Yoksulluk ve çaresizlik komedisi

Sosyal içerikli filmlerin ustası Ken Loach “Meleklerin Payı”nda işçi haklarını savunmayı sürdürüyor

Viktor APALAÇİ Sanat
1 Kasım 2012 Perşembe

Siyasal sinemanın soylu ismi Ken Loach, kıdemli senaristi Paul Laverty’nin işbirliği ile İskoçyalı dört genç serserinin hayata tutunma çabasını anlatıyor. İnce bir mizah içeren bu iyimser tonlu komedide Loach, insanlara şans tanındığında nelerin değişebileceğini eğlenceli bir uslupla anlatıyor. Filmdeki viski soygunu sekansında sinema tarihinin en ilginç ve en keyifli soygunlarından birini izliyoruz. Siyasetle mizahı harmanlamakta ustalığını kanıtlamış Ken Loach, bu kara komedisiyle formunu koruduğunu gösteriyor.

Üretim aşamısnda fıçıda olgunlaşması için bekletilen viskinin yüzde ikilik miktarının havaya uçuşa gitmesine “Meleklerin Payı” deniliyor. Yaşayan İngiliz yönetmenlerin en önemlisi olan Ken Loach’ın, kıdemli senaristi Paul Laverty ile yaptıkları “Meleklerin Payı / Angels Share” komedisi adını buradan alıyor.

Yoksulluğun ve çaresizliğin hayatı imkansızlaştırdığına inanan, siyasetle mizahı ustalıkla bir araya getiren Ken Loach, işçi haklarının sinema sanatındaki en iyi savunucusu sayılıyor.

Siyasi sinemanın bu soylu ismi, yıllardır taviz vermeden, sosyal içerikli filmleriyle işçi halkının savunuculuğunu üstleniyor. 75 yaşındaki sanatçı (tıpkı 6 yıl evvel“Looking For Eric”te yaptığı gibi) “Meleklerin Payı”nda teneffüse çıkma ihtiyacını hisseden öğrenciler gibi, hafif konulu, esprili, hoşça vakit geçirten, eğlenceli bir film yapmak istemiş. 1966’daki “Carla’nın Şarkısı” ile başlayan Loach-Laverty ikilisi, bu 12. İşbirliklerinde İskoçyalı dört genç serserinin hayata tutunma çabalarını anlatarak, ince bir mizah içeren, iyimser bir komedi yapmayı denemişler. İskoçya’nın başkenti Glasgow’da bir grup suçluyu mercek altına alan film, hapiste yatmaktan kıl payı kurtulan Robbie’nin zorunlu kamu hizmeti cezası sırasında yaşadıklarını anlatıyor. 12-24 yaşları arasındaki gençlerin bir milyonun işsiz olduğu İngiltere’sinde, boş gezenin boş kalfası, çiçeği burnunuda baba, suça meyilli, gururlu Robbis mahkemeye çıktığında şans belki ilk defa yüzüne gülüyor, savcı hapis cezası yerine kamu yararına çalışma cezası veriyor. Başı dertten kurtulamayan genç adam serbest bırakır bırakmaz mahallenin serserilerini peşinde buluyor. Yeni doğum yapan sevgilisi Leonie’nin babası ve ailesi Robbie’nin bebeğine yaklaştırmamak için ellerinden geleni yapıyorlar.

O ve onun gibi suçluların amirliğini yapan babacan şef Harry Robbie’ye oğlunun doğumunu kutlamak için bir bardak viski ikram ettiğinde Robbie’in yazgısı değişiyor.

VİSKİ TADIMCILIĞINDA USTA BİR SERSERİ

Gizli bir hasletinin ortaya çıktığı, viskiden anladığı ortaya çıkan Robbie, arkadaşları Rhino, Albert ve Mo ile yaptıkları viski imalathanesi ziyaretinde, viski tadımcılığında usta olduğunu öğreniyor. Tadım hassasiyeti sayesinde dörtlü çete zararsız ama son derece karlı bir viski hırsızlığı yapmak için kolları sıvıyorlar.

Loach’ın uzmanlık alanı olan, İngiliz emekçi kesiminde duygusal tablolar çizme alışkanlığının izlerine rastladığımız filmde, hayatına yeni bir yön verme şansını yakalamış bir İskoç serserisinin, bu şansı iyi kullandığını görüyoruz.

Loach, keyifli uslubuyla, insanlara şans tanıdığında nelerin değişebileceğini eğlenceli bir sinema diliyle anlatıyor. “Meleklerin Payı” Robin Hood efsanesinde olduğu gibi, zenginden, gösterişçi insanlardan alıp, fakir, muhtaç insanlara verirken, bir şans tanındığında çaresiz gençlerin hayatlarının kurtarıldığını gözlere seriyor.

Filmdeki viski soygunu sekansında, sinema tarihinin en ilginç ve en eğlenceli soygunlarından birini izliyoruz. Robbie çok nadir bir viskiyi üç arkadaşının yardımıyla imalathaneden kaçırıp zengin oluyor, sonraları iş teklifi alıyor, hayatı kurtuluyor.

HAYATA YENİ BİR YÖN VERME ŞANSI

Ken Loach 17 kez katıldığı Cannes Film Festivali’nde bu yıl “Meleklerin Payı” ile Jüri Özel Ödülü’nü ve sahibi oldu. Yönetmen, 2006’da “The Wing that Shakes The Barler / Rüzgarın Sesi” ile Altın Palmiye kazanmıştı.

Bu sempatik filmde insancıl mesajlar verip, alınacak dersler için politikacaları eleştiren Ken Loach Cannes’a film gösterimini izleyen basın konferansında, “İşsizliğin had safhada olduğu İskoçya’da, istikbal endişesi taşıyan serseri gençliğin hayatlarını değiştirebilmek için, kahramanımız Robbie gibi bir mucizeye ihtiyacı olduğunu göstermek istedik” dedi.

Loach sözlerini şöyle sürdürdü. “Siz Fransızlar için Şarap neyse İskoçlar için Viski aynı önemi taşır. Meraklıları özel bir viskinin şişesine astronomik bedeller ödemeye hazırdır. Filmmin başrolünü oynayan Paul Branigan, hayatında filmdeki rolüne benzeyen zorlu bir deneyim yaşadı. Robbie karakterine bürünmek bu yüzden zorlanmadı.”

Bir milyon paundluk tarihi bir viski fıçısının açık artırma ile satılacağı haberini alan alt sınıf mensubu kahramanımız Robbie, kısa yoldan köşeyi dönme fırsatını iyi değerlendiriyor. Bu rolde Paul Branigan harikalar yaratıyor.

Dünyanın en tanınmış viski tadımcısı Charles McLean’in de filmde küçük bir rolü var.