Tel Aviv´den Auschwitz´e

Lusia, Faşizme karşı savaşından geri dönmedi

Nelly BAROKAS Kültür
23 Nisan 2014 Çarşamba

Priva ile Jacob Bendet’in evlerinde bulunan el yazısı ile yazılmış Polonyaca mektuplar on yıllarca hiç kimsenin ilgisini çekmedi. Bunlar, 1930’lu yıllarda Priva’nın Tel Aviv’deki evine kız kardeşi Lusia’nın Varşova ve Paris’ten gönderdiği mektuplardı

Lusia’nın hikâyesi 1911’de Varşova’nın Muranowska Caddesi’ndeki geniş bir evde, Ortodoks Yahudi’si bir ailenin on çocuğundan biri olarak doğması ile başladı. Aile Yahudi dininin gereklerine uygun bir yaşam sürmesine rağmen, Lusia sosyal adalete inancı güçlü, özgür bir genç kadın olarak gelişti. Babalarının evinde köklü geleneklere bağlı olarak yetişen Lusia’nın kız kardeşlerinin bazıları sosyalist ve komünist oldular. Bütün bu bilgileri Priva’nın İsrail’de yaşayan hukukçu torunu Yaron Mehulal aktarmakta.

Priva’nın 1924’te İsrail’e göç etmesinin ardından iki kız kardeş yazışmak yoluyla ilişkilerini korudular. Mektupların birinde Lusia, Kutsal Topraklara göç etmesini sağlayacak sertifikayı elde edemediğinden yakınmakta ve şöyle bir ifade kullanmaktaydı: “Hükümet sertifikaları yaşları benden daha büyük, evli olmayan kadınlara ve onların nişanlılarına veriyor, sıra bana gelince sertifika kalmıyor.”

Sonuçta Lusia göç etmeyi başardı. 1936 yılına ait bir fotoğrafta genç kız Tel Aviv’in Florentin Caddesi’ndeki evinin balkonunda görüntülenmiş. Yaron Mehulal, “Polonyalıdan ziyade bir Sabra’yı andıran güçlü bir genç kız” sözleri ile Lusia’yi tanımlamakta.

Ancak Kutsal Topraklar’da uzun zaman kalmadı. 1936 yılının aralık ayında Lusia ile erkek arkadaşı Abrasha, İspanya İç Savaşı’nda faşizm karşıtlarına katılmak üzere yola çıktılar. O dönemde Kutsal Topraklar’dan 160 Yahudi gönüllü genç İspanya’daki savaşa katıldılar. İspanya’ya ulaşmaları öncesinde gittikleri Paris’te Lusia’nın mücadelecilere katılamayacağını öğrendiler. Böylece Fransa’da kalmak zorunda kalan Lusia orada gönüllü savaşçıların ailelerine yardımcı olmakla görevlendirildi.

Paris 11. Arrondissement’daki evinden 24 Eylül 1937’de Tel Aviv’deki kız kardeşine yazdığı mektupta Lusia şöyle yazmıştı: “Priva! Abrasha’nın ve diğer arkadaşlarımın demokrasi için savaşmaya hazır kişiler olmalarından büyük mutluluk duyuyorum. Şimdilerde iki ayrı kamp, iki farklı cephe var dünyada. Biri şiddetin simsiyah yansıması olan Faşizm... Diğeri de özgürlük, ekmek ve barış için savaşmaya hazır insanlar. Eğer İspanya’daki savaşın anlamını anlamıyor olsaydım, ayrılığımızı göğüsleme gücüne sahip olmazdım. Abrasha’yı seviyorum, bu son dokuz ay süresince sevgim daha da güçlendi. Birbirimize yazmadığımız tek bir gün yok. Her geçen gün birbirimiz için ne büyük bir değer verdiğimizin kanıtı oluyor.”

On ay sonra, 22 Temmuz 1938’de Priva’ya yazdığı bir mektupta Kutsal Topraklar’daki Arap isyanı hakkındaki endişelerini dile getirirken şöyle diyordu: “Bu anlaşmazlığa bir çözüm bulunmaması üzücü. Yahudi toplumunun Arap halkı ile birbirlerine zarar vereceklerine ortak bir plan bulmasının zamanı geldi.”

Aynı yılın ağustos ayında Priva’ya gönderdiği mektupta Florentin bölgesinin ‘yeterince güvenli’ olup olmadığını merak ediyor, Kudüs’te yaşayan ebeveynlerinin hatırını soruyordu. “Sık sık gidip onları Polonya’ya geri getirmeyi düşünüyorum, ama şimdi pek zamanı değil galiba,” diyordu.

Yaron Mehulal, Lusia ile Priva’nın ebeveynlerinin Kudüs’te yaşamaya devam ettiklerini, ne yazık ki çocuklarından altısının Holokost’ta hayatlarını yitirdiklerini vurgulamakta.

Lusia’dan ulaşan son mektup 1938 Aralık tarihli. “Sinirlerime hâkim olmak için bayağı çaba sarf ediyorum. Aylarca yokluğunun ardından Abrasha bir – iki günlüğüne geliyor. Fakat sabırlıyım ve sağ salim döndüğü için mutluyum,” diyordu bu mektupta.

Yaron Mehulal, Lusia hakkında ayrıntılı bilgileri ‘Héros Juifs de la Résistance Française’ adlı 1962 yılında Paris’te yayınlanan bir kitaptan edindi. İzi silinmiş ve artık bulunmayan bu kitabı, ‘kayıp’ kitapları bulmakla ünlü Hayfa kentinde bir kitapevi sahibi Itamar Levy sayesinde buldu. Nazilerin Fransa’yı işgalinin ardından Lusia’nın Fransız direnişçilerine katıldığını bu kitaptan öğrendi. Birinin ispiyonlaması üzerine 1942’de Gestapo tarafından yakalanan Lusia gönderildiği Auschwitz’de tifüsten yaşamını yitirdi.

Ya sevgilisi Abrasha’ya ne olmuştu? Yaron Mehulal 2012’de onunla ilgili bilgiye sahip oldu. Tel Aviv’deki  Eretz Israel Müzesi’ndeki İspanya İç Savaşı’na katılan Yahudi gönüllülerle ilgili bir sergide bu gencin adının Abrasha Margulies - Avraham Margalit olduğunu öğrendi.

Sergi küratörü Mehulal’ı Pinchas Lavon anısına kurulmuş bir araştırma enstitüsüne yönlendirdi. Mehulal orada Abrasha ile ilgili her birinin sonu birbirinden farklı üç belge buldu. Birinci belgede Abrasha İspanya’da ölmüştü. İkincide izinin kaybedildiği bilgisi vardı, üçüncüsünde ise Auschwitz’de öldüğü belirtilmekteydi.