Yahudiliğin büyük kadınlarının kısırlık sorunu-1

Yahudiliğin kadın peygamberlerini ele aldığımız yazı dizisinde, bazılarının kısırlık sorunu yaşadığına tanık olmuştuk. Sizlere bunun nedenini araştırmam gerektiğini belirtmiştim. Bu yazımda, bulduklarımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Estreya SEVAL VALİ Kavram
25 Ocak 2012 Çarşamba

Tora’nın daha en başlarında, Noah peraşasının Atamız Avraam’dan söz eden 29 ve 30. pasukları şöyle der: “Avram’ın eşinin adı Saray’dı... Saray kısırdı; çocuğu yoktu.”

Avraam ile Sara’nın neden çocukları olmadığı konusunda kafa yormaya hiç gerek yok. Olay ortada. Sara kısır.

Avraam ile Sara, Tanrı’nın lütfüyle ileri yaşlarda anne baba oldu ve Yitshak dünyaya geldi. Avraam, Yitshak’ın kendi doğduğu topraklardan bir kızla evlenmesini istedi ve sadık hizmetkârı Eliezer, belirlediği kriterlere uyan Rivka’yı bulup getirdi. İşe bakın ki, Rivka da kısır çıktı! İkizleri Yaakov ile Esav’a gebe kalabilmek için yirmi yıl beklemesi gerekti. Ancak dikkat! Her ne kadar Raşi, karısını doğurgan kılması için Yitshak’ın Tanrı’ya dua ettiğini ileri sürse de, Talmud (Yevamot 64a), sorunun Yitshak’tan kaynaklandığını iddia eder.

Başka kim kısırdı? Rahel. Hatırlayacaksınız, Yaakov, dayısı Lavan’ın kızı Rahel’e âşık olmuş ama Lavan birtakım numaralar çevirerek Yaakov’u Rahel yerine büyük kızı Lea ile evlendirmişti. Çoğumuz Yaakov’a yüklenir ve sorarız: Hiç mi anlamadın be babam? Gece mesele yoktu da sabah gün aydınlanınca mı anladın yataktakinin Rahel değil de Lea olduğunu? (Rahel porSitula derdi büyüklerimiz, “bir şeyin yerine bir başkasını koymak” anlamında.) Sonra bahaneler. Yok Rahel ile Lea işbirliği etmişti, yok Lea’nın yüzü duvakla örtülüydü, yok oda karanlıktı...  Mesele şu ki, Lea ile Rahel ikizdi! Yaakov, babalarının evine geldiğinde ikisi de on dört, onunla birer hafta ara ile evlendiklerinde ise yirmi bir yaşındaydılar (Seder Olam Raba ii.). İkizlerin de büyük ve küçük olanı vardır, değil mi?

Lea arka arkaya gebe kalırken, Rahel’e onu izlemek ve yakınmak düştü. Neden mi? Bakın Vayetse 29:31 ne diyor: “Tanrı, Lea’nın sevilmediğini gördü ve onun rahmini açtı. Rahel ise kısır kaldı.” Eskiden (gerçi bazı ortamlarda durum şimdi de pek farklı değil) kadınlar, çocuk -özellikle de erkek çocuk- doğurabilme yeteneklerine (nasıl bir yetenekse!) göre değerlendirilirdi.

Tora okumaya devam edelim (Vayetse 29:32-35): “Lea hamile kalıp bir oğul doğurdu ve ismini Reuven koydu. ‘Tanrı sıkıntılarımı gördü’ dedi. ‘Kocam şimdi beni sevecektir.’ Yine hamile kalıp bir oğul doğurdu. ‘Tanrı sevilmediğimi duydu ve bana bunu da bahşetti’ dedi. İsmini bu sebeple Şimon koydu. Yine hamile kalıp bir oğul doğurdu. ‘Kocam artık şimdi bana bağlanır; çünkü ona üç oğul doğurdum’ dedi. (Tanrı, çocuğun) İsmini Levi koydu. Yine hamile kalıp bir oğul doğurdu. ‘Tanrı’ya bu kez övgü sunayım’ dedi ve ismini bu sebeple Yeuda koydu. Ardından doğurması bir süre için durdu.”

Nasıl bir performans ama!

Rahel’in halini merak ediyor musunuz? (Vayetse 30:1-3): “Rahel, Yaakov’a hiç çocuk doğurmadığını görünce kız kardeşini kıskandı. Yaakov’a ‘Bana çocuk ver, yoksa öleceğim’ dedi. Yaakov, Rahel’e sinirlendi. ‘Tanrı’nın yerini alabilir miyim?’ dedi. ‘Senden rahim meyvesini esirgeyen O!’ Rahel ‘İşte hizmetkârım Bila’ dedi. ‘Onunla birlikte ol. Kucağıma doğurur ve ben de onun yoluyla çocuk sahibi olurum.”

