin bulunduğu dönemlerde avluda evler sabunhane, pekmezhane gibi imalathaneler bulunmaktaydı. Kilis, Gaziantep ve diğer Güney Anadolu kentlerinde bulunan Yahudi cemaatlerinin mensupları, aralarında Arapça da konuşurlardı, İstanbul’a göç edenlerin de halen bu lisanı sohbet dili olarak kullandıkları gözlenebilir.

 Bu vesile ile üyesi bulunduğum Öğrencilere Yardım Derneği’ne yıllarca cansiperane hizmet veren ve Murdoch Şirem’in oğlu olan, bu bölümü hazırlarken görüşlerini aldığım rahmetli Şahut Şirem’i minnetle anıyorum.

 

Kaynakçalar: Osmanlı ve Türk Yahudileri, Yusuf Besalel, Gözlem,2003

Google: İzmit, Karaağaç, Kırklareli, Lüleburgaz, Menemen ve Milas ile ilgili linkler