Hayattan fazlasını bekleme

Violet ALALOF Köşe Yazısı
28 Mart 2012 Çarşamba

Hayatın getirdikleriyle yetinenler ve hayattan daha fazlasını bekleyenler…

Sen hangi gruba dâhilsin? Yanlış ya da doğru yok… Sadece seçim var… Hangi gruba dâhil olacaksın?

Hayattan ne istediğini bilmeden; arzularını keşfetmeden; içindeki yaşam ateşini canlı tutmadan; bu dünyaya gelme amacını hatırlamadan; çoğu zaman bundan şikâyet etsen de suçu zamansızlığa, yaşa, şartlara, parasızlığa, başkalarına yüklemeye kalkarak bildik, tanıdık alanından çıkmadan; çekinerek ilk adımı atıp istediğin sonuca ulaşmadığında vazgeçip, geri çekilerek; gün doldurarak hayatın getirdikleriyle yetinerek yaşamak mı?

YOKSA… En büyük arzularını keşfedip; arzularının senin için itici güç olmasını sağlayıp; her sabah yataktan fırlayarak kalkmanı sağlayacak yaşam amacını bulup; korksan da o adımları atıp; ilk adımında çuvallasan da seni tekrar ayağa kaldıracak inancı hissedip; önünde gördüğün vizyona doğru her adım attığında daha da yaklaştığını görüp; kendine güvenip; önce kendini ve kaçınılmaz olarak etrafını mutlu edip; hayatın sana getirdikleriyle yetinmeden hayattan hep daha fazlasını bekleyerek yaşamak mı?

Seni anlıyorum… Yılların alışkanlıklarından, öğretilerinden, sana yüklenen kimliklerden arınmak hiç de kolay değil! Peki yetmedi mi artık altında ezildiğin kendinle ilgili olumsuz düşüncelerin; sana ait olmayan, ayağına dolanan başkalarının öğretilerinin peşinden gitmen; amaçsız, anlamsız bu hayatta gün doldurmaların; kendini kapata kapata bir metrekare yer içinde nefes alamadan geçirdiğin zamanların; yetmedi mi başkaları ne düşünecek diye kendinden vazgeçmelerin; sana yaşadığını hatırlatacak arzularını ertelemenin kızgınlığı; yetmedi mi kendinden bıkkınlığın?

Ey sevgili, uyan artık! Seni engelleyen senden başka kimse yok! Bırak şu “kurban” rolünü! Al hayatının dizginlerini eline!  Yaşamaya başla artık! Değerlerine uygun, kendini ve sevdiklerini mutlu ederek!

Evet, önün karanlık, biliyorum. Gittiğin yeri görmüyorsun ve bu çok korkutucu. O adımı atmak hiç de kolay değil biliyorum. Olduğun yerde kalmak, ne kadar şikâyet edersen et, çok daha güvenli gözüküyor onu da biliyorum. Ancak orada kaldığın her an kendinden vazgeçtiğini, kendini gerçekleştirmekten, yaşam amacını bulmaktan ve onu paylaşmaktan uzaklaştığını da biliyorum. Zaten ruhun biliyor ve o adımı atmak istiyor! Sen kendini kısıtlayan inançlar, öğretiler, yorumlarınla ruhunun önünü kapatıyorsun. Çekil aradan ve bırak ÖZ’ün adımlarını atsın. Özüne güven, onun seni yönlendirmesine güven, o senin tekâmülün için nereye gitmesi gerektiğini çok iyi biliyor! Sen yeter ki aradan çekil!

O adımı attığında; gerçekten yaşamanın ne olduğunu anladığında; kendini gerçekleştirmenin tadına vardığında; seni mutlu gören sevdiklerinin de mutlu olduğunu gördüğünde; özüne sadık kalmanın huzurunu, kendine saygı göstermenin gururunu yaşadığında; kendini gerçekten sevecek ve başkalarını da sevmeye başlayacaksın! Hayatı sevmeye başlayacak ve sen sevgi olacaksın! Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak!

Hayal etsene. Şöyle bir dünya hayal etsene… Yeryüzündeki her bir birey gerçekten yapmak istediklerini yapıyor; heyecanla güne uyanıyor, zamanın farkında bile değil çünkü yaşadığı her andan zevk alıyor; sadece kendi gelişimiyle ilgileniyor, başkalarının ne dediği, ne yaptığı hiç umurunda değil; zevk alarak yaptığı her şeyi başkalarıyla paylaşıyor; kendine ve hayata sonsuz güven duyuyor; işini o kadar mutlulukla ve o kadar mükemmel yapıyor ki ihtiyacı olan para ona engelsizce akıyor. Herkes mutlu, memnun, sevgi dolu, arzulu, sevecen, paylaşımcı, yardımsever! Bu benim en büyük hayalim ve olacak biliyorum!

Sen bu hayale ne zaman katılıyorsun?