16. yüzyılda Portekiz Yahudileri

Orta Çağ yıllarında İspanya’daki Yahudilerin yaşamlarına dair günümüzde birçok bilgiye sahipken, Portekiz Yahudilerin hayatları çoğu kez karanlıkta kaldı

Coya DELEVİ Perspektif
25 Nisan 2012 Çarşamba

Yazıma İspanyol yazar Luis Suarez Fernandez’in ‘Les Juifs Espagnols au Moyen Age’(1) (Orta Çağ’da İspanyol Yahudileri) eserinden kısa bir alıntı ile başlamak istiyorum: “Yahudilerin büyük bir çoğunluğu, sürgün yaşamının zor koşullarını seçip, atalarının dinine sadakatlarını gösterdiler. Kanıtlanması zor olan bu izlenimi ve duyguyu her zaman taşıdım.”

Yahudilerin İspanya’dan kovulmaları ile ilgili çok yazıldı, çizildi. Bunlardan ilgimi çekenleri okumaya çalışıyorum. Değişik, çeşitli varsayımlar içeren bu dokümanların, hata yapma riski açısından, bir amatör tarafından yorumlanmaları oldukça zor. Gene de, ciddi kaynaklara dayanarak, bazı bilgiler aktarabilirim sanıyorum. Aslında, bu dönem hakkında epey yazıldığından, ben kısa bir iki paragrafla yetineceğim.

Bilindiği gibi, 15. yüzyıla kadar, Yahudiler, İspanya’nın sosyal, ekonomik, kültürel yaşamında oldukça önemli bir rol üstlenmişlerdi. Onlara karşı çetin ve acımasız bir kampanya başlatıldı. Asimile olup Katolik dinini kabule zorlandılar. Bazıları bunu kabul eder göründüler (Marranolar). Dinlerini, inançlarını terketmemeyi seçenler, doğdukları topraklardan kovuldular. Bu durum, İspanya’da birçok alanda boşluklar yarattıysa da, bazı tarihçilere göre Engizisyon’un, İspanyol monarşisini kuvvetlendirdiği de bir gerçektir.

Cecil Roth’dan bir alıntı ile devam edelim: “Hıristiyanlığı kabul etmeyenlerin tümü, dört ay içinde ülkeyi terketti. Bunların sayısı 150.000 - 250.000 arasında tahmin edilmektedir. Trajik bir tesadüf eseri, Ferman’ın belirlediği sürenin sona ermesi, ‘Teşa BeAv’, 9 Av gününe rastlamıştı...”

Yahudi tarihinin bu dönemi her zaman ilgiyle, heyecanla okunan ve oldukça eğitici bir bölüm oluşturmuştur. Birkaç yıl önce,  bu konularda oldukça yüzeysel ve eksik bilgilere sahip olduğumun bilincine vardığımda, ufak, tefek araştırmalar yapmaya, esreler okumaya yöneldim. Ben ne bir tarihçi, ne de profesyonelim. Küçük bir bölümünü aktarmayı düşündüğüm araştırmalarım, okuduğum kitap ve belgelerle sınırlıdır.

Doğal olarak bizler, 1492 sürgünlerinin torunları olarak, daha çok Osmanlı topraklarına yerleşmiş atalarımızdan söz ettik. Onların kaderiyle ilgilendik. Gerçekten “SEFARADİ” dendiğinde, çoğunlukla, İspanya’dan kovulduktan sonra yaşadığımız bu topraklara gelenlerden bahsederiz. Belki de bu algı, İbranicede “Sefarad” sözcüğünün İspanya anlamını taşıdığından kaynaklanmaktadır. Ancak kişisel olarak, Orta Çağ’da Portekiz’e göç eden Yahudilerden o kadar fazla söz edilmediğini gözlemledim. Oysa onların da kaderleri diğerlerinkinden farklı değildi. Bunun üzerine, Portekiz Yahudileri ve onların, daha sonraki değişik ülkelere göçleri hakkında bilgilenmek istedim.

