Mikets-Şabat Hanuka, Yosef ve kardeşleri

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
12 Aralık 2012 Çarşamba

Genellikle her yıl Hanuka bayramının kutlandığı günlerde Mikets peraşası okunur. Bu peraşada anlatılan Yosef’ın erzak almaya gelen kardeşlerini casus olarak suçlaması anlatılmaktadır. Bu olay her yıl Hanuka’da okunduğuna göre Hanuka ile bu peraşa arasında bir bağlantı aranmalıdır.

Raşi ve Rambam’ın görüşüne göre ‘gizemli şeyleri açığa çıkaran’ anlamına gelen ‘Tsafenat paneah’  yani Yosef bir zamanlar köle olan bir kişidir. Ancak Paro’nun rüyalarını Tanrı’nın yardımı ile doğru yorumlar ve inanılmaz bir strateji uygulayarak Ortadoğu’nun tamamı kıtlıkla boğuşurken Mısır ülkesinin hem refah içinde yaşamasını sağlar hem de diğer ülkelere buğday satarak zengin bir ülke konumuna gelmesinde başrolü oynar.

Yosef, küçüklüğünde kardeşlerinin kendisine yaşattıkları bir olay sebebiyle onlara bir ders vermek amacındadır. Amacı intikam değildir çünkü Yosef onu buraya getirenin Tanrı olduğunun bilincine varmıştır. Ancak kardeşlerin de bazı şeyleri anlaması için böyle bir ders gereklidir. Bu dersi verirken Yosef kardeşlerine oyun oynar. Önce Şimon’u hapsederek Binyamin’in gelişini garantiye alır. Daha sonra da Binyamin’i yanında tutmak ve kardeşlerinin tepkisini görmek için bir oyun daha hazırlar. Burada akıllara gelen soru şöyledir. Yosef gibi birisinin ders vermek istediği kişiye oyun oynamasına gerek yoktur. Doğrudan bu dersi vermesi yeterlidir. Ancak olaylar o şekilde gelişmez.

Hanuka bayramında yakılan Hanukiya’nın sekiz kolu vardır. (Şamaş hariç) Hanuka bir mucizenin anısına kutladığımız bir bayramdır. Bilindiği gibi bir günlük yağ sekiz gün yetmiştir. Ancak burada gizlenen bazı mucizeler de vardır.

Öncelikle hayatları sadece maneviyat olan bir gurup Kohen büyük Helen ordusunu bozguna uğratarak Yeruşalayim ve Bet Amikdaş’ı kurtarır. Ancak burada bu zafer sanki hiç anılmaz. Onun yerine yağ mucizesi hatırlanır ve bunun için bayram yapılır. Bir kap yağ neden bu kadar önemlidir?

Bir hikâye anlatalım: Çok fakir olan bir genç evleneceği zaman fazla parası olmadığından ucuz yollu bir terziye kumaş verir ve bir takım dikmesini ister. Takım hazır olunca hayal kırıklığı yaşar çünkü kol en az 10 -15 cm kısa, diğeri ise bir o kadar uzundur. Pantolon yamuk dikilmiştir. Terzinin hepsine verilecek bir cevabı vardır. “Kısa olan kolda kendi kolunu içeri çekersin. Uzun gelen kolda gergin tutarsın. Pantolon için de merdivende biraz yamuk durursun. Olur biter.”

Düğün günü damat garip hareketlerle Hupa önüne gelirken herkes damadın vücudunun ne kadar yamuk olduğunu söylemekte ve zavallı geline acımaktadırlar. Ancak söylenen bir şey daha vardır. Terzinin ustalığı. Ancak mükemmel bir terzi bu kadar yamuk bir vücuda bu kadar oturan bir elbise dikebilir.

Rav Yaakov Kametensky benzer bir şekilde Yosef’in kardeşlerine verdiği mesajla şöyle dediğini açıklar: “Yıllar önce beni yargıladınız. Herkesten daha zeki olduğunuzu düşünerek beni satmak istediniz. Babamızdan bile akıllı olduğunuzu iddia ettiniz. Şimdi ise benim yani o kardeşinizin karşısındasınız. Ben dünyanın sayılı zeki adamlarından biri olan Yosef, koca memleketi kıtlık belasından kurtarabilmek için plan yapan kişiyim ve Tanrı’nın yardımı ile bunu başarabildim. Şimdi sizi saçma sapan bir suçla itham ediyorum ve sizler bana ‘deli’ gözü ile bakmaktasınız. Şimdi bir düşünün. Geçmişte kızgınlıkla vermiş olduğunuz karar yanlış olabilir mi? Önyargılı bir şekilde beni yanlış değerlendirmiş olabilir misiniz? Yani kusurlu olan genç adam mı yoksa o elbiseyi doğru dürüst dikmeyi beceremeyen terzi mi?

Yosef, bu mesajla kardeşlerine en akıllı ve zeki kişilerin bile hata yapmaya açık olabileceklerini kardeşlerine anlatmaya çalışmaktadır.

Yağ mucizesini de bu bağlamda değerlendirmek mümkündür. Evet, büyük bir zafer kazanılmıştır ancak her şey göründüğü kadar basit değildir. Küçük bir yağ kabı bazen çok uzun süre dayanabilir. Zayıf olan birçok insan umulmadık kadar dayanıklı çıkabilir. Hiç önem verilmeyen biri bazen bir deha ortaya koyabilir. Şımarık küçük kardeş zaman içinde nasıl büyük bir yönetici olduysa ve kardeşler onu yargılarken nasıl yanılabildilerse hayatta karşımıza çıkan olay veya kişileri ön yargı ile değerlendirmemiz söz konusu olmamalıdır. Az bir yağ sekiz gün dayanmıştır. Günümüzde minik ışıklar birleşince dev bir meşale halini almakta ve karanlıkları aydınlatmaktadır. Gelecekte de Tora bilgisi dünya üzerindeki karanlıkları aydınlatacak ve Yeşayau peygamberin haberini verdiği müjdeli günlerin zamanı gelecektir.

Milletler kılıçlarını orak, bıçaklarını bahçe makası şekline sokacak, bir halk başka bir halka kılıç kaldırmayacak ve savaş sanatı artık öğrenilmeyecektir. Çünkü Tanrı inancı ve barış, okyanusları kaplayan sular gibi bütün dünyayı kaplayacak her yerde barış ve esenlik hâkim olacaktır. İşte bu günlerde yine Yeşayau peygamberin kitabının sonunda yer alan sözler gerçekleşecektir.  

“Şabat günlerinde ve Roş Hodeş günlerinde bütün beşer ibadet için önüme gelecektir. Tanrı’nın sözü.”