 “Kucağıma doğurur”... Tuhaf bir ifade. Ne demek acaba? Bu sözcüklerin tam çevirisi “dizlerimin üstüne” şeklindedir ve Rahel’in, doğacak olan çocuğu kendisine ait sayacağını anlamına gelir. Doğum yapacak olan kadın, manevi annenin kucağına oturur ve onun iki bacağını dayanak olarak kullanırdı; tıpkı doğum masası gibi. Böylece bebek sanki manevi annenin bacaklarının arasından çıkıyormuş gibi görünürdü. İlginç, değil mi sevgili okurlar? Devam ediyoruz: 

(Vayetse 30:4-13): Ona hizmetkârı Bila’yı eş olarak verdive Yaakov onunla (Bila) gerdeğe girdi. Bila hamile kaldı ve Yaakov’a bir oğul doğurdu. Rahel ‘Tanrı yargımı yerine getirdi; ayrıca duamı dinleyerek bana bir oğul verdi!’ dedi. İsmini bu sebeple Dan koydu. Rahel’in hizmetkârı Bila yine hamile kalıp Yaakov’a ikinci bir oğul doğurdu. Rahel ‘Kız kardeşimle eşitlenebilmek için Tanrı’nın tüm dolaylı yollarını denedim ve başardım’ dedi ve ismini Naftali koydu. Lea bir süredir doğurmadığını gördü. Hizmetkârı Zilpa’yı aldı ve Yaakov’a eş olarak verdi. Lea’nın hizmetkârı Zilpa, Yaakov’a bir oğul doğurdu. Lea, ‘Uğur geldi’ dedi ve ismini Gad koydu. Lea’nın hizmetkârı Zilpa, Yaakov’a ikinci bir oğul doğurdu. Lea ‘Mutluluğum gerçekleşti. Kızlar (yani diğer kadınlar) beni mutlu addedecek’ dedi ve ismini Aşer koydu.”

Bakın daha neler olacak!

(Vayetse 30:14-18) “Reuven, buğday hasadı döneminde yürürken kırda adamotu (afrodizyak bir bitki) buldu. Onları annesi Lea’ya getirdi. Rahel, Lea’ya ‘oğlunun adamotlarından lütfen bana biraz ver’ dedi. Lea ona ‘Kocamı aldığın yetmedi mi?’ diye çıkıştı. ‘Oğlumun adamotlarını da mı almak istiyorsun?’ ‘Pekala’ dedi Rahel. ‘Oğlunun adamotları karşılığında Yaakov bu gece seninle yatacak’. Akşamleyin Yaakov kırdan geldi. Lea onu karşılamak üzere çıktı ve ‘Bana geleceksin’ dedi. ‘Çünkü oğlumun adamotlarını hizmetine karşılık ödedim.’ Yaakov o gece onunla birlikte yattı. Tanrı Lea’yı dinledi ve Lea hamile kalarak Yaakov’a beşinci bir oğul doğurdu. Lea, Tanrı ödülümü verdi; çünkü hizmetkârımı kocama vermiştim’ dedi ve ismini Yisahar koydu.’”

Tora okumanın zor olduğu kim söylemiş? Roman gibi akıyor, değil mi? Haydi devam edelim.

(Vayetse 30:19-21) “Lea yine hamile kalıp Yaakov’a altıncı bir oğul doğurdu. Lea ‘Tanrı bana çok iyi bir armağan verdi’ dedi. ‘Kocam artık daimi evini benimle yapacaktır; çünkü ona altı oğul doğurdum’. İsmini Zevulun koydu. Lea daha sonra bir kız doğurdu ve ismini Dina koydu.”

Ya Rahelika? Yaakov’un tuzu kuru. Lea’nın yanı sıra, Bila ile Zilpa’dan doğanlarla birlikte toplamda on oğlu var. Kızı da cabası. Rahel yakındığında, “Tanrı’nın yerini alabilir miyim?” diyerek sevdiği kadını terslemekte sakınca görmüyor. Üstelik aklından geçenler de pek hoş sayılmaz: “Kısır olan ben değilim. Tanrı, çocuğu senden esirgiyor, benden değil!”

Yaakov’un aslında kastettiği şudur: “Bana değil, Tanrı’ya başvur. Ona dua et.” Haklı da olsa, pek anlayışlı bir davranış değil... Tamam, annesi Rivka da aynı sorunları yaşamış ve babası Yitshak, eşiyle birlikte dua etmişti (Raşi’nin Bereşit 30:1 hakkındaki yorumu). Ama onların hiç çocuğu yoktu. Halbuki Tanrı kendisine zaten fazlasıyla çocuk vermişti.