“İspanya Yahudileri başka ülkelere kaçtılar. Fakat1492’deki kapsamlı bir göçtü. 13 Temmuz’dan başlayarak, 250.000’e yakın İspanyol Yahudi’si, (büyük çoğunlukla Sefaradlar) Portekiz’e, Navarra’ya, Akdeniz kıyılarına ve özellikle, Osmanlı İmparatorluğu’na yöneldiler...”(2)

Bu konuda, Cecil Roth’dan bir diğer alıntı: “1492’deki Yahudi göçü sırasında, kovulanların büyük çoğunluğu, en kolay, yani en kısa yolu seçtiler. Hemen yanı başlarındaki Portekiz’e vardılar. Bir bedel karşılığında, o ülkede yerleşmelerine izin verildi. Ne var ki, aradan birkaç yıl geçmeden Portekiz Kralı, politikasını değiştirip komşusu İspanya’yı örnek almaya karar verdi. 1496’da, sığınmacı Yahudilere iki seçenek sunan fermanı çıkardı: Katolik dinini kabul etmek ya da ülkeyi terk etmek...”

Bu ferman Portekiz Marranolarının trajik öykülerinin başlangıcı olmuştu. Kral Manuel, İspanya ile yakınlaşma politikası sonucu ya da icabı, İspanyol Prenseslerinden biriyle evlenme yoluna gitti. Ama ona bunun için uyması gereken şartlar da empoze edilmişti: yani, Kral Joao II zamanında, Portekiz’e sığınmış olan Yahudileri kovmak... Buna pek yanaşmak istemeyen Manuel, sığınmacılara bazı tavizler tanıdı. Amacı, İspanya hükümdarları İzabella ve Ferdinand’dan daha insancıl(!) davranmaktı. Yahudileri Lizbon’da toplayıp, onları dinlerini değiştirmeye zorladı...

1996’da, Portekiz’de, sürgün fermanının 500. yılı dolayısıyla yapılan anma töreninde, Yahudi kökenli Portekiz Devlet Başkanı Dr. Jorge Sampaio ve Portekiz Hükümeti, Portekiz Engizisyonunun varlığını resmen kabul ettiler.

1496 Sürgün Fermanı’nı, 1506’daki Lizbon katliamı izledi. Nisan 1506’da, üç gün süresince, Yahudiler, Lizbon sokaklarında katledildiler. 2006 senesinde, bu trajik olayın 500. yılında organize edilen anma kutlamaları kapsamında toplantılar ve katliamı sembolize eden anıtın açılışı yapıldı. Konuşmacılar özellikle, Portekiz tarihinde kara bir sayfa olan bu olayın unutulmaması gerektiğini belirttiler. Bir, iki cümleyle, buna değinmek istiyorum.

“Bu, modern çağların ilk pogromuydu. İki bin kadar ‘Konverso’, Hıristiyan komşuları tarafından öldürüldü. Çoğu, 1492’de Aragon ve Kastilya Krallığından kaçıp, Portekiz’e sığınmış olan Yahudilerdi.”(3)

Burada küçük bir parantez açma gereğini duydum. 19 Nisan 2012, Yom Aşoa – Soykırım Kurbanlarını Anma Günüydü. Ne acı bir rastlantı ki, sözünü ettiğimiz Lizbon katliamı da, bir 19 Nisan gününde (1506) gerçekleşmişti…        

Zamanla Kral Manuel, bir koruma politikası uygulayarak bir kısım Yahudinin Hollanda’ya gitmelerine izin verdi. 1521’de tahta geçen oğlu Joao III, karşılıklı evliliklerle İspanya’ya daha da yakınlaşma politikasını benimsedi. 1536’da, Engizisyonun Portekiz’de yerleşmesine izin verdi. Yazar D.M.Gittlitz, ‘Secrecy and Deceit: The Religion of the Crypto-Jews’ adlı eserinde böyle diyor:

“Portekiz’de başlangıçta, Katolik dinini kabul etmeyerek, İspanya’dan kaçan 90.000 kadar Sefarad Yahudisi vardı. Bunlar,1496 da Konverso(dininden dönen) olmaya zorlanan ve 1536’daki Portekiz Engizisyonuna dek geçen ilk 40 yılı yaşayan jenerasyondu. Ve de bunlar, Fransa’nın güneybatısında, Londra’da, Amsterdam’da,  yeni cemaatler de kuran aynı Portekiz Yahudileridir...”

