ABD’yi anlamak

Alber NASİ Köşe Yazısı
25 Ocak 2012 Çarşamba

Geçtiğimiz haftaya bakıldığında geleceği etkilemeyecek olsa da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın vefatı haberi ön plana çıkıyor. Ne yazık ki Denktaş’ın ömrü Kıbrıs sorununu çözmeye veya çözülmesini görmeye yetmedi. Tıpkı Ortadoğu sorunu gibi bu sorunun da kolay kolay çözüleceği beklenmiyor. En önemli farklılık hiç değilse tarafların kendi koşullarını kabul ettirmek için terör ve şiddet uygulamaması.  

Bu hafta gündeme bakıldığında bölge için en önemli olay olarak halen İran gündemdeki yerini koruyor. Geçtiğimiz haftalardan farklı olarak Avrupa Birliği’nin İran’dan petrol alımını durdurması kararı ön plana çıkıyor. Alım ambargosu kararıyla iran’dan petrol alımları kontratları yenilenmeyecek. Bu durumda temmuz ayından sonra Avrupa’nın İran’dan petrol alımları durmuş olacak.

İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidi devam ediyor. Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasının savaş anlamına geleceği de aşikâr.

Bu arada ABD Başkanı Barack Obama başkanlık seçimleri öncesi böyle bir savaşı memnuniyetle karşılayabilir. Yine de İran’da mart ayında yapılacak seçimlerden sonra durum daha belirgenleşecek. İran nükleer programdan vazgeçmese de daha sıkı denetimi kabul edebilir. Yine de seçimler beklenecek.

ABD başkanlık seçimlerinde seçimlere on aydan kısa bir süre kalmış olmasına karşın Cumhuriyetçi Parti başkan adayı netleşmiş değil. Mitt Romney en güçlü aday olarak görünürken Newt Gingirch önseçimlerde sürprizler yaparak şaşırtıyor. Türkiye’ye haksız şekilde suçalamlarda bulunan Teksas Valisi Rick Perry’nin Gingrich lehine çekilmesi de etken olabilir. Başkan adayının belirlenme süreci uzarken her geçen gün mevcut Başkan Obama’nın lehine işliyor.

Obama karizmatik olmakla beraber yeterince becerikli olmasa da ikinci döenm başkanlığa adım adım ilerliyor. ABD dış politikasının hatta ABD politikalarının bir günde oluşmadığı bilinen bir gerçek. Obama’nın statik tavrının en önemli sebebi hiç şüphesiz daha önceden belirlenmiş olan politikalardır.

***

Şu anda iş gezisi sebebiyle Chicago’dayım. ABD’nin 3. büyük şehri olan Chicago, ABD’nin en büyük ikinci borsasına ev sahipliği yapıyor ve ticaretin üçte biri bu şehirden geçiyor. 1837 yılında kurulan şehir yöneticileri 1909 yılında 100 yıllık bir plan ortaya atmışlar ve uygulamaya koymuşlar. Plan sayesinde şehir gerçekten planlı bri şekilde büyümüş ve imar edilmiş. Neticede de başarılı bir şehir ortaya çıkmış.

Kimilerinin yaptığı gibi üç senelik, beş senelik planlar yapılmamış. Tam 100 senelik bir plan yapılmış!!!

ABD’yi anlamak için Chicago’ya bakmak yeter de artar bile…