Oyuncak asker olmasa

Sunay AKIN Köşe Yazısı
17 Nisan 2013 Çarşamba

Amerika Birleşik Devletleri, her ne kadar dünyanın istediği köşesine askerlerini gönderse de, kendi toprakları da yabancı askerler tarafından işgal edilmiştir. Hem de Birinci Dünya Savaşı’ndan az önce!

1900’lü yılların başında, Avrupa ülkelerinin askerleri bir geminin ambarında Amerika’ya doğru yola çıkarlar. Yolculuk boyunca ne bir lokma yerler ne güverteye çıkarlar temiz hava almak için. Böyle bir gereksinimleri yoktur; çünkü sandıklar içindeki askerlerin hepsi oyuncaktır!

Amerika’da çocukların oynadıkları ilk oyuncak askerlerin üstünde Avrupa ülkelerinin üniformaları vardır; ama Amerika, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kendi oyuncak askerlerini üretmekte gecikmez. Ne var ki, “Waren” adlı Amerikan firmasının karşısına “Hauser” adlı güçlü bir fabrika dikilir çok geçmeden! Hauser’in renkli ve bol figürlü oyuncak askerlerden oluşan ordusu, Amerikan askerlerinin Avrupa’ya çıkarma yapmasına engel olur. Avrupalı çocukların çoğu annelerine, babalarına Hauser’in askerlerinden almaları için yalvarmakta, Amerika’dan gelen oyuncak askerlere yüz vermemektedir. “Elastolin” adı verilen bu serideki askerlerin kollarında gamalı haç vardır. Amerika, İkinci Dünya Savaşı’nda Alman ordusunu yenilgiye uğratmış olsa da, savaş öncesinde oyuncak askerleriyle Avrupa pazarından pay kapma savaşını Nazilere karşı kaybetmiştir!

İkinci Dünya Savaşı öncesinde, Yahudi çocuklara getirilen yasaklardan biri de savaş oyuncaklarıyla oynamamaktır. Bu oyuncak yasağı, Cahit Irgat’ın, “Bu şiirler istila görmüş şehirlerde ve İkinci Dünya Harbi’nin sefaretlerine dairdir,” ithafıyla okura sunduğu ‘Rüzgârlarım Konuşuyor’ adlı şiir kitabındaki şu dizelerin yazılmasına neden olur:

Anne girmem bu oyuncak dükkânına

Orda toplar, tayyareler, tanklar var

Seviyorum söğüt dalı atımı

Tekme atmaz, ısırmaz.

Ben yaşamak istiyorum

Ağaç gibi sessiz, rahat.

Karınca kararınca değil,

Serile serpile boylu boyumca

Anne girmem bu oyuncak dükkânına

Orda toplar, tayyareler, tanklar var.

En eski oyuncak askere Mısır’daki mezarlarda rastlanılır. Ortaçağ’da ise, Avrupalı kral ailelerinin çocuklarına savaş eğitimi verilmekte kullanılırlar. İlk oyuncak asker fabrikası ise, 1780 yılında Nuremberg’te üretime başlar. Bu fabrikanın askerleri herhangi bir hareket, girinti ya da çıkıntıya sahip olmayıp, düz bir yapıdaydılar. Fransızların 1800’lerde düzlüğü ortadan kaldırmasıyla ilk oyuncak asker savaşı da başlamış olur.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurşun asker yapımı yasaklanır ülkemizde. Bunun nedeni, oksitlenme yapması ve çocuğa zarar vermesi olarak gösterilir. Define Adası’nın yazarı Stevenson’dan, ünlü politikacı Churchill’e kadar pek çok insanın ilgilendiği, yazılar yazdığı kurşundan yapılan oyuncak asker, 1950 yılından sonra pek çok oyuncak gibi plastiğe yenik düşer...

Plastik su şişeleri doğaya savaş ilan ettiğinde, aynı maddeden yapılan oyuncak askerler de oyunları kirletmeye başlar. Plastiğe geçişle çok sayıda asker, paketler içinde ucuz fiyata satışa sunulur. Üreticiler bu durumu “az parayla çok oyuncak sahibi olmak” diye savunsalar da, çocukların oyunları eli silahlı bir yığın insan figürünün işgaline uğrar. Oyuncak ambulans arabalarının sirenleri, çocukların düşlerinin askerler tarafından ele geçirilişini engelleyemez. Bu değişimin nelere yol açtığını, Mehmet Yaşin’in ‘Sevgili Ölü Asker’ adlı şiir kitabındaki, “Ülkenin birinde ‘cık’ denirmiş her şeye” dizesiyle başlayan “Oyuncak Askerlerin Masalı” adlı şiirinde görürüz:

Vatana “cık” demişler, o vatancık olmuş

en sonunda çocukları

Matchbox ambalajında oyuncak askercik olmuş.

Dileyen satın alıp savaşçılık oynayabilir

hem naylondan kırılmaz, hem de çok ucuz

gümrüksüz geliyor Hong Kong’dan

dükkâncığımızdan temin edilebilir.

Maduro ailesi genç yaşta ölen oğulları George adına bir anıt yaptırmaya karar verir. O yıllarda, Boon Van der Starp da, tüberkülozlu çocuklara yardım amacıyla, İngiltere’nin Beaconsfiel kentindeki minyatür kenti Hollanda’da kurmak çabasındadır. George Maduro’nun ailesi Starp’ın düşlerini gerçekleştirmek için oldukça büyük miktarda para yardımı yaparlar. Den Haag Belediyesi’nin yer vermesiyle de, 2 Temmuz 1952 tarihinde oyuncak kent “Madurodan” kurulmuş olur.

Pek çok insanın görmeyi düşlediği Madurodan’a zaman içerisinde Hollanda’daki saray, kilise, havaalanı, liman gibi birçok ünlü yerin maketi eklenir. Dünyaca tanınan Madurodan’ın bir köşesine oyuncak askerler de konur. Yeşillik bir alana inen helikopterin etrafındaki oyuncak askerlere hayranlıkla bakan çocukları gördüğümde ürperdim!..

Ürperdim; çünkü oyuncak kente adını veren George Maduro, İkinci Dünya Savaşı’nda, Almanya’nın Dachau Toplama Kampı’nda öldürülen sayısız masum insandan biridir!

Sahi, savaş kurbanı bir genç insanın anısına kurulan minyatür kente oyuncak asker koyma ayıbı kimin?..

fiu soruyu soralım bir de: Amerika Irak’a saldırmaya hazırlanırken, savaşı durdurmak isteyen barış yanlısı bir avuç insan, “canlı kalkan” olarak Bağdat’a doğru yola çıkar...

Oyuncak asker var da, oyuncak canlı kalkan neden yok?..