Voltaire’e bile ihanet ettiler

Fransız Senatosu’nun veya Sarkozy’nin Ermeni yasasını kanunlaştırmasını ayıplasak da, siyaseten nedenini anlayabiliriz. Lakin asıl anlaşılmaz olan, Serge Klarsfeld ile Bernard Henry Lévy’nin bu yasaya destek vermiş olmalarıdır.

twitter.com/basyazar

İvo MOLİNAS Köşe Yazısı
25 Ocak 2012 Çarşamba

Bu satırları okuduğunuzda, ‘Ermeni Soykırımı’nın inkârını cezalandıracak yasa büyük bir ihtimalle Fransız Senatosu’ndan geçmiş olacak. Senato’nun Anayasa Komisyonu, yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu oy çokluğuyla karar vermiş olsa da Sarkozy ve şürekâsı ile onun peşinden giden renksiz muhalefet lideri Hollande ve takımının büyük çoğunluğu, “Ermeni Soykırımı diye bir terim kullanmak doğru mudur?” şeklinde görüş bildireni dahi Fransız mapushanesine tıkayacak olan yasaya onay vereceklerdir.

Ama Voltaire’e ihanet edeceklerdir. “Fikrinize katılmasam da onu ifade etmeniz için canımı bile feda ederim.”  diyen Aydınlanma’nın en büyük kahramanı Fransız tarihçi, filozof Voltaire’e bile kulak vermeyecekler. İfade özgürlüğünü çöpe atacaklar. Yaklaşan başkanlık seçimlerinde oy için tarihle oyun oynayacaklar...

1915’te Anadolu’nun doğusunda gerçekleşen büyük felâketin tanımı, analizi için tarihçileri dinlemek yerine siyasileri dinleyecekler. Üstelik karşı çıkana da demir parmaklıkları gösterecekler. Ermenilerin uğradığı büyük trajediyi oya tahvil edecekler. Oysa ki, Türkiye değişiyordu; Türkiye geçmişiyle hesaplaşmaya başlıyordu. Türkiye, Cumhuriyet öncesi ve sonrası yaşanan kimi adaletsizlikleri masaya yatırmaya başlıyordu.

Sarkozy’nin Türkiye’yi AB’ne almamak için harcadığı ona güçten sonra, soykırımı sorgulayanı bile içeri tıktırma çabası, gün gelecek ona da zarar verecektir.

Türkiye’yi geleceğin büyük rakibi olarak görüp, önlemlerini her tür enstrümanı kullanarak almaya çalışması bir aczin göstergesidir son tahlilde...

Bu meselede, ünlü Holokost uzmanı, aktivisti ve bir yığın ünlü Nazi’nin yakalanmasına ön ayak olan Serge Klarsfeld ile ünlü filozof Bernard Henri Lévy’nin yasaya destek çıkmaları anlaşılır gibi değildir. Le Monde gazetesindeki büyük ilanda isimleri en önde bulunan bu iki imza neyin ve kimlerin manipülasyonuna gelmişlerdir?

Hatırlatmakta yarar var: Bu yasa 1915 olaylarının, bir soykırım olup olmadığına karar vermiyor. Soykırımın olduğunu sorgulamak isteyenleri içeri atıyor! Böylesi bir antidemokratik anlayış hangi akla hizmettir, Aydınlanma’nın beşiğinde?

Holokost için benzer bir yasanın olduğu doğrudur. Lâkin Nazilerin yeryüzünden tüm Yahudileri ortadan kaldırmayı amaçladığı ve bunu bilfiil hayata geçirip milyonlarcasını fırınlarda yakan tarihi gerçeklerle 1915 olaylarını aynı kefeye koymak doğru mudur? Neden sonuç ilişkilerini incelemeye de pranga vurmak adil midir?

Burada amaç, felâkete uğrayan Ermeni halkının üzerinden kimi kısa veya uzun vadeli siyasi oyunlara girmektir. Aydınlanmanın anası Fransa’nın geldiği nokta budur!

***

20 Ocak 2012, yeryüzünden tüm Yahudi nüfusunu silmeyi amaçlayan Berlin Wannsee Konferansı’nın 70. yıldönümü.

20 Ocak 1942, Nazi rejiminin önde gelen en üst 15 yöneticisinin, bütün kötülüklerin sebebi olarak gördükleri Yahudileri tarihten silmek amacıyla, ‘nihai çözüm’ arayışlarını hayata geçirmeye karar verdikleri gündür. Sadece 2 saatte, 55 bini Türkiye’de olmak üzere, Avrupa’da bulunan 11 milyon Yahudiyi yok etmek için düğmeye bastıkları gündür.

Holokost’a yani gerçek soykırıma karar verildiği tarihtir. O güne kadar çeşitli yollarla 1 milyon Yahudi’yi katleden Naziler sistematik ve süratli bir ölüm makinesini hayata geçirerek 6 milyonu 1945 yılı başlarına kadar yok ettiler.

***

Holokost tektir ve benzersizdir. Soykırımın en âlâsıdır. Zira dünyanın en ücra köşesinde yaşayan her bir Yahudiyi hedef almıştır.

Soykırımı soykırım yapan siyasiler değil, zalimlerdir.

Objektif tarihe bir gün herkesin ihtiyacı olacak...