Alt solunum yolu enfeksiyonları

Soğuk algınlığı, grip, bronşit, zatürree... Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları pek çoğumuz tarafından önemsenmese de yaşam kalitemizi düşüren ve bizi uzun süre işimizden alıkoyan önemli sağlık sorunları arasında yer alıyor.

Sağlık
20 Kasım 2013 Çarşamba

Hatta zatürree özellikle risk grubundaki kişilerde yaşama mal olabilecek kadar ciddi tablolara bile yol açabiliyor. Bu hastalıklar en sık ani ısı değişimlerinin olduğu mevsim geçişlerinde ve kış aylarında bizi etkisi altına alıyor. Özellikle soğuk havalarda toplu halde bulunulan kapalı ve iyi havalandırılmayan mekânlar virüslerin bulaşabilmeleri için en ideal ortamı oluşturuyor. Bir önceki sağlık sayfamızda üst solunum yolları hastalıklarını anlatan Or-Ahayim Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sadi Rüştü Vural bu kez alt solunum yolları hastalıklarını, tedavilerini ve korunma yöntemlerini anlattı

AKUT BRONŞİT

Genellikle üst solunum yolu enfeksiyonunun ardından gelişen bronşit, bronşların iltihaplanması sonucu  ortaya çıkıyor.  Akut bronşite genellikle influenza gibi bronşlara yerleşen virüsler neden oluyor. Soğuk algınlığı ve grip geçiren kişilerin bronşite daha yatkın olduğu belirtiliyor. Öte yandan, uzun süre kapalı ortamlarda kalanlar ve havalandırması olmayan yerlerde çalışanlar da risk grubunu oluşturuyorlar. Ayrıca beden dirençleri daha düşük olduğu için sigara içen kişiler de daha kolay bronşit oluyorlar ve tedaviye daha zor yanıt veriyorlar.

Nasıl bulaşıyor?

Akut bronşitte virüs ya solunum yoluyla ya da hasta kişiyle el sıkışma gibi yakın temasla bulaşıyor.

Belirtileri

Kuru öksürük bronşitin tipik belirtisini oluşturuyor. Özellikle geceleri yoğunlaşan öksürük bazen günlerce sürebiliyor. Bronş içinde yerleşmiş bulunan hücreler yeterli sıvı alınıp ıslatılmadığı takdirde balgam gelişiyor. Halsizlik ve göğüs ağrıları yine sık görülen belirtilerin başında yer alıyor. Bronşitte mutlaka yüksek ateş olması gerekiyor.  Akut bronşit ile zatürree de aynı yakınmalara yol açabiliyor. Dolayısıyla yüksek ateşiniz varsa, kendinizi halsiz hissediyorsanız ve öksürüğünüz de sürüyorsa ayırıcı tanı için bir doktora başvurmayı ihmal etmeyin.

Tedavisi

Bronşların tedavisinde antibiyotik kullanılmasına gerek duyulmuyor. Öksürük yakınmasına karşı öksürük kesici ilaçlar veriliyor. Ancak balgamla seyreden bronşitte genellikle antibiyotikten yararlanılıyor.  Yüksek ateş ve ağrısı olan hastalarda tedaviye ağrı kesici ekleniyor. Su, ıhlamur çayı veya meyve suları gibi bol bol sıvı tüketilmesi de bronşların nemlenmesinde oldukça yarar sağlıyor. Akut bronşitin tedavisi ortalama 10 gün sürüyor. Ancak yorgunluk, sigara tüketimine devam etme, yetersiz beslenme ve tedavi olmama hastalığın ilerleyerek akciğer iltihabına dönüşmesine yol açıyor. Bu nedenle hastanın mutlaka tedavi olması ve vücudunun yeniden direncine kavuşması için mutlaka bir hafta dinlenmesi gerekiyor.

 

NASIL KORUNMALI?

  Hava kirliliğinin yoğun olduğu günlerde mümkün olduğunca sokağa çıkmayın.

  Kapalı ve iyi havalandırılmayan ortamlardan uzak durun.

  Bronşite yakalanmış kişilerle yakın temas kurmaktan kaçının.

 Sigara tüketmeyin, içilen mekânlarda da bulunmayın.

  Elinizi sık sık sabunlu suyla yıkayın.

 

 ZATÜRREE

Kış mevsiminde daha sık görülen zatürree, bakteri ya da virüslerin yol açtığı ciddi bir akciğer enfeksiyonu olarak nitelendiriliyor. Günümüzde gelişen tanı ve tedavi yöntemlerine rağmen zatürree hala en sık ölüme neden olan hastalıklardan birini oluşturuyor. Zatürree her yaşta görülmekle birlikte bebek, küçük çocuklar ve ileri yaştaki bireyleri daha çok etkiliyor. Tüm zatürree olgularının yarısından pnömokok bakterisi sorumlu tutuluyor. Bu bakteriden oluşan zatürree özellikle ileri yaştaki bireylerde, bağışıklık sistemini bozan herhangi bir hastalığı olanlarda, diyabet, böbrek veya karaciğer sirozundan yakınanlarda ölümle sonuçlanabilecek tablolara neden olabiliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verileri, dünyada her yıl bin kişiden 10 – 15’inin zatürreeye yakalandığını ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığı’nın istatistiklerine göre de ülkemizde her yıl 90 bin zatürree vakası görülüyor ve 2500 kişi hayatını kaybediyor. Ancak uzmanlar Türkiye için gerçek rakamın çok daha yükseklerde seyrettiğini ve her yıl yaklaşık 500 bin kişinin zatürreeye yakalandığı belirtiyor. Yine Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkemizde 1 – 4 yaş arasındaki çocuklarda en sık görülen ölüm nedeninin yüzde 22’sini bu hastalık oluşturuyor.