‘Los Judios Espanyoles’… Yazar Felipe T.B.De Quiros’un bu çalışması çok değerli bir referans kitabıdır. İngilizceye ‘The Spanish Jews’ olarak çevrilen bu eserden bir paragraf:

“...Fransa, Portekiz, İtalya gibi ülkeler, İspanya monarşistlerini zulümleri dolayısıyle her zaman eleştirmişlerdi... Buna rağmen, onlar da İspanya’dan gelen Yahudileri düşmanlıkla karşılamışlardır...”

Hollanda’da, özellikle Amsterdam’da, Yahudiler (çoğunlukla Sefaradlar) bir tür özgürlükten yararlandılar. Engizisyonu tanımadılar. Portekiz Yahudileri Amsterdam’da birçok topluluk kurdular. Ve zamanla atalarının inançlarına döndüler. Hollanda yönetimi onlara birkaç alanda, özellikle ticarette bir tür korumacılık sağladı. Bunların yanı sıra, 1500’lerde Portekiz’den göç eden Yahudiler, Londra, Bordeaux (Fransa), Hollanda Antillerinin en büyük adası, Curaçao’ya da yerleştiler...

Bazı çevrelere göre, Curaçao Yahudileri bu bölgede, kesintisiz, en uzun süre yaşamış olan toplum olmuştur. Geçtiğimiz yıllarda, bir bölümünde, bu adadaki yaşamı gösteren bir belgesel izledim. Dr. Eliezer Papo’nun belgeseli ‘El Ultimo Sefaradi’nin projeksyonu esnasında nedense, günümüzde Curaçao’da, çok az sayıda Yahudi yaşadığı izlenimini edindim. Ya asimile oldular ya da göç ettiler. Bu tabii bir varsayım. Bu konuda, emin olmadığımdan, fazla yorum yapmak istemiyorum.

Belçika’ya gelince... İspanyol yönetimi altındaki o zamanın Anvers kentinde, Rönesans’tan beri bir Yahudi toplumu yaşamaktaydı. Ne yazık ki Marranolar burada da Engizisyonun soğuk nefesini hissettiler. Buradaki ünlülerin arasında, Dona Grasia Nasi-Mendes (La Senora), damadı ve aynı zamanda yeğeni olan Jozef Nasi’yi sayabiliriz. Yahudi tarihinin bu ünlü kişileriyle ilgili çok yazı yazılmıştır.

Günümüzde, Portekiz’de yaşayan çok az Yahudi var. Özellikle Belmonte’de, halen Yahudi kökenlerini korumuş aileler var. Yaklaşık bir asır öncesine kadar, kendilerinin İbrani ulusunun son temsilcileri olduklarını zanneden bu toplum, tesadüf eseri, 2O. yüzyıl başlarında bir gemici tarafından bulundu. Onlar, Portekiz’in son Marranoları... Birkaç yıl önce, Belmonte’de ‘Kripto-Judaismo Müzesi’nin açılışı gerçekleşti. Zaman içinde, oraya din görevlileri yollayan İsrail Hükümetinin yardımları ile Belmonte Yahudileri, eski tedirginliklerinden sıyrılmaya çalışıyor. Buna rağmen, Michael Studemund-Halévy’nin, bir kaç yıl önceki bir yazısında belirttiği gibi, “Portekiz bugün, Yahudisiz bir ülkedir...”

1Bu eserin orijinali ‘Judios Espanoles En La Edad Medıa’

2 Sığınmacıların tam sayısı hakkında çelişkili rakamlara rastladım. Referans olarak, değişik eserlerdeki ortak bilgileri almayı uygun gördüm.

3 ‘Los Ultimos Marranos’- Legado Sefaradi.