Monroe efsanesinin perde arkası

Bağımsız sinemanın yetenekli ve güzel aktrisi Michelle Williams “MARİLYN İLE BİR HAFTA”ya damgasını vuruyor.

Viktor APALAÇİ
22 Şubat 2012 Çarşamba

Ölümsüz, talihsiz bir starın, zamanında çok gürültü koparan bir filmin yapılışını anlatan “Marilyn ile Bir Hafta / My Week with Marilyn” efsanevi Monroe’nun hayatından gerçek bir kesit aktarıyor.

Olayı bizzat yaşayan Colin Clark’ın otobiyografik kitabından uyarlanan filmin yönetmeni Simon Curtis’i, 1997 tarihli ilk filmi “Mrs. Dolloway”den hatırlıyoruz. 14 yıl arayla yaptığı ikinci film “Marilyn”, daha çok yapımcılığıyla öne çıkan İngiliz sinemacının, iyi bir öykü anlatıcısı olduğunu kanıtlayan mükemmel bir yapıt.

Marilyn Monroe’nun Arthur Miller’le yaptığı evlilikten hemen Londra’ya gidip, Sir Laurence Olivier ile yaptığı “Uyuyan Prens / The Prince and The Showgirl”ün (1957) kulislerini beyaz perdeye taşıyan bu film, olağanüstü çekim serüveniyle, bizlere Monroe efsanesinin perde arkasına bakma fırsatını veriyor.

Film, 1950’li yıllarda İngiliz sinema ve tiyatrosuna damgasını vurun Sir Laurence Olivier ile, döneminin en ünlü sinema ikonu Marilyn Monroe’yu bir araya getirmekle kalmıyor, o yılların medyatik devleri Vivien Leigh, Arthur Miller, Paula Strasberg gibi ünlülerin merak edilen yönlerini anlatıyor.

Çekim aşaması sancılı geçen “Uyuyan Prens’in kulislerinde, şöhretini yitirmekten korkan Laurence Olivier’nin komplekslerine, yaşlanan eşi ünlü oyuncu Vivien Leight’in Monroe’yu kıskanmasına, yaptığı evliliğin yazarlık kariyerinde bir yaratıcılık travması qgeçirttiğine inanan Arthur Miller’in pişmanlığına, Method oyun yönteminin kurucusu Lee Strassberg’in karısı Paula Strasberg’in Monroe üzerindeki etkisine tanık oluruz.

ÖLÜMSÜZ MARİLYN  

Yabancı bir ülkede terk edilmiş ve yalnız hisseden Monroe, Arthur Miller’in ülkesine dönmesiyle, kendisini genç ve yakışıklı reji asistanı Colin Clark’ın kollarına bırakır.

Özel ve iş hayatındaki düş kırıklıklarıyla, zayıflıklarıyla, kırılgan, hassas ve mutsuz aktris, Clark ile cinsel elektrik yüklü bir hafta geçirir.

Film boyunca, M. Monroe’yu kimi zaman kalbı kırılmış bir kız, kimi zaman terkedilmiş evli bir kadın, kımı zaman seksi bir süperstar, kimi zaman mutsuzluğunu unutmak için alkole ve haplara sığınan, kariyerinin son yıllarını yaşayan bir aktris olarak görürüz.

Ele aldığı gerçek efsane, sinema ikonu Marilyn Monroe’yu film içinde film formatında anlatan “Marilyn ile Bir Hafta’, olayları içerden yaşamış, Marilyn’e aşık olmuş bir set çalışanının gözünden anlatıyor.

Film, kaprisleriyle, zaaflarıyla, sorunlarıyla, sevgiye susamışlığıyla, çılgınlıklarıyla, disiplinsiz oyunculuk kariyeriyle, kusursuz bir Marily Monroe portresi çiziyor.

Filmin başarısında, güzelliği ve tebessümüyle perdeyi aydınlatan, göz kamaştırıcı performansıyla, Michelle Williams’ın katkısı büyük.

Hak ettiği Oscar’ı (Meryl  Streep gibi bir diva ile aynı yılda yarışmak talihsizliğiyle) belki alamayacak. Ama “Brokeback Dağı” ile başlayan, “Aşk ve Küller” ile devam eden yükselişini, “Marilyn ile Bir Hafta”da Altın Küre ödülüyle taçlandırılan başarısını sürdürecek.

Shakespeare bayrağını Sir Laurence Olivier’den devralan Kenneth Branagh bu filmde ustasını başarıyla canlandı, En İyi Yardımcı Aktör Oscar’ına aday gösterildi.

Marilyn Monroe ile yaşadığı unutulmaz bir haftayı aynı kitabına aktaran, Oxford mezunu Colin Clark’ı canlandıran Eddie Redmayne, sevgilisini oynayan Emma Watson, eski tüfeklerden Judi Dench ve Julia Ormond, oyuncu kadrosunun başarısına ortak oluyorlar.

“MY WEEK WİTH MARİLYN”

Yönetmen: Simon Curtis

Senaryo:Adrien Hodges – Colin Clark,

Görüntü: Ben Smithard Müzik: Conrad Pope, Oyuncu: Michelle Williams – Kenneth Branagh, Eddie Redmayne, Julia Ormond, Judi Dench, Emma Watson, Pip Torens, Dougray Scott