Laşon Ara ve bir öykü

“Halkının arasında, onu bunu çekiştirerek dolaşmayacaksın. Komşunun ruhuna zarar vermeyeceksin.” (Levililer 19:16) “Birbirinize haksızlık yapmayacak, Tanrı’nızdan korkacaksınız.” (Levililer 25:17) Moşe’nin ablası Miriam ile Ağabeyi Aaron’un, kardeşlerinin ardından kötü konuşmaları ve Miriam’ın cüzzam hastalığı ile cezalandırılması hikâyesi: (Sayılar Bap 12) “Dilin kötülükten, Dudakların yalandan uzak dursun.” (Mizmor 34:13)

Sara YANAROCAK Kavram
13 Ağustos 2014 Çarşamba

LAŞON ARA

(KÖTÜ LİSAN)

İftiranın her türlüsü, yani doğru olmayan ifadelerin başkalarına aktarılması, genel olarak ahlak kurallarına ve yasalara aykırıdır. Ancak çoğu insan, başkalarının hakkında, olumsuz fakat doğru olan ifadelerin aktarılmasını, ahlak açısından kabul edilir sayarlar.

Ancak Yahudi yasaları aynı fikirde değildir. Bu ifadenin doğru olması, onun başkaları tarafından bilinmesi gerektiği anlamına gelmez. Yahudi yasaları tarafından yasaklanan –başkaları hakkında konuşma eylemine -, İbranice LAŞON ARA (Kötü lisan) denir. Laşon Ara, aslında doğru olan, ancak hakkında konuşulan kişiyi toplumda küçük düşürücü nitelikteki sözleri ifade eder. Bu durumda arkadaşlarınızla, bir kişinin çok yediğini, obur olduğunu, şununla bununla yatıp kalktığını, çalışma arkadaşları tarafından dürüst olmadığını, vs.bilgilerini paylaşmak, söylenenler doğru olsa da yasaktır.

Bu standardı tutturmak, her zaman kolay değildir. Talmud Kitabı’nda bile, herkesin günde neredeyse en az bir kere konuşma ahlakını ihlal edebileceğini kabul eder. ( Bava Batra 164-b ve 165-a).Yine de bu kurallara uymaya kendini zorlayanlar, bir süre sonra başkaları hakkında, daha düzgün bir şekilde konuşmaya başladıklarına şahit olacaklardır.

Az da olsa, başkaları hakkında zarar verebilecek bilgileri aktaracak zamanlar vardır. Bunlar ancak bir iftira davasında geçerli bir davranış olabilir. Ancak önemli bir Yahudi ahlak kuralının da ihlal edildiği unutulmamalıdır.

Yetzer Ara (Kötücül düşünce) ve Laşon Ara( Kötü lisan) konusunda Tevrat’ta, yukarıda yazdığım bölümlerde Tanrı buyrukları vardır. Ayrıca, 1873 yılında kaleme aldığı Hafetz Hayim (Yaşama Zevki)adlı kitabında ‘Laşon Ara’  konusunu işleyen Rabi İsrael Meir Kagan; Mizmorlar Kitabı’nın 34 numaralı mizmorunun 12-15. bablarından esinlenmiştir. “Kim yaşamdan zevk almak, iyi günler görmek istiyorsa, dilini kötülükten, dudaklarını yalandan uzak tutsun. Kötülükten sakının, iyilik yapın. Esenliği amaçlayın, ardınca gidin.” Rabi Kagan’ın - Hafetz Hayim- adlı kitabı üç bölümden oluşmuş, tamamen –Laşon Ara- üzerine odaklanmıştır.

ÇAMAŞIR İPLERİ

Anlatacağım bu öykü, geçen yüzyılın başında, Yeruşalayim kentinin eski bölümünde geçer. O dönemde çamaşır yıkamak, ev kadınlarının en zahmetli ev işlerinden birisiydi.