 Belirtileri

 Belirtiler genellikle üst solunum yolları enfeksiyonunun ardından ani olarak başlıyor. Yüksek ateş, üşüme - titreme, öksürük, balgam, nefes alırken batar tarzda göğüs ağrısı, nefes darlığı, iştahsızlık gibi yakınmalar hastayı yatağa düşürüyor. Ancak hastalık sinsi bir şekilde de ilerleyebiliyor; kuru inatçı bir öksürüğe karşılık göğüs ağrısı, nefes darlığı ve balgam gibi diğer belirtilere rastlanmayabiliyor. Pek çok hastada da baş ve eklem ağrıları, deri döküntüleri kusma ve ishal gibi akciğer dışı organlara ait yakınmalar gelişebiliyor.

Nasıl bulaşıyor?

Pnömokoklar hasta kişiyle yakın temas sonucu bulaşıyor. Bakteriler tek başına veya damlacıklar içinde solunum yoluyla vücuda giriyorlar.

 

 Tedavisi

 Zatürree mutlaka antibiyotikle tedavi edilmesi gereken bir hastalık. Günümüzde hemen her bakteriye karşı etkili antibiyotikler mevcut. Tedavide önemli olan antibiyotiğin doğru seçilmesi, yeterli doz ve sürede kullanılması. Ancak pnömokokların gün geçtikte penisilin ve başka antibiyotiklere karşı direnç kazanmaları tedavide sorun yaratabiliyor. Gribin aksine zatürreede yüksek ateşin düşmesi bir haftayı bulabiliyor. Zatürree hastasının ateşi düştükten sonra da antibiyotik tedavisine doktorun önerdiği süre devam etmesi gerekiyor. Tedavide ayrıca öksürüğü hafifleten, ateş düşüren, balgamı sulandıran ve çıkarılmasını kolaylaştıran ilaçlardan da yararlanılıyor. Yatak istirahatı vücut direncinin yeniden kazanılmasında önemli rol oynuyor. Zatürreenin tedavi süresi 1–3 hafta sürüyor. Mevsimsel değişikliklere bağlı enfeksiyonlardan korunmak, vücut direncini artırmak ve doğru beslenmek denince akla ilk olarak vitaminler geliyor. Vitaminler, pek çok önemli işlevi ve koruyucu özelliği olan, vücut tarafından üretilmediği için dışarıdan takviye edilmesi gereken maddeler.

Dengeli beslenme vücut ısısını korumanıza yardımcı olur. Isı kaybını artıracağından alkollü içki kullanmayın. Bunun yerine sıcak içecekler için ve sağlığınız açısından bir engel yoksa içine şeker koyun. Spor yapmakta vücut direncini arttırır. Düzenli spor yapın.

 

NASIL KORUNMALI?

Pek çok bakteri ve virüs yol açtığı için zatürreeden kesin olarak önleyecek bir korunmak yöntemi mevcut değil. Zatürreeyi önlemenin tek yol ise aşı yaptırmak. Bu amaçla uygulanan iki tür aşı mevcut; bunlardan biri grip aşısı diğeri ise pnömokok aşısı. Grip aşısının her yıl yinelenmesi gerekirken, pnömokok aşısı ile beş yıl boyunca süren bağışıklık elde ediliyor. Özellikle kalp, akciğer, kan, böbrek ve diyabet hastaları, dalağı alınmış kişiler, 65 yaşın üzerindekiler gibi yüksek risk taşıyan kişilerin mutlaka zatürree aşısı yaptırmaları öneriliyor. Uzmanlar hamilelere ve iki yaş altındaki çocuklara zatürree aşısının yapılmasının doğru olmadığını belirtiyorlar.

 

GENEL TEDBİRLER

  Bol C vitamini alın; C vitamini içeren meyve ve sebzeleri tüketin. Mevsimine uygun giyinin. Bol ılık sıvı gıdalar tüketin. İstirahat edin. Bu sayede hem daha kısa zamanda iyileşirsiniz hem de hastalığın çevreye yayılmasının önüne geçersiniz.

  Grip veya soğuk algınlığının hapşırma yoluyla damlacıklar aracılığı ile bulaşmasının önüne geçmek için kalabalık ortamlardan uzak durmaya çalışın.

  Hapşırırken kullandığınız mendilleri tekrar kullanmayın.

  El hijyenine dikkat edin, ellerinizi bol sabunlu suyla yıkayın.

  Grip aşısı olun.

  Soğuk hava kalbe ekstradan yük bindirir. Kalp hastalığı ya da yüksek tansiyonunuz varsa doktorunuza danışmadan soğuk havada dışarıda kar küreme gibi ağır işler yapmayın. Eğer iş görmeniz gerekiyorsa iyi giyinin ve yavaş hareket edin. Unutmayın ki vücudunuz ısısını korumak için zaten gereğinden fazla çalışmaktadır, yükünü bir de siz artırmayın.

 Güneş yüzünü giderek daha ender gösteriyor. Günler kısalıyor. Yağmur ve kar yaklaşıyor. İnsan vücudunda da doğadakine benzer bir yorgunluk görülüyor, depresif hal hâkim olabiliyor. Mevsim değişiklikleri insanların psikolojilerini etkiliyor. Ruhumuzun yanında vücutlarımızda da bazı değişiklikler başlıyor. Günlük enerji, vitamin ve mineral gereksiniminde artış oluyor.