Peki... Haklı da olsa, Yaakov’un üzüntü içindeki Rahel’e öyle davranmaya hakkı var mıydı? Gereksizce sert sözleri cezasız mı kalacaktı? Rabilerimize göre Tanrı, Yaakov’a bu duyarsızlığı nedeniyle şöyle demiştir: “Kederli birine böyle mi cevap verilir? Bu şekilde davrandığın için ileride diğer eşlerinden doğacak çocukların, Rahel’in oğlu Yosef’in karşısında saygıyla eğilecek.”

(Vayetse 30:22-24) “Tanrı Rahel’i hatırladı. Tanrı onu dinledi ve rahmini açtı. Hamile kalıp bir oğul doğurdu ve ‘Tanrı utancımı ortadan kaldırdı (Asaf)’ dedi. ‘Tanrı bir oğul daha versin’ diyerek ismini Yosef koydu.”

Tanrı onu dinledi derken, pasukun kastettiği Rahel’in duasıdır. Sonuçta Yaakov onunla birlikte dua etmedi ama kocasının sözleri Rahel’i etkiledi ve tek başına ettiği dualar yeterli oldu.

Yosef ismi, pasuktan da anlayacağımız gibi, “Tanrı utancımı ortadan kaldırdı” anlamına gelen asaf sözcüğünden türemiştir. Rahel neden utançtan söz ediyor dersiniz? Raşi, midraştan alıntı yaparak, Rahel’in utancını kısmen şu görüşe bağlar: Çocuğu olmayan kadın, evde yolunda gitmeyen ya da kırılıp dökülen her şeyden sorumlu tutulur. Doğurduğu zaman, olup bitenin suçu çocuğa yüklenir, insanlar aldırmaz ve mesele kalmaz. Anlayacağınız, her eve bir günah keçisi (azazel) gerekir, sevgili okurlar.

Lea da bir konuda dua etti. Son gebeliği sırasında, rahmindekinin yine erkek olduğunu tahmin ettiğinden şöyle dedi: “Eğer karnımda taşıdığım çocuk erkek olursa, Rahel oğlan doğurma konusunda hizmetkârlarla bile eşit olamayacak.” Lea, Rahel’i bu aşağılanmadan (Ah, acımasız ayrımcılık!) kurtarmak amacıyla bir mucize olması ve rahmindeki bebeğin kıza dönüşmesi için dua etti. Sonuç? Dina doğdu.

Yosef doğduktan sonra Yaakov dayısı Lavan’ın yanından ayrıldı ve Kenaan’da yaşayan babası Yitshak’ın yanına gitmek üzere yola koyuldu. Şimdi biraz atlıyor, Tora’nın 35. perekine geliyor ve okumaya devam ediyoruz:

 (Vayişlah 35:16-20): “Bet-El’den yola çıktılar. Efrat’a kısa bir mesafe kalmıştı ki, Rahel doğurmaya başladı. Doğum oldukça zorluydu. Doğumun en zor anında ebe kendisine ‘Korkma’ dedi. ‘Bu da oğlan.’ Rahel ölmek üzereydi; Son nefesini verirken çocuğun ismi Ben-Oni koydu. Babası ise ona Binyamin adını verdi. Rahel öldü ve Efrat (Betlehem) yolunda gömüldü. Yaakov, Rahel’in mezarının üzerine bir anıt dikti. Bu, Rahel’in mezar anıtıdır. Adayom (bugüne kadar).”

“Bugüne kadar” ifadesi özgün Tora metninde yer alır, sevgili okurlar.

Sizce ebe, Rahel’e neden “Korkma, bu da oğlan” dedi. Rabilerimize göre, kız çocuk doğarken hissedilen sancılar, erkek çocuğa göre genelde çok daha fazladır. Rahel’in sancıları dayanılmaz hale gelince, bebeğin kız olduğunu düşündü ama ebe, onu bu konuda rahatlattı. 

Rahel’in bebeğe taktığı Ben-Oni ismi, matemimin oğlu (ölümüme sebep olan oğlum) anlamına gelir. Yaakov, yasla bağlantılı olmaması şartıyla, ismin aynı şeklini korumak için bebeğin adını, Gücün Oğlu anlamına gelen Binyamin olarak değiştirdi. 

Sonra? Sonrası gelecek ay, Aşem izin verirse.

Sevgiyle ve bol çocuklu kalın (hepsinin sizin olması şart değil).