O gün altı saat kadar verdiği uzun ve zorlu bir emekten sonra, sofu bir kadın olan Hanna, sakız gibi bembeyaz, mis kokulu çamaşırlarını, iç avluda boydan boya uzanan iki çamaşır ipine serdi. Hafifçe esen rüzgâr ve tepedeki parlak güneş çamaşırları kuruturken, etrafa mis gibi sabunun parfümü yayılıyordu. Aslında iç avluda yerler oldukça kirli ve tozluydu ama çamaşırlar yere değmiyordu nasılsa…

Öğle saatlerinde, avlunun dış kapısı açıldı ve içeriye avlunun karşı bölümünde oturan komşu kadın girdi. Boydan boya asılı ıslak çamaşırlara baktı ve kaşlarını çatarak, yüzünü buruşturdu. Çünkü ipler kendi kapısına giden yolu da kapamıştı. Tam evinin kapısına varmışken birdenbire durdu, arkasını döndü. Aklından Hanna ile çok iyi giden komşuluk ilişkisini düşündü, ama içindeki Yetzer Ara (Şeytani, kötücül düşünceler)şahlandı. Ruhunu bir öfke dalgası sardı, gözleri karardı. Evine daldı, kocaman bir makas kaparak dışarı fırladı. İki çamaşır ipini de kesti. Hanna’nın saatlerce ter dökerek yıkadığı mis kokulu çamaşırlar, tozlu avlunun her tarafına saçıldı ve kire bulandı.

Hanna gürültüyü duyunca kapıya çıktı ve gördükleri karşısında dondu kaldı. Hanna o anda ateşle sınanıyordu. Sıradan bir insan o anda haykırışlar içinde koşarak, bu çirkin davranışı yüzünden, komşusuna saldırır ve kavga etmeye başlardı. Sofu kadının başını ateşler bürüdü ve gazap içinde 2-3 dakika öylece kalakaldı. Kısa bir süre sonra, Tanrı’nın üzerine yaydığı bir serinlikle sakinleşti. Çatık kaşları düzeldi, yüzüne yerleşen sabırlı bir hüzünle gülümseyerek, kendi kendine: “Benim herhalde bir günahım var. Muhtemelen bu kötülüğü hak ettiğim için, cezalandırılıyorum.”  diye düşündü.

Sessizce dışarı çıktı. Toza bulanmış çamaşırlarını sepete doldurdu. Onları yeniden teker iyice yıkadı. İpleri yerine bağladı ve komşusuyla ortaklaşa kullandıkları avluya çamaşırlarını yeniden serdi. Akşamüstü kuruyan çamaşırları topladı ve evine girdi. Hâlâ bütün iyi niyetini koruyordu ama kocası daha eve gelmemişti. Akşam olunca arvit duasını edip sinagogdan eve gelen kocasını güleryüzle karşıladı. O gün olanların hiç birini kocasına anlatmamaya karar verdi. Hanna dedikodu veya iftira etmek anlamına gelen LAŞON ARA ile sınandığı zaman yine kendine hâkim olmuş ve eşine komşusunun yaptığı kötülüğü anlatmamıştı.

Bu davranışı ilkinden daha yüceydi, çünkü bir keresinde sinagogdayken, Rabi: “Eğer birisi sana bir yanlış yaptıysa, bunu ona nazik bir dille anlatmalı ve onu uyarmalısın.”demişti. Hanna bugün iki kere kendine egemen olmuş, sabırlı olmuş, hem ‘Yetzer Ara’ ve hem de ‘Laşon Ara’ günahlarına girmemişti.

O gece geç saatlerde kapının tokmağı yavaşça vuruldu. Pişmanlık ve korku içindeki komşu kadın, o saate kadar hiçbir tepkiyle karşılaşmadığı için korkuyla bekliyor, en azından Hanna’nın kocasının kapısına dayanmasından ödü patlıyordu. Hanna kapıyı açınca hıçkırıklar içinde ondan af dilenmeye başladı. Hanna onu sakinleştirdi ve onu bütün kalbiyle affettiğini söyledi. Kadın hayretler içindeydi. Ona kocasından da çok korktuğunu söyledi, Hanna ona fısıltıyla kocasına hiçbir şey anlatmadığını söyledi. Adamın hiçbir şeyden haberi yoktu.

Komşu kadın Hanna’nın iyiliğine ve sabrına gıpta etti. Gözlerini gökyüzüne kaldırdı ve haykırdı; “Sevgili Tanrı’m, beni sınamaya karar verdiğin zaman, lütfen bana kendime hâkim olmayı öğret!”…

Yazı hakkında notlar: 1-İlk bölümde anlatılan Laşon Ara bahsi, ‘Hafetz Hayim’ ve ‘Pirke Avot’ kitaplarından kaynaklanmıştır.

2-Okuduğunuz öykü- Jewish Tales of Holy Women-Yitzhak Buxbaum kitabından alınmıştır.