Sevgi, affediliş ve mutluluk günü: TU BEAV

Av ayının 15’i anlamına gelen Tu BeAv, Yahudi takviminde, Yom Kipur kadar neşeli bir gündür. Yahudiler’in Sevgi Günü olarak da kabul edilen Tu BeAv, bu yıl 3 Ağustos Cuma günü kutlanıyor

Nazlı DOENYAS Kavram
1 Ağustos 2012 Çarşamba

Tora’da bahsedilmeyen, takvime hahamlarımız tarafından eklenen Tu BeAv, İsrail Devleti’nin kuruluşundan sonra gün geçtikçe daha çok rağbet görmeye başlayarak, günümüzde ‘Valentine’s Day’ gibi coşku ve neşeyle kutlanan bir bayram haline geldi.

 İsrail’de bu güne özel müzik ve dans festivalleri düzenlenir, sevgililere kart ve çiçek yollanır. Ayrıca, üç haftalık yas dönemi ve Tişa BeAv’da düğün yapılmadığından ve günün yüksek enerjisi nedeniyle, İsrail’de Tu BeAv, düğünler için de çoğunlukla tercih edilir.

Neden Mutluluk Günü?

Sözlü Tora Mişna, Tu BeAv’dan bahsederken Rabi Şimon Ben Gamliel’in şu sözlerine yer verir: “İsrailoğulları için hiçbir gün, Tu BeAv ve Yom Kipur kadar hayırlı ve güzel olmamıştır. ”(Taanit 4:8)

Yom Kipur’da, günahlarımızın Tanrı tarafından affedilip Tanrı’ya her yıl biraz daha yakınlaşmamızı tarifsiz bir sevinçle kutlarız. Tu BeAv da, benzer şekilde bir affediliş, yakınlaşma ve kutlama günüdür. Yahudi kanunlarının yazılı olduğu Talmud, bu tarihte meydana gelen hayırlı olayları detaylı olarak anlatır.

Tu BeAv’da Gerçekleşen Mutlu Olaylar

1) Casusların kurguladığı rapor üzerine verilen ceza son bulur ve bu sebeple meydana gelen ölümler sona erer: Kenaan’ı (İsrail toprakları) incelemeye giden (Bamidbar13:2) on iki casustan on tanesi, ülkede yaşayanların daha güçlü devler ve savaşçılar olduğu ve bu toprakları fethetmenin imkânsızlığı konusunda rapor vererek (Bamidbar 13:27-28), İsrailoğullarını yanıltır ve umutsuzluğa düşürür. Bu ümitsizlikle bütün gece sızlanıp boş yere ağlayan halk (Bamidbar14:1),  o günün (Tişa BeAv) tarih boyu bir ağlama günü olarak sabitlenmesine sebep olur (Masehet Taanit 29a).

Tanrı, Moşe Peygamber dahil, 600.000 erkekten oluşan tüm nesli, Kutsal Topraklar’a girmelerine izin vermeyerek cezalandırır. (Vaat edilen toprakların ne kadar iyi olduğunu ısrarla savunan Kalev ve Yeoşua hariç). Bu şekilde, çölde geçen yaklaşık kırk yıl boyunca, her yıl Tişa BeAv günü, 15.000’den fazla kişi ölür. O yıl kimlerin öleceği bilinmediğinden, günahın işleniş yıldönümü olan Tişa BeAv günü, halk mezarlar kazıp içlerine yatar. Ertesi gün, o yıl içinde ölmesi gerekenler ölü olarak bulunup mezarında kalır, diğerleri mezarlardan çıkıp yaşamlarına devam ederler. Her sene bu şekilde devam ettikten sonra kırkıncı yıl, herkes mezarlardan canlı olarak çıkınca halk, tarihi yanlış olarak hesapladığını düşünerek ertesi gün tekrar mezarlara girer. Herkes yine canlı kalınca ertesi gün, tekrar mezarlara girilir. Bu durum 15 Av’a kadar devam eder. Dolunay görülünce hesapta bir hata olmadığı kesin bir şekilde ortaya çıkar ve İsrailoğulları Tanrı’nın kendilerini affettiğini, artık ölümlerin sona erdiğini anlar.

