Fransa’dan bir konuk: DAPHNA POZNANSKİ BENHAMOU

Fransa seçimlerinde Sosyalist Parti’den milletvekili adayı Daphna Poznanski Benhamou, yıllardır Fransa dışında yaşayan Fransızların haklarını koruyor. Türkiye’deki Fransız kuruluşları yetkilileri ile görüşmek üzere ülkemize gelen Poznanski, Kanuni Sultan Süleyman’dan bu yana devam eden Fransa-Türkiye dostluğunun yanlış siyasetlerle bozulmasının hata olduğunu söyledi.

Nelly BAROKAS Kültür
22 Şubat 2012 Çarşamba

 Daphna Poznanski Benhamou kimdir?

Cezayir’de doğdum. Küçüklüğümde Cezayir iç savaşı başlayınca Marsilya’ya göç ettik. Eğitimimde kazandığım bursun karşılığını ödemek istedim. 13 yaşımdan 18 yaşıma dek her pazar günü fakir mahallelerde yaşayan Yahudi çocukların derslerine destek verdim. Isie Poznanski ile tanışıp evlendikten sonra eğitimime devam ettim. Hukuk ve uluslararası ilişkilerden mezun oldum. Eşimin ailesi 1927’den itibaren 50 yıl süresince Nice’de kaşer bir restoran işlettiler.

Paris’te Yahudi Cemaati Merkezi’nin bombalanmasının ardından 1979’da iki oğlumuz Yaaron ve Nathan ile İsrail’e göç ettik, küçük oğlumuz Arik orada doğdu. Zamanla İsrail’de yaşayan Fransız vatandaşlarının kendilerine hukuken tanınan haklardan yararlanamadıklarını gördüm. 20 yıl kadar önce bu amaçla ‘Association Démocratique des Français D’Israel’ (ADFI- İsrail’deki Fransızların Demokratik Derneği) adlı bir dernek kurdum. Bu dernek sayesinde bu kesimin sosyal ve kültürel haklarını savunarak birçok kazanım sağladım, Hayfa kentindeki Fransız Konsolosluğu’nun kapanmasını üç kez engelledim.

  Haziranda Fransa’da gerçekleşecek milletvekili seçimlerinde Sosyalist Parti’den aday oldunuz.

Biliyorsunuz insan hakları konusunda daha etkin olabilmek ve somut sonuçlar alabilmek için siyasete atılmak zorunlu oluyor. Bu nedenle 2000 yılında ‘Assemblée des Français de l’Etranger’ye (AFE- Yabancı Ülkelerdeki Fransızlar Birliği) aday oldum, kazandım. 2005’te Yabancı Ülkelerdeki Sosyalist Fransızların Federal Konseyi’ne ve sonradan AFE’nin Hukuk Komisyonu başkan yardımcılığına seçildim. AFE; Fransa Cumhuriyeti’nin Meclis, Senato, Sosyal-Ekonomik ve Çevre Konseyi’nden sonra gelen bir kurumudur. İki buçuk milyon kişi Fransa dışında yaşadığı için AFE oldukça önemli bir görev yüklenmiştir.

Örneğin Fransa’daki aşırı sağın baskıları ile ülke dışında yaşayan çift vatandaşlığa sahip Fransızların haklarının çiğnendiği veya yok sayıldığı kararlar yasalaştırılmaya çalışılıyor. Bazı senatörlerle konuşup bu durumun ne denli tehlike arz ettiğini Sarkozy’ye iletmelerini istedim. Sarkozy bu kararları 2012 Mayıs’ına dek erteledi.

Ekonomik nedenlerle Fransız kültürünün ve lisanının ülke dışındaki sürekliliği de maalesef sorgulanıyor. Bu da tüm dünyada Fransız eğitim kurumlarının kapanması anlamına geliyor. Burada Galatasaray Lisesi’ni ve üniversitesini, Saint Benoit’yı, Pierre Loti’yi, Ankara’da Charles de Gaulle Lisesi’ni ziyaret ettim. Türkiye’de yedi Fransız okulu var. İki ülke arasındaki kültürel altyapı açısından bu okulların varlığı gerçekten önemli.

  Yıllardır İsrail’deki Fransızların haklarını savunuyorsunuz. Hem İsrail hem Fransız vatandaşı olan Gilad Şalit’in ailesi ile de ilişkide miydiniz?

