“Gaz odalarının kurulmasına yardım eden büyükbabam”

Kendisi ile benzer durumda olanların daha önce yaptığı gibi Barbel Pleiffer, Auschwitz ve diğer ölüm kamplarına yapılan duygusal ziyarete katıldı. “Yaşam Yürüyüşü”ne katılan 50 kişilik ziyaretçi grubunun en belirgin özelliği hepsinin Nazilerin veya Nazi işbirlikçilerinin soyundan gelmeleriydi

Nelly BAROKAS Kültür
5 Eylül 2012 Çarşamba

Auschwitz’de gözyaşı döken birçok ziyaretçiden Barbel Pleiffer’in Holokost ile oldukça kişisel bir ilişkisi var. Ancak Pleiffer’in bu ölüm kampında bulunmuş yakını bir tutuklu değildi. Ölüm kampında bulunmuş yakını Barbel Pleiffer’in büyükbabasıydı ve o bu kampın inşasında yardımcı olmuştu.

“Bugüne dek Auschwitz’e beş kez geldim, fakat her gittiğimde ağlıyorum” diyen Pleiffer’ın büyükbabası kamplarda elektrik sistemini ve gaz odalarını kuran kişilerden biriydi.

Ağustos ayının son günlerinde gerçekleştirdiği ziyarette 42 yaşındaki Barbel Pleiffer, İsrail, Polonya ve ABD’den katılan 420 kişilik uluslararası grupta yer aldı.

“March of Life” olarak adlandırılan bu programı, Yahudilerin Holokost’u anmak üzere her yıl Polonya’nın ölüm kamplarına gerçekleştirdikleri ve İsrail’de sonuçlanan “March of the Living” program ile benzerlikler taşıyor. Aradaki tek farkı 50 katılımcının Nazi veya Nazi işbirlikçilerinin ailesinden gelmeleri oluşturuyor.

Almanya’nın Tubingen kentinden Heinz Reuss; “Amacımız Yahudi ulusuna onun yanında durduğumuzu ve Yahudi ulusunu yok etmeye yönelik her türlü tehlike karşısında sessiz kalmayacağımızı göstermektir” dedi.

Protestan Kiliseleri Birliği tarafından düzenlenen bu girişimin nasıl gerçekleştiği hakkında Reuss; “Tubingen kilisesi mensuplarının ailelerinin İkinci Dünya Savaşındaki öykülerini ve oynadıkları roller birbirleri ile paylaşmaları sonucu ortaya çıktı. Bu kişilerin çoğunluğu atalarının bir şekilde Nazi rejiminin çarklarına uyum sağladığının bilincine vardılar” şeklinde konuştu.

Heinz Reuss; “Almanya’da halen antisemitizmin var olduğu doğrudur. Ancak antisemitizme karşı olan ve İsrail’i destekleyen bir çoğunluk var. Bizler sadece ailelerimizin hikayeleri ile sessizliği kırmaya çalışmıyor, aynı zamanda antisemitizme karşı yüksek sesle konuşmayı istiyoruz” demekte.

Grubun Auschwitz-Birkenau, Treblinka, Belzec, Majdanek, Chelmno ve Sobibor’u kapsayan programları Varşova’da düzenlenen bir anma töreni ile sonuçlandı. Almanya’dan katılan grubun arasında Wehrmacht askerlerinin, SS subaylarının ve soykırıma karışmış kişilerin torunları vardı.

Bir Alman fabrikasında işçi olan Barbel Pleiffer’in büyükbabası sağlık sebepleri yüzünden askeri görevinden muaf tutulmuş, ancak fabrika patronları tarafından bir projeyi hayata geçirmek üzere Auschwitz’e gönderilmişti. Savaş sonrasında deneyimleri konusunda konuşmaktan kaçındı, aile fertleri de kendisine konuşması yönünde baskı yapmadı.

Barbel Pleiffer; “Büyübabamın Auschwitz ile ilişkisi, ebeveynlerimin benim aile geçmişimizi araştırmaya ne denli önem verdiğimi ve o dönemlerin gerçeğini anlamaya nasıl bir çaba harcadığımı farkına varmaları ile gün ışığına çıktı. Bana yardımcı olmak için ellerinden geleni yaptılar” demekte.

Barbel Pleiffer’ın babası, kendi babasının savaş yıllarındaki faaliyetlerinden haberdar değildi. Gerçeği bir aile yakınından öğrendi. Barbel Pleiffer, bu cehaletin devam etmediğini, ailenin geçmişine ilişkin gerçeği her iki oğluna da anlattığını söylüyor. Bu yolculuğa eşi ile birlikte çıkan Barbel Pleiffer, oğullarını geçmiş hakkında eğitmenin zorunluluğuna inandırmış kendini.

“Auschwitz’den oğullarımı telefonla arıyorum ve onlara nasıl da kötü hissettiğimi anlatmaya çalışıyorum. Bana, ‘anne ağlıyor musun’ diye sorduklarında onlara ‘evet’ diye yanıt veriyorum. Onlarla bu konuda konuşmanın çok önemli olduğuna inanıyor ve bunu sık sık yapıyorum” demekte. Gezi sonrasında Varşova’da düzenlenen anma töreninde bir konuşma yapan İsrailli milletvekili Lia Shemtov, savaş sonrası nesillerin kendilerini geçmişle ilgili suçlu hissetmelerinin gereksiz olduğunu, fakat suçluların soyundan gelenlerin Yahudilere karşı ilelebet sorumluluğu bulunması gerektiğini söyledi. Barbel Pleiffer anma töreninde yaptığı konuşma hakkında; “Holokost Kurtulanlarına, onların çocuklarına ve torunlarına bizler için çok değerli bir halk olduklarını söyledim” dedi.