2)Toplumdan aforoz edilen Binyamin kabilesi tekrar cemaate kabul edilir: Şofetim Kitabında anlatılan bir olay (Hakimler 19-21) İsrailoğullarının on iki kabilesinden biri olan Binyamin kabilesinin içinde geçer. Bu kabilenin sınırlara gelen bir misafirin cariyesi, eşkiyalar tarafından kaçırılır ve tecavüz edilerek evin kapısına bırakılır. Cariyenin bu olay sonucu ölmesi, diğer kabileler ve Binyaminoğulları arasında büyük bir iç savaş çıkmasına sebep olur. Binyaminoğulları kabilesinin büyük bir kısmı savaş sonunda yok olur, kalan kısmının da diğer kabilelerden kızlarla evlenmeleri yasaklanır.

Bir Tu BeAv günü, Binyaminoğulları kabilesinin yok olması engellemek için bu yasağın sadece olayın yaşandığı nesli bağladığı, sonra gelen nesillerin istedikleri gibi davranmakta serbest oldukları ilan edilir. Bu şekilde Binyamin kabilesi tekrar İsrailoğulları arasına kabul edilir ve halk tekrar bir bütün haline gelir.

3) Kabileler arası evlilikler yapılmaya başlanır: Erkek varis bırakmadan vefat eden bir babanın toprakları kızları arasında bölüşülüyordu. Kızların başka kabileden kişilerle yapacakları evlilikler, bu toprakların da evlendikleri kabileye geçmesine neden olacaktı. Bu nedenle, kızların sadece kendi kabilelerinden kişilerle evlenmeleri gerekiyordu (Bamidbar 36:2-12). Bu durum kızlar üzerinde büyük bir baskı oluşturuyordu.

Dönemin yöneticileri, bir Tu BeAv günü, bu kuralın sadece İsrail topraklarına ilk giren nesil için geçerli olduğunu ve kızların diğer Yahudi kabilelerle de evlilik yapabileceğini duyurdu. Böylece bekar kızlar, artık sadece kendi kabilelerinden kişilerle değil, gönüllerinin seçtiği kişiyle evlenebileceklerdi. Bu şekildeTu BeAv, bekar kızlar için coşkuyla beklenen, sevinç dolu bir kutlama günü haline gelir.

4) Betar’da ölenlerin gömülmesine nihayet izin verilir: Tişa BeAv’da yas tutmamızın bir sebebi de Bar Kohba isyanı sırasında  Yahudi direnişinin son kalesi olan Betar’ın Romalılar’ın eline geçip 100.000’den fazla Yahudi’nin katledilmesiydi. Romalı yetkililer, Yahudiler’in itibarını zedelemek ve üzmek için, bu şehitlerin gömülmesine izin vermedi. Cesetler, bir mucize eseri, gömülene kadar, yıllar boyu, çürümeden, aynı şekilde kaldı. Sonunda İmparator Adrian’ın ölümünden sonra, bir Tu BeAv günü, şehitlerin gömülmesine izin verildi. Hahamlar, bu mucizenin anısına, yemeklerden sonra söylenen teşekkür duası Birkat Amazon’a “Atov Veametiv-İyi Olan ve İyilik Yapan Tanrı” kısmını ekler.

5) Halkın Bet Amikdaş’ı ziyaret etmesini engelleyen birlikler kaldırılır: Kral Şlomo’nun ölümünden sonra ülke bölünmüştü. İsrail, kötülüğü ile ünlü Yerovam Ben Nevat tarafından yönetiliyordu. Nevat, tahta geçtikten üç yıl sonra İsrail’in kuzey ve güneyine altın buzağılar yerleştirmiş ve halkın Bet Amikdaş’ı ziyaret etmelerini engellemek ve altın buzağılara tapmasını teşvik etmek için Bet Amikdaş’a çıkan yollara askeri birlikler yerleştirmişti. Kendisinden sonra gelen Kral Oşea Ben Ela, bir Tu BeAv günü bu birlikleri kaldırdı ve halk Bet Amikdaş’a serbestçe ulaşma imkanına tekrar kavuştu.

