Benimle evlenir misin?

Mois GABAY Köşe Yazısı
1 Kasım 2012 Perşembe

Hayat boyu sayılı kez yaşayacağımız ve başka mutluluklar ile kıyaslanamayacak kadar özel anlar vardır. Söz, nişan, nikâh ve hepsini tamamlayan hupa altında bir düğün, her genç kızın hayallerini süsleyen bir peri masalı misali tek kez yaşamalık yeri doldurulamayan mutluluk anları… Böylesine özel anların aileler içinse anlamı bambaşkadır. Bir düşünsenize torununun düğününde onunla dans eden bir anneannenin gözlerindeki mutluluğu nasıl tanımlayabilir siniz? Peki ya 25 sene evvel oğlunun daha ilk saç tıraşında berber dükkânında akla karayı seçen bir babanın, bu kez onun bir yuva kurduğunu gördüğü an gözlerindeki haklı gururu?  Her anne baba hayattayken kimi kez belli etmemeye çalışsalar da bu mutluluğu tatmak isterler…

Geçtiğimiz  haftalarda bir  Pazar sabahı çok sevdiğim dostlarımın hupa öncesi son adım resmi nikâh törenlerine katılmanın mutluluğunu yaşadım. Çiftlerimizi size tanıtacak olursam, evlenecek kızımız erkeğe göre her zaman biraz daha detaycı, daha telaşlıyken erkeğimiz ise tanıdım tanıyalı olayları geldiği gibi kabullenebilen ve gerektiği zamanlarda tepki verebilen ender erkeklerden diyebilirim. Beraberliklerin en güzel yanı da önceden hesaplanamaz rastlantılar ve hiç aklınızda olmayabildiği bir anda kaderiniz olan insanı karşınıza çıkarması değil midir?

İşte çiftlerimiz için de birbirlerini tam bu tarif ettiğim şekilde tamamlayan bir bütünün iki yarısı diyebilirim. Nikâh memurunun damada mikrofonu uzattığı an damadın “Benim için evlilik birbirini seven iki insanın beraberce yaşlanmasıdır. Seni seviyorum. Evet!” demesi dışarıdan bakıldığında ciddi görünümlü o kalbin içindeki sevginin en güzel dışa vurumuydu. Söz sırası kızımıza geldiğinde ise salondaki tüm kızların ellerinde farklı dillerdeki ‘Evet’ panoları ile yaptıkları sürpriz ise günün unutulmaz kareleri içinde yerini aldı. Çiftlerimizin ardından şahitlerimiz de ‘evet’ dedi ve çiftlerimizi alkışlarla bir üst tura uğurladık. Yeni evlilerin ilk dansları, çalan romantik parçalar, onlara katılan aile büyükleri, nikâh pastası ve yepyeni bir hayata atılan ilk adımın ölümsüzleştirilmesi… Tören boyunca bir yandan etrafı gözlemlerken içimden de evlilik denince karşı taraftan nasıl bir beklenti içine gireriz diye düşünmeden de geçemedim. 

Çoğu evlilik çağına gelmiş genç insanın zihninin içinde sakladığı bir not defteri vardır. Karşı taraftan beklentiler hep en üst düzeyde tutulur, iyi bir tahsil, iyi bir aile, fiziksel ve ruhsal güzellik ve daha bir sürü notlar daha ilk karşılaşmadan hep zihinde tutulur. İlişki esnasında karşılıklı verilen sözler yerine, evlilik labirentine girildiğinde karşınıza çıkmaz sokaklar, beklenmedik bilmeceler çıkarabilir. İlişkinin bundan sonrası ise idare etmek üzerine kuruludur. Kadın erkeği, gelin kaynanayı, erkek kadını sessiz tavizler ve dengelerle idare edebildiği sürece yuva kuvvetlenir. Burada ise zayıf hafızalı olmak mutluluk demektir, anlık kırgınlıkların, istenmeden yapılabilecek bir hatanın uzun süre zihinde tutulmayıp, ailenin desteğiyle birbirinize sımsıkı bağlanmanız yola devam etmede size güç verir. Çevremizde o kadar çoktur ki büyük beklentiler, not defterlerinin şişkinliği, zihinlerindeki önyargılar yüzünden bekâr kalan kız ve erkekler… Kimi zaman da yanımızdaki insanı garanti cepte gördüğümüzden bir anda kaybederiz. Kız zihninde sayfalarca tuttuğu not defterinin aslında kendi özellikleri olduğunu fark ettiği an, bir anda o özelliklerin hiçbirini taşımayan ama ona eş olma kapasitesinde birini seçebilir. İnsan çelişkiler yumağıdır, evlilik ise emek ister. Hiç etrafınızda senelerce en iddialı gibi gözüküp sonradan beklenmeyen kişilerle hayatını birleştiren tanıdıklarınız olmadı mı? Bir insanla o gün mutlu olmakla bir ömür mutlu olmak arasındaki fark o iki insanın birbirine gösterdiği ayrıntılarda gizlidir. Biz yeter ki o ayrıntıları görebilecek şekilde ön yargılarımızdan kurtulup evliliğin hassas terazisinde kültürümüzü devam ettirecek halkayı tamamlayalım. 

Cemaat yönetiminin gençleri daha fazla birlikte tutma stratejileri içinde yeni dönemde değişen genç kadın ve erkek profillerini iyice gözlemleyip, ilişkiler üstüne profesyonel yardımla kafa yorması ve bu bağlamda söyleşiler düzenlenmesi her iki tarafın da birbirinden beklentilerini anlamayı daha kolaylaştırabilir. Sayıca azalan bir toplumda kadın ve erkeğin birbirinden beklentilerini en üst seviyede tutmak yerine, aşk ile evlilik arasındaki çizgide birbirini daha iyi anlaması aramızdaki değerleri kaybetmemek adına bir adım olabilir. Nitekim Avrupa Yahudi Kültürü gibi etkinliklerin genel toplum kadar cemaatimiz gençlerinin de ilgisini çekmesi cemaat bireylerinin değişen beklentileri açısından bir mesaj niteliği taşıyabilir. Belki bizim de daha çok birlikte olmak için kendi kültürümüzü kendi mekânlarımızda daha yakından tanımaya ihtiyacımız vardır, ne dersiniz? Sevgili Verda ve Yakup’a bir ömür boyu mutluluklar temenni ederken, nikâh günü duydukları heyecanın bir ömür boyu daim olmasını dilerim. Darısı tüm geride kalanların başına, bir gün sizin de sevdiğiniz kişiye “benimle evlenir misin?” diyebilmeniz dileğiyle…