Ailenin komşuları bana ulaşmışlar kaçırılma haberini vermişlerdi. Kaçırılan İsrail askeri Gilad Şalit’in aynı zamanda Fransız vatandaşı olduğunu daha o sabah Fransız Elçiliği’ne bildirdim. Elçiliğe, İsrail’de yaşayan Fransızlar olarak, Fransa Hükümeti’nin bu askerin bulunması için girişimde bulunmasını talep ettik.

  Türkiye’de kimlerle görüşmelerde bulundunuz?

İzmir, İstanbul ve Ankara’da görüşmelerim oldu. Fransız okullarının müdürleri ve eğitimcileri ile bir araya geldim. Fransız Kültür Merkezi Müdürü ile Frankofonların internette yayınladığı ‘Le Petit Journal’dan gazetecilerle görüştüm. Sosyalist Parti sempatizanları, Türkiye’nin kültürel ve ekonomik çevrelerinin tanınmış kişileri ile toplantılarda bulundum.  Beyoğlu’ndaki Fransız Sarayı’nda düzenlenen bir gecede Türk entelektüelleri ve gazetecileri ile bir araya geldim.

  Diasporada eskiler, her yönetim değişikliğinde “acaba Yahudiler için iyi midir?” sorusunu sorarlardı. Mensubu olduğunuz Fransa Sosyalist Partisi’nin Lideri François Hollande Yahudiler için iyi midir?

On bir yıldır onunla çalışıyorum. Bakın size şöyle anlatayım: İkinci İntifada dönemiydi. Fransız medyası sadece Filistinlilerin çektiği acılardan bahsediyordu. İsrail’de patlatılan bombalardan, ölen insanlardan hiç söz edilmiyordu. Gerçeklerin öbür yüzünü ona anlatmak üzere François Hollande’dan randevu aldım. Uzun uzun konuştuktan sonra bana “Niye benle görüşmek istemiştin?” diye sordu. Ben de “Sana anlatmak istediklerimin hepsini sen bana söyledin, her şeyi biliyormuşsun zaten” yanıtını verdim.  Gerçekten de sanki İsrail’de yaşıyormuş gibi her şeyi biliyordu.

  Türkiye ile Fransa arasındaki ilişkilerin geleceği konusunda görüşleriniz nedir?

İlişkilerin bu duruma gelmesinden çok üzgünüm. Fransa’da uluslararası ilişkiler eğitimi gördüğümde öğrendiğim ilk konulardan biri Fransa-Türkiye dostluğuydu. Bu ilişkiler tarihte Birinci François ile Kanuni Sultan Süleyman arasındaki dostluğa dayanıyordu. Maalesef Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy bu dostluğa bir parantez açtı, umarım bu parantez çok yakında kapanır.

Sarkozy henüz içişleri bakanı olduğu dönemden itibaren Türkiye’nin AB’ye alınmaması konusunda baskı yaptı. Son Ermeni yasası ile de Fransa beş asırlık bir dostluğu bloke etti. Bu stratejik olarak da çok yanlış bir tutum oldu, zira beş asırdır stratejik bir ortaklık söz konusu. Yazık ki ekonomik, kültürel, sosyal ilişkiler bundan zarar görüyor. Şunu bilmenizi isterim ki Fransız halkı hükümetin bu kararını hiç paylaşmamaktadır.

Eğer haziran ayındaki seçimlerde milletvekili seçilirsem, Fransa-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu’nda yer alacağım ve eski dostlukların yeniden kurulması için var gücümle çalışacağım.

  Fransa Sosyalist Partisi’nin İsrail-Filistin barışı konusundaki görüşü nedir?

Birbiriyle iyi ilişkiler içinde, iki halka iki ayrı devlet. Bundan daha mantıklı bir çözüm olabilir mi?

  Gelecekte gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz nelerdir?

Öncelikle İsrail, Türkiye, Yunanistan, Kıbrıs, İtalya, Malta, Vatikan, San Marino’da yaşayan Fransızların vatandaşlık haklarının korunması yönünde çalışacağım. Ülke dışında yaşayan bir Fransız olarak bu kesimin sorunlarını yakından biliyorum.

  İsrail’de hangi partiyi tutuyorsunuz?

Oradaki hiçbir partiye yakın hissetmiyorum. Çünkü seçmenle onların Knesset’teki temsilcisi arasında sıkı bir ilişki yok. Bu durum bende herhangi bir partiye aidiyet kazandırmıyor. Seçildiğim takdirde yukarıda saydığım ülkeler arasında sürekli mekik dokuyacağım. Zamanımı parlamento ile bu ülkeler arasında geçireceğim. Böylelikle insanlar bana kolaylıkla ulaşıp şikâyetlerini iletebilecekler. Ne de olsa uçakla iki saatlik mesafeler.