6)Yom Tabar Maagal-Döngünün Son Bulduğu Dönem: II. Bet Amikdaş zamanında, yetmiş yıllık sürgün boyunca toprakların bakımsız kalmasından dolayı sınırlı miktarda odun bulunabiliyordu. Mizbeah’ta(Sunak) kullanılmak üzere devamlı odun stoku olmasını garantilemek için, zengin aileler özellikle -sunakta kullanılmak üzere bağışta bulunuyordu. Bu odunlarda kurt olmasını engellemek amacıyla, odunlar tamamen kuruyana kadar güneşte bırakılıyordu. Odunların bu şekilde kurtlardan tamamen arınma işlemi, her yıl Tu BeAv gününden itibaren sona erdirilirdi. Bunun sebebi, güneşin bu tarihten sonra istenilen sonucu vermemesiydi. Tu BeAv’da, bütün sene yapılacak korbanlar için gerekli olan odun stoku sağlamış olmanın sevinci yaşanırdı, artık “baltalar kırılabilirdi”. Bir mitsva tamamlandığı için, Tu BeAv günü, şenlikler ve mutlulukla kutlanırdı.

15 Av-Dolunayın Düşündürdükleri

Av ayının dolunay günü, bir aşk, yeni başlangıçlar, hayırlı ilişkiler, potansiyel bir bağlılık günü özelliği taşır. “Bu günde, Yeruşalayim’in kızları çıkıp…bağlarda dans ederdi…” ve “bekar erkekler de  kendilerine uygun gelini bu bağlarda arardı...” (Talmud,Taanit 26b). Neden bu gün, ruh ikizini bulmak ile özdeşleşir?

Yahudilikte, herkesin bir beshert’i olduğuna inanılır (evlenmek, ‘tam’ olmak üzere aradıkları, ruhlarının diğer yarısı). Kişi doğmadan kırk gün önce, cennetten gelen bir ses, ona kendi beshert’ini fısıldar.15 Av da, Yaratılış’ın birinci günü olan 25 Elul’den kırk gün öncedir. Bu yüzdendir ki Av ayının dolunayı, hayırlı ilişkiler günü olarak kutlanır (Bene Yissachar).

Ay, başarılı ilişkilerin temelini oluşturan üç ana temaya ışık tutar:

1) Ay nasıl mütevazive hatta görünmez olunacağını çok iyi bilir. Kendi egosunun içinde eriyip gitmez. İlişkilerin temel taşı budur: alçakgönüllü olmak, gerektiğinde geri çekilecek kadar güçlü olmak.

2) Ay parlasa da bu ışığın ‘kendi’ ışığı olmadığının bilincindedir. Onun gücü, başka bir yerden gelir. Gerçek kuvvet, daha yüksek ve güçlü bir kaynaktan gelen ışığı yansıtıp doğru yere yönlendirebilmekten geçer.

3) Ay, karanlığı aydınlatır. Amacı, geceyi yok etmek değil, karanlığın içine bir ışık katabilmektir. Ay ışığı zayıflıkları, zorlukları ve acıyı inkar etmez,  kökünü kurutmaya çalışmaz, bunların varlığının bilincindedir ve bunlara rağmen ışıldamaya devam eder. Sağlıklı bir ilişki, sadece mükemmellik üzerine kurulamaz. Eşler, hassasiyetle kendi zayıflıklarının farkına varıp, bunlarla bilinçli bir şekilde başa çıkmaya, karanlık taraflarına da ışık getirmeye çalışmalıdır.

Kişi, ancak kendi kendiyle dopdolu olmadığı zaman ‘gerçek sevgi’yi bulabilir. Kendisiyle, kendi ışığıyla dolu dolu olan kişi, belki birçok şey başarabilir, ama gerçekten sevmeyi değil.

‘Ay’ olunduğunda, ‘kap’ olunduğunda, içinde bir başkası için yer açıldığında, gerçek sevgiye ulaşmak mümkün olabilir. Dolunay, sevdiğiyle dopdolu olmayı simgeler. Kendimizle dolu olmak yerine, içimizdeki yetersizlik, eksiklik ve boşluk duyguları, sevdiğimizle tam bir bütün haline gelebilmemize olanak sağlar.

Önemli Not: Yazıda kısa bir özet olarak verilmiş olan bilgiler, okuyucuya bu konular hakkında fikir vermek amacıyla, www.torah.org, www.meaningfullife.com, www.ou.org sitelerinden derlenmiştir. Cemaatlerin farklı gelenekleri ve uygulamaları olabildiği için, bayram günleri hakkında en doğru ve detaylı bilgiler için, cemaatin kendi Rabi’lerine başvurması gerekir.