‘Kipalı’ bir Katolik papaz görmüş müydünüz?

Papazlığa atanmasından on iki yıl sonra, Holokost’ta yaşamını yitirmiş Yahudi bir çiftin çocuğu olduğunu öğrenen Polonyalı Katolik papazın durumu nedir? Papaz Jakub Weksler-Waszkinel’in ikilemi bir belgesele konu oldu.

Nelly BAROKAS Kültür
11 Nisan 2012 Çarşamba

Kişiyi Yahudi yapan nedir? İsrailli yönetmen Ronit Kerstner’in, belgesel filmi Torn’da gündeme getirdiği soru işte bu… Mart ayının sonlarında 10.Kinetoka Polonya Film Festivali’nde gösterilen Torn, Jakub Weksler-Waszkinel’in yaşam öyküsünü ekranlara taşıyor.

Şimdilerde Yaacov Weksler-Waszkinel olarak tanınan bu kişi, papazlığa atanmasından on iki yıl sonra, Holokost’ta yaşamını yitirmiş Yahudi bir çiftin çocuğu olduğunu öğrenen Polonyalı Katolik bir papaz. Yahudi anne çocuğunun hayatta kalmasını sağlamak için doğumundan birkaç gün sonra bebeği Polonyalı bir çifte emanet etmişti.

Film Yaacov’un Geri Dönüş Yasası uyarınca İsrail’e yerleşim sürecini de ele almakta. Ancak Geri Dönüş Yasası, farklı bir dini inanca ait Yahudilerin statülerini kapsamadığından İsrail İçişleri Bakanlığı onun vatandaşlık talebini reddetti. Vatandaşlık hakkı yerine kendisine dini işçi statüsünde geçici ikamet izni verildi.

Kibbutz yaşamına ayak uydurmaya çalışsa da Pazar günleri en yakın kilisede ayine katılmak üzere izin istiyor. Odasında tek başına dua etmesine izin verilerek bir ara çözüm bulunmuş oldu. Filmde kibbutzlular onu sorgulamaktan kaçınmıyor: “Sen kimsin Yaacov? Yahudi misin, Hıristiyan mı?” diyorlar. Bu soru sürekli aklını ve benliğini meşgul etse de, filmin Londra’daki gösterimine katılan 69 yaşındaki Yaacov, öldürülen ailesi ve kendisini evlatlık alan ailesinin sevgileri aracılığı ile kazandığı Hıristiyan ve Yahudi kimlikleri ile barışık bir kişi.

Yaacov Weksler-Waszkinel, “Polonyalı aileme ‘hayır’ diyemememin tek sebebi bana olan sevgileridir. Ömrümün geri kalan kısmında aslında Yahudi olduğumu açıkça söyleyecek olmamın tek sebebi de Yahudi aileme olan sevgimdir. Geri kalan tek açıklama Holokost’tur. Benim tek hatam yanlış zamanda doğmak ve hayatta kalmayı başarmış olmak” sözleri ile içinde bulunduğu duruma açıklık getirmekte.

Koşullar onu İsa’yı inkar edemeyen bir Yahudi konumuna soktu.“İnsanlar her şeyde bir kesinlik arıyor. Ben her ikisini de olmak istiyorum. Yahudi ailem olmasaydı dünyaya gelmeyecektim, Polonyalı ailem olmasaydı hayatta olmayacaktım,” demekte.

Katolikler kendisini sevgi ile kucaklamışlar. Slavlara pek benzemediği için kendisini evlatlık alan ailenin çocuğu olmadığını düşündüğü de olmuştu. “Saçlarım siyahtı. Sokakta çocuklar bana ‘Senin ailen kim?’ sorusunu sık sık sorarlardı” demekte. Geçmişini sorgulamak, annesi Emilia’ya geçmişi hakkında sorular sormak için çok uzun zaman bekledi. Çünkü korkuyordu. Kiliseye gittiğinde Yahudiler hakkında hep olumsuz şeyler duyuyordu. İsa’yı Yahudilerin öldürdüğü söyleniyordu. O orada söylendiği gibi kötü biri olmak istemiyordu.

Nihayet Yaacov annesine o soruyu sorduğunda Emilia, Swieciany Gettosu’nda doğduğu, ismini bilmediği babasının bir terzi olduğu gerçeğini anlattı. Swieciany Gettosu’ndan hayatta kalan kişilerle görüşen bir papazdan babasının Jacob Weksler adında biri olduğunu ve Stuftthof Temerküz Kampında öldürüldüğünü öğrendi. Annesi Batia ile abisi Samuel’in Sobibor Kampına gönderilirlerken yolda öldüklerini de öğrendi. Annesi Batia’nın bir fotoğrafını gördüğünde de; nihayet tıpa tıp benzediği kişiyi bulmaktan büyük bir mutluluk duymuştu.

Yaacov Weksler-Waszkinel, İsrail’de yakın akrabalarını da buldu, onlarla buluşmasında oldukça duygulu anlar yaşandı. Polonya’ya döndüğünde Katolik Kilisesi’nin antisemit tutumuna karşı farkındalığını sürekli korudu. Kendini yalnız hissetmeye başladı. Lublin Katolik Üniversitesi’nden felsefe profesörü olarak emekliye ayrılmasının ardından İsrail’e göç etme kararı aldı.

Bugün geçici ikamet izni ile İsrail’de yaşamakta olan Yaacov Weksler-Waszkinel, Polonyalı ailesini Uluslararası Dürüst Payesi ile onurlandıran Yad Vaşem’de çalışıyor. Yaacov, “Yad Vaşem’de bulduğum her şey benim ve ailemin kaderi ile ilgili,” demekte.