Üçüncü sayfa dünyası

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
19 Aralık 2012 Çarşamba

Platonik aşkına kızarak pompalı tüfekle okul tarayanlar, cinnet geçirip bütün ailesini öldürüp intihar edenler, silahlı kavgayı ayırmak isterken kaza kurşunu ile can verenler… Bu tür haberleri kanıksamadık mı? Acaba bu insanların ulaşabileceği bir silah olmasaydı bu tür facialar daha yumuşak atlatılamaz mıydı? Evde bir silahın bulundurulması, önceden tasarlanmamış fevri olayların faciaya dönüşme ihtimalini mutlaka arttırıyor... İyi ama silah temin etmek bu kadar kolay ve ucuz bir şey mi? Öyleymiş, taksitle bile alınabiliyormuş. Hatta kurusıkı silahların olduğu bir internet sitesine baktım dün, gerçek silah gibi görünen 150 TL’ye silahlar satılıyordu. Herkes özeniyor ateş etmeye ülkemizde. Belinde silahla dolaşan adeta itibar görüyor. İşlenen cinayetlerin cezası caydırıcı olmaktan çok uzak,  giderek daha da hafifletiliyor ve resmen suça teşvik ortamları yaratılıyor. Birilerinin hayatları, başka birilerinin oyuncağı oluyor.

Silah sahibi olanların kendilerine göre pek çok haklı sebebi var. Güya suçla çevrili bir dünyada sevdiklerinizi korumak için silah bir şarttır. Güvenliği sağlaması gerekenler yetişemeyebilir. Adalete olan güvenin yitirilmesine bağlı bir mantık var ortada: madem benim canıma kastedecekler, ben önce davranayım mantığı. İnsanın başka birini öldürme yetkisini kendisine tanıdığı bir mantık. Yanlışı yanlışla düzeltme çabası. 

Silahlanma sisteme olan güvensizliğin ve kanunsuzluğun bir göstergesi. Örneğin Meksika’da devletin içindeki yolsuzluklar, çetelerin yaşamasına ve kendilerini de beslemesine izin verdiği için bireysel silahlanma yüksek boyuttadır. Kanunsuz ortamda kendi kanunlarını güç uygulayarak kabul ettirmek... Gerçi devlet dönem dönem silahsızlanma kampanyası başlatarak ateşli silahını teslim edenlere para iadesi yapıyor ve toplanan yüksek miktarda silah gözler önünde imha ediliyor.

ABD’de de silah yasalarında epey serbestlik olduğu için psikolojik bozuklukları olan insanların katliam yapması çok sık duyulan bir fenomene dönüştü. ABD’de yaşanan bu katliamlar her defasında ülkedeki silah yasalarını gündeme taşısa da sistemde bir değişiklik yaratmıyor. Hala sivillerin elinde toplamda 270 milyon silah var. Yani, ABD’de her 100 kişiden 96’sına bir silah düşüyor. Ve doğal bir sonuç olarak Amerika’da her yıl 9 bin kişi silahlı saldırılarda ölüyor. Bir yandan artık silahsızlanmayı isteseler de katliam haberlerinden korkan Amerikalılar, kendilerini korumak düşüncesiyle daha çok silah almaya yöneliyor. Bir kısır döngü adeta…

Kısacası, herkesin psikopatça anlık bir dürtüyle etrafına zarar verme ihtiyacı doğabilir.  En fazla gider bir kapı çarpar rahatlarız. Olmadı bir iki şey fırlatırız. Kısa sürede eski halimize döner üçüncü sayfa haberi olmaktan kurtuluruz. Yaşanan her silahlı olayın ardından ‘ne yapalım kadermiş’ demek savunmasız kişiye haksızlık oluyor… Ne demiş eskiler, silah bulundu, mertlik bozuldu…