Vefat ilanları

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
1 Şubat 2012 Çarşamba

İrdeleyeceğim konu vefat ilanları ile ilgili. Biliyorum, çok iç açıcı değil. Ancak olaya mizahî açıdan yaklaşırsanız ilginç noktalar yakalayabilirsiniz.

Geçenlerde ‘mutena’ semtimizin ara sokaklarında neredeyse yan yana sıralanan ‘coiffeur’ salonlarından birindeydim. Senelerin alışkanlığıyla, gelenler, birbiriyle selamlaşır, ardından bir öbek ‘sosyete-bilgilendirme’ dergisi alır ve sıranın kendisine gelmesini bekler. Böyle bir bekleme sırasında, kuzinimle sohbete daldık. “Hürriyet’i okudun mu?” diye sordum. “Evet, hayrola?”, “Ölen, kalan var mı bugün?” dediğimde, güldü: “Sen Hürriyet’i vefat ilanları için mi alıyorsun?” “Doğrusu, yüzde doksan evet.” “Ama okunacak onca köşe yazarı var.” “Mutlaka var; artık bütün gazeteleri internet üzerinden de okuyabiliyoruz.Şalom’da, iki sayı önce, torunum olursa iPad alacağımı yazmıştım. Vazgeçtim; beklemeyeceğim. Yakın bir gelecekte bir tane edineceğim. Zira iPad’den Hürriyet’in doğum ve ölüm ilanlarına da ulaşılabiliyor.

***

Yahudilerde gazetede yer alan ‘vefat’ veya ‘acı kayıp’ ilanları yaklaşık aynı standart görüntüyü oluşturur. Yazılı metnin etrafında kalın siyah bir çerçeve veya iç içe geçmiş bir kalın, bir ince çerçeve vardır. Geleneksel bir ailenin gazeteye verdiği ilanın boyutu 2stX10cm, bilemediniz 2stX15cm’dir. Genelleme değilse de, boyutlar çeyrek sayfalara doğru büyümeye başladığında, bunun iki ‘sosyolojik’ açıklaması vardır: Ya rahmetli giderken, ‘dünya malı dünyada kalır’ diyerek geride kalanları bir hayli sevindirmiştir; ya da geride kalanlar gelirleri yüksek, görgüleri ise ters orantılı olan bireylerdir.

***

Pencereden dışarısını seyretmeyi çok severim. Gerek genç kızlığımda, gerekse sonraki yıllarda caddeye bakan evlerde oturmadım. Rahmetli anneannemi ziyaret ettiğimde camın önünde oturup sohbet etmek bir keyifti. Anneannem birgün karşı apartmanın bir dairesini işaret ederek, “Orada bir ‘mafyozo’ oturuyor. Her gün siyah bir araba geliyor, iki adam kapıyı aralıyor, ve ‘mafyozo’ apartmandan çıkıyor,” dedi. Zamanla konunun doğruluğuna inandık. Sonunda, ‘mafyozo’ da gitti, anneannem de. Tül perdeler artık aralık değil.

***

Yıllar önce Şalom’un haftalık bir toplantısı sonrasında, hep beraber gazetenin kapısının önündeydik. Ekonomi sayfası yazarlarımızdan Ralf Arditti, karşı apartmanda, tülleri aralık bir pencereye doğru el salladı. Sonra da, orada oturanın annesi olduğunu söyledi. Karmen Arditti’yi hiç tanımadım, ne de o beni. Ancak, uzun yıllar tuhaf bir içgüdü ile Şalom’dan çıkarken tüller açık mı diye bakar, bazen el sallardım. Tüllerin ardındaki bütün yaşlılar gibi yakın bir zamanda onu da yitirdik.

Karmen Arditti’nin vefat ilan metnini oğlu Ralf Arditti yazdı. Annesinin adının üstüne eklediği birkaç sözcük oldukça anlamlıydı: Eski huzurlu Atiye Sokak sakinlerinden…

Bu vesileyle Arditti ve Pesah Ailelerine başsağlığı dilerim.