Yahudi kalpazanların portreleri bağışlandı

Felix Cytrin’in Yahudi tutuklu arkadaşlarını çizdiği 43 çizimden oluşan ve İsrail Holokost Müzesi’ne bağışlanan koleksiyon, düzenlenecek bir sergi ile araştırmacıların hizmetine açılacak.

Nelly BAROKAS Kültür
16 Kasım 2011 Çarşamba

Felix Cytrin Holokost’tan canlı çıkmayı başardı. Elinde çizdiği temerküz kampındaki tutuklu arkadaşlarının portrelerinin çizimleri vardı. Bu portrelerdeki kişiler tarihin en çarpıcı kalpazanlık öykülerinden birinde rol almışlardı. Uzun yıllar gözlerden uzak kalan Felix Cytrin’in bu çizimleri çok yakında Yad Vaşem Holokost Müzesi’ne bağışlandı.

Bu çizimler, sahte para basmak üzere Nazilerin giriştiği gizli operasyonda çalışmış genç Yahudi tutuklulara ait ender kanıtlar olarak kabul ediliyor. “Kalpazanlar” adlı koleksiyon, düzenlenen bir törenle müzeye bağışlandı.

Çoğunluğu 1944 ve 1945 yıllarına ait portre çalışmalarında kağıt üzerine karakalem, kömür ve tebeşir kullanıldı.

Portreleri teslim almak üzere New York’a giden Yad Vaşem Müzesi küratörü Yehudit Shendar; “Portrelerdeki gençlerin ne kadar yakışıklı oldukları hemen göze çarpıyor. Büyük olasılıkla Felix Cytrin’in onları güzelleştirme gereğini duyduğunu sanıyorum. Neden mi güzelleştirmiş? O kişilere o dönem boyunca yok edilmeye çalışılan kişiliklerini geri kazandırmak için her halde” şeklinde konuştu.

Yad Vaşem Müzesi’nin sanat koleksiyonları arasında yerini alacak bu çizimlerin bir kısmı, İkinci Dünya Savaşı yıllarında kamplarda tutuklu oldukları dönemde eser vermeyi başaran diğer sanatçıların yaptığı portrelerle birlikte Aralık ayında sergilenecek.

Yehudit Shendar’a göre bu portreler, kamplarda tutuklu sanatçıların, ölüme mahkûm kişilerin yüzlerini ölümsüz kılma çabasının tipik örneklerini oluşturmaktalar.

Naziler 1942 yılının başlarında çeşitli ölüm kamplarındaki tutuklular arasından seçtikleri 140 kişiyi Sachsenhausen temerküz kampında sahte para üretmek üzere görevlendirdi. Onlar kamptaki diğerlerinde uzakta tecrit edildi ve 19. bloka yerleştirildi.

Planın sahibi SS subayı Bernhard Krueger’ın adını taşıyan “Bernhard Operasyonu”, milyonlarca sahte İngiliz poundu basıp İttifak Güçleri’nin ekonomisini çökertmeyi amaçlayan bir girişimdi. Ancak sahte para bu şekilde kullanılmadı.  Bu ekibin ürettiği sahte paralar Nazilerin casusluk faaliyetlerinin masraflarını karşılamak üzere kullanıldı.

“Krueger’s Men: The Secret Nazi Counterfeit Plot and the Prisoners of Block 19” adlı kitabın yazarı Lawrence Malkin, bu yıl konu ile ilgili yaptığı bir konuşmada, tutukluların 1943 ile 1944 yılları arasında ayda 650.000 adet sahte para bastıklarını, bunun da günümüzün değerleri ile 6-7 milyon Dolar tutarında olduğunu söyledi.

YILLAR SONRA ORTAYA ÇIKAN PORTRELER

Felix Cytrin 1894 yılında Varşova’da doğdu. Avusturya’da Bad Arolsen’deki Nazi Arşivleri Merkezi’deki “Bernhard Operasyonu” ile ilgili belgelerde Felix Cytrin’in adı da geçiyor. Oymacı ve nakkaş olarak Leipzig’de çalışan Cytrin, bu gizli operasyon için temerküz kampındaki 19. bloka getirildi.

1945’in ilk aylarında kamptaki kalpazanlar hala Amerikan Doları basıyorlardı. Ancak Kızıl Ordu yaklaşmakta olduğu için operasyona son verildi, tutuklular önce Mauthausen temerküz kampına, oradan da daha küçük bir kamp olan Redl-Zipf’e gönderildiler. Bir süre sonra da öldürülmek üzere Ebensee’ye götürüldüler. Ancak günün birinde kamptaki Naziler yok oldular. Böylece Felix Cytrin ile “Bernhard Operasyonu”nun diğer elemanları 1945 yılının Mayıs ayında özgürlüklerine kavuştular.

Bir erkek kardeşi Bronx’da yaşayan Felix Cytrin 1949’da eşi ile birlikte ABD’ye göç etti, New Jersey’de yerleşti. ABD’de kendi mesleği olan oymacılık yapan Cytrin 1971’de hayata veda etti.

Portre çizimlerinin Yad Vaşem Müzesi’ne bağışlanması vesilesi ile düzenlenen törende Felix Cytrin’in torunu ile evli olan Marcia Friday de katıldı. Marcia Friday, yirmi beş yıl önce, ailenin Pennsylvania’daki evinde portre çizimlerini bir dosyanın içinde bulduğunu anlattı. Yad Vaşem’e destek veren ABD’li bir kuruluşun Manhattan’daki ofisinde gerçekleşen törende Marcia Friday, Felix Cytrin’in tutuklu her kişiyi çizerken, bulundukları ortamdan kaynaklanan endişe ve heyecanı gözlerinde yansıtmayı başardığını söyledi.