Fayton kuyruğu nereye kadar?

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Mayıs 2012 Cuma

Nihayet Ada’ya ayak bastım. Bütün kızgınlığıma rağmen burayı seviyorum. Meteoroloji sağanak gösterdiği için her türlü tedbiri aldım. Oysa günlük güneşlik bir gün geçirdim. Motordan inip sağa kıvrılınca dükkanlara bakındım. Malum son yıllarda Büyükada’da yapılan her değişiklik pek hayırlı olmadı. Ve saat kulesine gelmeden önce uzayıp giden araba kuyruğunu fark ettim. Ada’ya turist gelmesi güzel, esnafın kazanması da iyi. Ama geçen yazın sıkıntısı devam ediyor. Üstelik sezon açılmadan bu durum yaşanıyorsa, sonra ne olacak? Ada halkı faytona binemeyecek mi? Yaşlılar, kucağında çocuğu olanların uzun süre ayakta bekleyemeyeceği ortada. Bu cennet köşesini bir müddet sonra anılarda yaşatmak biz Adalılara yakışmaz. Yaz mevsiminin başlamasına az bir zaman kaldı. Fayton kuyrukları Büyükşehir’in sorumluluğunda. Gerçi Ada’nın bir bölümünün İBB’ye, diğer bir bölümünün Adalar Belediyesi’ne bağlı olmasının altındaki mantığı anlayabilmiş değilim. Ancak her birimiz ilgililere derdimizi anlatırsak, belki çözüme ulaşabiliriz. Unutmayın  Ada hepimizin. Bu arada işlerimizi hallettikten sonra Maden’in ilerisine kadar yürüdük. Evlerin bahçe kapılarında sarmaşık gülleri açmış, mis gibi kokuyorlardı. Öğle yemeğimizi de Sinek’te eski Adalı dostlarımızla yedik. Merkezden uzaklaşınca başka bir yaşam var Ada’da. Bir de fayton bulabilsek…

***

Kimi cemaat bireylerimiz sinagoga sadece düğün, cenaze ve bar-mitzva gibi olaylar için giderler. Bu insanlar gelenekçi bir alt yapıdan geldiklerinden dini yaptırımları Roş Aşana, Kipur, Pesah, bazıları için Purim’i kutlamakla sınırlıdır. Ailelerinden daha fazlasını görmedikleri için bunda şaşacak bir durum yok. Ancak günümüz gerçekleri ve dünya vatandaşı olma yolunda atılan adımlar, kimliğimizi çok çabuk kaybetmemize neden oluyor. Artık doğuştan bize verilen inanç sistemimizi muhafaza edebilmek için daha fazla bilgilenmek durumundayız. Sonuç olarak her işin başı eğitim.

Çalıştığım kurum dolayısıyla olayların daha fazla içinde olduğum bir gerçek. On sene öncesinde biri bana ‘Ahnasat Sefer Tora’ törenine gideceğini söyleseydi, ne olduğunu bilmediğim için, “güle güle git” diye bir cevap verebilirdim. Ahnasat Sefer Tora Töreni, yeni bir Sefer Tora’nın sinagoga  hupa altında şarkılar eşliğinde içeri getirilip Ehal Akodeş’e (Kutsal Dolap) yerleştirilmesidir. Bu tören bir gelini karşılarcasına yaşanır; mekân beyaz çiçeklerle süslenir. Kadınlar Sefer Tora geçerken hupanın üstüne beyaz güller atarlar. Çok neşeli bir törendir. Söz konusu tören çok sık yaşanmaz. Birkaç yıl önce ilk kez Kuzguncuk Sinagogu’nda tanık olmuştum. O kadar etkisi altında kaldım ki, geçtiğimiz Pazar günü aynı törenin Şişli Sinagogu’nda yapılacağını öğrenince,  önceleri pek hevesli görünmeyen eşimle birlikte gittik. O gün orada olanlar bir bayram coşkusu yaşadı. Ayrıntıları gazetede okuyacaksınız. Dilerim bir gün siz de aynı keyfi alırsınız. Naçizane önerim, bu güne kadar ilginizi çekmeyen ‘kavram’ sayfamızı okumaya başlamanız; eminim kazançlı çıkacaksınız.