Şaşırtıcı bir melodram

Çağan Irmak ‘TAMAM MIYIZ?’da bir değil, iki ‘ISSIZ ADAM’ öyküsü anlatıyor.

Viktor APALAÇİ Sanat
11 Aralık 2013 Çarşamba

Aile eleştirisi ve baba-oğul çatışması temalarını işlemeyi bu filmde de sürdüren Irmak, aile içi hesaplaşma temasını, biri eşcinsel, diğeri engelli olduğu için çocuklarını dışlayan iki baba üzerinden ele alıyor. Tesadüfen bir araya gelmiş, toplum tarafından dışlanmış iki erkeğin hayata tutunma çabaları filmde iyimser bir atmosfer eşliğinde işleniyor. Senaryosunda karakter tahlillerinde yetersiz kalan Çağan’ın kararsızlık ve tutukluğu filmi inandırıcı kılamıyor. Deniz Celiloğlu’nun abartılı oyunculuğu, zaman zaman filmin seyir keyfini sıfırlıyor. Yönetmenin filmografisinde ‘Tamam Mıyız’ın önemli bir yeri olmayacak

‘Issız Adam’, ‘Babam ve Oğlum’ gibi iki başyapıtla ‘Dedemin İnsanları’, ‘Prensesin Uykusu’ gibi kaliteli filmleriyle Türk sinemasında iyi bir öykü anlatıcısı olduğunu kanıtlamış Çağan Irmak’ın son filmi ‘Tamam mıyız?’ duygusal dozu bir hayli yüksek, şaşırtıcı bir melodram.

Aile eleştirisi ve baba-oğul çatışması gibi iki ana temasını bu filmde de sürdüren Irmak, bizlere bu kez bir değil iki ‘ıssız adam’ öyküsü anlatıyor.

Tesadüfen bir araya gelmiş, toplum tarafından dışlanmış, biri eşcinsel diğeri engelli iki erkeğin birbirlerine tutunarak hayata tutunma çabalarının, iyimser bir atmosfer içinde işlenişini izliyoruz.

Çağan Irmak yine çok sevdiği ‘aile içi hesaplaşma’ temasını, biri eşcinsel, diğeri engelli olduğu için oğullarını dışlayan iki baba üzerinden işliyor.

Filmin iki erkek kahramanının aileleriyle ilişkileri sevecen anneleri sayesinde ayakta kalır. Hayata yenik düşmüş iki sorunlu erkeğin aykırı dostluğunu Çağan Irmak ustası olduğu sevgi ve dayanışma öyküsüne dönüştürmüş.

Peşin peşin söyleyelim. ‘Tamam mıyız?’ın yönetmenin filmografisinde önemli bir yeri olmayacak. Çağan Irmak’ın bu filminde, kendisinden alışık olmadığımız bir kararsızlık ve tutuklukla, senaryosunda karakter tahlillerindeki yetersizlikle, filmin bütünüyle inandırıcı olamadığını görüyoruz. Öyküde kurtarıcı rolü verilen burjuva aile, finalde mafya liderine(!) dönüşen sosyetik anne, hiç ama hiç inandırıcı değil.

Hayal ile gerçeği ustalıkla harmanlayan, fantezi ile yaşananı beceriyle birleştiren ‘Prensesin Uykusu’nu, ‘Babam ve Oğlum’u bizlere sevdiren yönetmenin filmografisinde ‘Tamam mıyız?’ evvelce yaptıklarının gerisinde kalmış bir çalışma olacak.

İşte bu saydığımız sebeplerden Çağan Irmak engelli karakterlerin, aşağıda hatırlayabildiklerimizin listesini bulabileceğimiz başarılı filmler zincirinde kendine yer bulamayacak.

İKİ SORUNLU ERKEĞİN AYKIRI DOSTLUĞU

Julian Schnabel, kendisine 2007 Cannes Film Festivali’nde En İyi Mizansen Ödülü’nü kazandıran (Mathew Amalric’in harikalar yarattığı) ‘Kelebek ve Dalgıç’ta yaşanmış bir öyküden yola çıkarak, beyin kanaması sonrası felç olmuş bir erkeğin duygusal öyküsünü anlatmıştı.

Alexandra Amenabar, senaryosunu da kendisinin yazdığı (Javier Bardem’in unutulmaz bir yatalak kompozisyonu çizdiği) insanın içini acıtan ‘İçimdeki Deniz/Mar Adentro’da (2004) vurgun yiyen bir denizciyi anlatmıştı.

Olivier Nakache- Eric Toledano ikilisi senaryolarını yazıp yönettikleri ‘Can Dostum/ Les Intouchables’(2011) başyapıtında felçli François Cluzet ile zenci bakıcısı Omar Sy’ın çizgi dışı arkadaşlığını anlatmış.

Geçen yıl Cannes’ın en beğenilen filmleri arasında gösterilen Jacques Audiard’ın kendi yazdığı senaryo üzerine bina ettiği ‘Pas ve Kemik/ De Rouille et d’Os’ta bir sokak serserisi geçirdiği bir kaza sonucu bacakları kesilen Marion Cotillard’ı hayata kazandırıyordu.

‘Tamam mıyız?’ hayat boyu tekerlekli sandalyeye mahkum, elleri ve ayakları olmayan, bu yüzden serseri babasının nefret ettiği, yoksul annesinin bakımına muhtaç bir engelli olan İhsan’ın(Aras Bulut İymenli) parkta tanıştığı Temmuz(Deniz Celiloğlu) ile yaşadığı dostluğun öyküsünü anlatıyor.

Eşcinsel olduğu için babası tarafından dışlanan, annesinin (Sumru Yavrucuk) desteği ve biricik kadın arkadaşı, güzel yayıncı Beste’nin(Aslı Enver) desteği ile ayakta kalan Temmuz, sevgilisi tarafından duygusuz bir e-posta ile terk edilmiştir.

Sosyal hizmet görevlisi olarak yardım ettiği İhsan’ın bakımını üstlenerek geçirdiği travmayı atlatmayı düşünen Temmuz yeni arkadaşının kendisini öldürmesini talep etmesiyle sarsılır.

Ülkemizin en iyi görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’nin özenli çalışması, müziği her zaman iyi kullanan Çağan Irmak’ın (Fikret Kızılok, Aytekin Ataş ve Sıla’dan destek alan) başarılı müzikleri, Aras Bulut İynemli ve Aslı Enver’in usta işi oyunculukları filmin artıları. Eksisi ise Deniz Celiloğlu’nun zaman zaman filmin seyir keyfini sıfırlayan abartılı oyunculuğu.