Kürşat Başar’la Yaz

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
23 Temmuz 2014 Çarşamba

Kelime oyunu gibi bir başlık değil mi ?

Hem mevsim hem eylem adı...Yaz... İki anlamı da güzel...

Muhteşem bir roman yazmış Kürşat Başar.

Mutlaka okumalısınız.

Eskinin, anıların,sözcüklerin yeniden anlam bulduğu satırlarla yazılmış.

Zaten Kürşat Başar’ın kaleminde gerçek, doğal ve aşina olduğumuz bir şeyler vardır, ne zaman bir roman ya da deneme yazsa kendimizden bir şeyler buluruz mutlaka.

Yazarı tanır gibi oluruz.

O kadar hepimizden, o kadar bizden yazar,yazar.

Kitaplarının en önemli özelliği, yazar gibi yapmamasıdır. Yaşadıkları, biriktirdikleri neyse, zamanı geldiğinde onu masasının başına oturtuyor diye düşünüyorum. Uzun zamandır yazmıyordu, kendini müziğe verdiği,başka uğraşlarla hayatı yaşamaya karar verdiği için midir, yoksa birikecekler henüz tam olarak birikmediğinden midir, bilmiyorum.Yazdığında kaynak suyunun kendine bulduğu küçük bir çatlaktan olanca hızıyla toprağın üstüne çıkması gibi yazıyor Kürşat Başar.İstekli, coşkulu, birikmiş....Ama siz okurken yavaş,sakin ve dingin okuyorsunuz onu.

Her satırında düşünerek...

Yazdığı her ayrıntıda kendi hayatınızdan bir kesit arayıp bularak...

Çocukluğunun silik hatıraları arasından annesine, babasına ait anılarla, amcasına olan hayranlığıyla; edebiyata düşkün,eli kalemi sağlam tutan bir gencin bir yaz günü düştüğü aşkı, hayatı sorgulayışını, büyüdükçe değişen dünyayı anlamaya çalışmasını,tarihi ve memleketi de takibini bulacaksınız kitapta...

Kıbrıs Barış Harekatı öncesi ve sonrasının insanların yaşamlarını nasıl etkilediğine roman dilinde tanık olacaksınız.

Bir savaşın insanların hayatını nasıl değiştirdiğini, çocukları, yetişkinleri nasıl zorunlu kararlara almaya ittiğini göreceksiniz.

Yaşanan ve yaşatılan her ne varsa hepimizin biyografilerine işleniyor, onlardan ayrılamıyoruz.

Kürşat Başar’da da öyle olmuş.

Kaybettiklerimiz ,kazandıklarımız, tüm yaşadıklarımız hayatımızın bir parçası oluyor.Yazmaya kalktığımızda ortaya roman çıkıyor. Kürşat Başar’ın bu romanında kendi yaşam öyküsünün izlerinin olduğunu da düşünüyorum.

Kahramanın hayat hikayesinin bir kısmının Kıbrıs’ta geçmesi, edebiyata, yazmaya meraklı olması yazarın hayatıyla örtüşen noktalar...

Yıllar önce okula davet etmiştim Kürşat Başar’ı.

Sen Olsaydın Yapmazdın Biliyorum’u yeni yazmıştı.

Biraz kitabından, biraz Türkiye’de yazar olmaktan konuşmuştuk.

Bu yıl da davet etmeyi düşünüyorum.

Son derece mütevazı ve samimi bir insandır.

Gelecektir diye düşünüyorum.

Öğrenciler ne kadar yazar tanırlarsa o kadar çok okurlar gibi geliyor bana.

Büütün bu yazılanların gerçek ya da değil, gerçek bir insanın elinden çıktığının en güzel ispatı yazarla öğrenciyi karşılaştırmak.

Kitabı okuyun, ben de öğrencilerime tavsiye edeceğim.

Hayatı hep beraber sorgulamak ve onun üstünde tatlı muhabbetler yapmak için...