Teruma - Altın masa

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
18 Şubat 2015 Çarşamba

Mişkan’daki objeler içinde Aron yani ahit sandığı çok özel bir yer tutar. İçinde taş tabletlerin ve bir Sefer Tora’nın barındığı Aron Aberit için pasuk akasya ağacından bir sandık yapmamızı söylemekte ve hemen ölçülerini vermektedir. Uzunluğu iki buçuk genişliği bir buçuk ve derinliği veya yüksekliği bir buçuk ama olmalıdır. Rabiler bu ölçülere bakarak bütün ölçüleri buçuklu olan tek objenin Aron Aberit olduğunu öğretirler.

Rabiler bunun nedenini şöyle açıklamaktadırlar: Aron Aberit günümüzde Tora bilginini sembolize eder. Nasıl ki sandığın içinde Tora varsa Tora bilgininin de içinde Tora vardır. Birbirlerine çok benzemektedirler. Bir Tora okuyanı veya bilgini hangi seviyede olursa olsun ‘tam’ bilgili olmadığının bilincinde olmalıdır. Okuduğumuz, öğrendiğimiz her şey bizlerin daha sadece bir başlangıçta olduğumuzu öğretmektedir. Moşe Rabenu gibi bilgeliğin elli seviyesini de geçmiş olan bir peygamber “ata ahilota learot et avdeha – daha henüz kuluna bildirmeye başladın” diyebilmektedir. Haham sözcüğü bilge demek iken talmid sözcüğü öğrenci anlamını taşır. Bir kişi hem bilge hem de öğrenci olabilir mi sorusuna kesin kes evet cevabı verilen tek din disiplini Yahudiliktir. Çünkü asıl bilge olan kişi öğrendikçe ve bildikçe bildiklerinin aslında sadece bir başlangıç olduğunun bilincine varmalıdır. Bir talmid haham ben artık her şeyi biliyorum dediğinde bu deyiş onun düşüşünün de başlangıcıdır.

Mişkan’da yer alan objeler içinde inceleyeceğimiz ikinci obje de Şulhan yani altın masadır. Bu masa ağaçtan yapılıp altınla kaplanmakta ve içinde her zaman taze olan on iki ekmek somunu bulunmaktadır. Rabenu Bahye Şulhan’ın günümüz için çok büyük bir mesaj niteliği taşıdığını anlatmaktadır. “Aşulhan u mizbeah kapara laadam. Vealehem şeal aşulhan u haşuv kekorban. Keşeadam u tov ayin u maahil alav et aaniyim – masa insan için günahların affedildiği bir mizbeah gibidir. Üzerindeki ekmek de kurban kadar önemlidir. Bu insan eli açık ve kerim olduğunda, fakir ve ihtiyaç sahiplerini masasında ağırladığında gerçekleşir.”

Masamız bizim ‘mizbeah’ımız yani günahların affolunması için kurban getirdiğimiz sunağımız ise öncelikle bu ‘mizbeah’ın kaşer olması gerekir. Eğer masanın üzerindeki yiyecekler kurban öneminde ise kaşer olmayan yiyeceklerin kurban değeri dolayısı ile de masanın günahları kapara yapıcı değeri olamaz.

Rabenu Bahye’nin dediği gibi masanın etrafında talmid hahamlar, fakirler ve herhangi bir nedenle maddi veya manevi ihtiyacı olan bulunacak olursa bu masanın getirdiği beraha yanlışlarımızın affedilmesinde son derece önemli bir rol oynayacaktır. Rabi Eli Mansour’un öğretisine göre masada yenen yemeği ve seudaları hazırlayan hanımlar Bet Amikdaş’da kapara görevini yapan Kohen Gadol kadar büyük bir görevi yerine getirmenin ayrıcalığını taşıyacaklardır. Çünkü o masada yenen yemekler, yapılan Tora sohbetleri kurbanın gerçekleştirdiği kapara gibi iş görecektir.

Fransa Yahudilerinin ilginç bir âdeti vardır. Yemek yenilen masanın tahtalarından o evin kişileri için tabut imal edilirdi. Bu ilginç adet insanın bu dünyadan ayrılırken yanına bir şey alamadığının sadece mitsva ve iyi davranışların kendisine eşlik edebileceğinin açık göstergesiydi. Bu yüzden Gemara “amaarih et şulhano maarihin lo yamav uşnotav – masada uzun oturanın gün ve yılları uzar” fikrini savunmaktadır. Ancak oturulan masanın yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi kapara yapılacak mizbeah şeklinde olması da gereklidir.   

Tora ne olağanüstü bir kitaptır ki okundukça yepyeni bilgilere ulaşmak mümkün olmaktadır. Sadece objeler değil onların ölçülerinin dahi bizlere verecekleri mesajlar vardır. Yisrael topumu bu mesajları ve etikleri alıp öğrendikçe ve bunları hayata geçirdikçe daha da özel bir toplum olma yolunda ilerleyecektir.