Gizemli bir terörist

“Kapalı Devre” gizli istihbarat örgütlerinin ipliğini pazara çıkaran bir polisiye

Viktor APALAÇİ Sanat
11 Eylül 2013 Çarşamba

Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere’de derin devletin, İngiliz gizli istihbarat teflkilatı MI5’in çevirdi€i kirli dolaplar etrafından dönen senaryosuyla film, ulusal güvenlik söz konusu olduğunda yargının bağımsızlı€ını kaybettiğini ortaya koyuyor.

‘Kapalı Devre’ derin politik endifleler eşliğinde, getirdiği sert eleştirilerden yargı sistemi de nasibini alıyor. Öykünün gizemi erken çözülse de mahkeme süreci nefes nefese izlenen bir gerilim atmosferinde anlatılıyor. Kimyaları uyuşan Rebecca Hall-Eric Bana mükemmel bir ikili oluflturuyorlar.

 

7 Temmuz 2005’te Londra metrosu bombalamasından ilham alan senaryosuyla, ‘Kapalı Devre / Closed Circuit’ gizli istihbarat örgütlerinin ipliğini pazara çıkaran bir polisiye.

İlk filmi ‘Yanlış Hesap / İntermission’dan tanıdığımız İrlanda’lı yönetmen John Crowley, ünlü senaryo yazarı Steven Knight’ın zengin metninin hakkını veren etkileyici bir mizansen ile filmi baştan sona ilgiyle izlettiriyor.

Günümüz olayları üzerine zekice kurguladığı senaryolarından tanıdığımız Steven Kinght, 2007’de David Cronenberg’in ‘Şarkı Vaadleri / Eastern Promises’ ile En iyi Senaryo Oscar adaylığı kazanmıştı. 54 yaşındaki senarist Stephen Frears ile 2002’de ‘Kirli Tatlı Şeyler / Dirty Pretty Things’de işbirliği yapmıştı.

Demokrasinin beşiği sayılan İngiltere’de, derin devletin İngiliz gizli istihbarat teşkilatı MI5’in çevirdiği kirli dolaplar etrafında dönen senaryosuyla film, ulusal güvenlik söz konusu olduğunda yargının bağımsızlığını kaybettiğini ortaya koyuyor.

‘Kapalı Devre’nin derin politik endişeler eşliğinde, getirdiği sert eleştirilerden yargı sistemi de nasibini alıyor.

2005’te Londra’da üç metro istasyonu ile bir otobüste gerçekleştirilen bombalı saldırıdan ilham almış görünen film, gerçek verilerle komplo teorilerini harmanlarken, üstü kapatılan bir terör olayının perde arkasını anlatıyor.

Londra’daki bir pazar yerinde bir kamyonda patlatılan bomba saldırısını gerçekleştiren terörist konusunda hükümetin elinde gizli bir kanıt vardır. Faruk Erdoğan adlı Türk zanlı yapılan ihbar sonrası hemen ele geçirilir.

Faruk Erdoğan’ın arkasındaki güçlerin gizemi filmin ortalarında çözülse de, mahkeme süreci nefes nefese izlenen bir gerilim atmosferinde anlatılıyor.

Terörizm konusunda, gizli istihbarat örgütlerinin de ellerinin pek temiz olmadığı gerçeği üzerine bina edilen senaryo, George Orwell’in hepimizi gözetleyen Büyük Birader kavramı ile tanınan ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ adlı alegorik politik romanını akla getiriyor.

POLİTİKANIN KİRLİ YÜZÜ

Gizli servislerin karmakarışık oyunları ve vatandaşları üzerindeki gözetleme gücünün altını çizen film, İngiltere’de kapalı devre sistemine bağlı 5 milyon civarında kamera ile ülkede her 11 kişiye bir kamera düştüğü gerçeğine vurgu yapıyor.

John Crowley bu dördüncü uzun metrajlı filminde, kendisine altın tepsi içinde sunulan zengin malzemeli senaryosunun hakkını veriyor. Zira olay örgüsünde hiç bir boşluk yok ve hikâye çok inandırıcı.

Kaldı ki, soluk soluğa izlenen bu politik gerilimde Crowley, atmosfer yaratmadaki ustalığını da devreye koyarak etkileyici bir drama imzasını atıyor.

Film, perdeyi farklı insanları gösteren pek çok kareye bölen görüntülerle başlıyor. Orada olmaması gereken bir kamyonun bu karelerdeki insanların yazgısını değiştireceğini anlıyorsunuz. Nitekim patlayan bir bomba ile o insanlar ölüyor.

Polis çok kısa sürede saldırının planlayıcısı olduğu düşünülen Türkiye göçmeni Faruk Erdoğan’ı (Denis Moschitto) kıskıvrak yakalıyor.

Bütün İngiltere’nin ilgilendiği davanın bazı duruşmalarının ulusal güvenlik gerekçesiyle kapalı yapılacağı duyuruluyor ve iki avukata sanığı savunma görevi veriliyor.

Gizli bölümün avukatlığını üstlenen Claudia (Rebbecca Hall) ile açık bölümde görev alan avukat Martin (Eric Bana) teamüllere uymayıp evvelce bir gönül ilişkisi yaşadıklarını gizliyorlar. Ancak ikisinin dava sonuna kadar birbirleriyle görüşmeleri, buluşmaları yasak.

Martin’den evvel bu dava için görevlendirilen avukatın esrarengiz ölümü, iki avukatın soruşturmalarını derinleştirdikçe gizemli sonuçlara ulaşmaları ve kendilerini büyük bir tehlikenin içinde bulmaları filmi bambaşka bir kulvara taşır.

Erdoğan, gözaltında iken karısının (Pınar Öğün) ve oğlunun, oturdukları evde sorgu altında tutulmaları, avukatların soruşturmasından İngiliz gizli istihbarat teşkilatı MI5’le ilgili bazı bilgilere ulaşmaları ve muhbirin sürpriz bir isim olması, olay örgüsünü büsbütün karıştırır.

Bombalama olayının sorumlusu olarak bir Türk’ün gösterilmesi başta can sıkıyor ama gizemin çözülmesi ile durumun göründüğü gibi olmadığı ortaya çıkıyor.

Romantik izleyicilerin yüreğini ısıtacak final, yargı sisteminin çaresizliğini sergileyen bir önceki sekansın düş kırıklığını unutturuyor.

Bir dava münasebetiyle yolları tekrar kesişen iki avukat rolünde Rebecca Hall ile Eric Bana, inandırıcı kompozisyonlarıyla tam puan alıyorlar. Woody Allen’in 2008 tarihli ‘Vicky, Christina, Barcelona’ daki kompozisyonundan sonra sürekli yıldızı yükselen Rebecca Hall ile Avusturyalı aktör Eric Bana’nın kimyaları tutmuş.

Daha çok ödüllü tiyatro çalışmalarıyla tanınan İrlandalı yönetmen John Crowley ‘Kapalı Devre’ ile sinemada da rüştünü ispat ediyor

 

‘CLOSED CİRCUİT / KAPALI DEVRE’

Yön: John Crowley Sen: Steven Knight Gör: Adriano Goldman Müz: Joby Talbuk

Oyuncular: Eric Bana, Rebecca Hall-Ciaram Hinds Riz Ahmad, Denis Moschitto, Pınar Öğün