Gündem yine Liderler Zirvesi: SON SÖZ DAHA SÖYLENMEDİ

Son iki haftanın gündemi olan AB Liderler Zirvesi, cuma günü sonlandı. Bu seferki toplantı önceki toplantılar gibi sonuçsuz kalmasa da çıkan kararlar da piyasaları tam anlamıyla memnun edemedi. Bu kararlara kısaca bir göz attıktan sonra, ortaya çıkan yeni durumu yorumlamaya çalışacağız.

Rafi OJALVO Ekonomi
14 Aralık 2011 Çarşamba

Euro Bölgesi’nde para birliğinin ardından mali birliğinde sağlanması kararlaştırıldı. Fakat bu karar yeni soruları da beraberinde getirdi. Öncelikle İngiltere ve Macaristan’ın bu birliğe katılmayacak olması güven zedeleyici bir durum. İlk büyük sıkıntıda parçalanmasa da derin çatlaklar oluşan bir birlik var şimdi karşımızda. Diğer taraftan liderlerin büyük bir özveriyle uzlaşmacı bir tavır sergilemeleri önemli iken, üzerinde anlaşılan mali uyum sürecinin nasıl ve ne zamana kadar sağlanacağı ciddi bir belirsizlik olarak kaldı. Diğer taraftan bu uyum sağlansa da, yeni kurallara uymayanlara getirilecek otomatik yaptırımların nasıl sağlanacağı, daha doğrusu cezayı kimin, nasıl keseceği belli değil. Getirilecek yeni kuralların Maastricht Kriterleri gibi kağıt üzerinde güzel ama uygulamada ve yaptırımlarda zayıf kalması ihtimali de yok değil.

Çok iyimser olamıyoruz

Endişelerimizi bir kenara bırakıp bu sürece iyi tarafından dahi bakacak olsak da çözüm uzun vadede. Bu süreçte zirveyle doğrudan bağlantılı olmasa da piyasalar için en iyi haber Avrupa Merkez Bankası’nın bankalara 2013’e kadar neredeyse teminatsız sağlayacağı likidite haberi oldu. Bu şekilde likiditenin sağlandığı bir ortamda Euro Bölgesi’nde bir bankanın batma olasılığı artık çok düşük. Bu nedenle banka hisseleri eskisi kadar negatif bir seyir izlemeyebilir. Fakat likidite sağlama işlemiyle bankaların sorunları da tam anlamıyla çözülmedi. Bankaların ihtiyaç duyduğu 115 milyar euroluk likiditenin nasıl sağlanacağı henüz netleşmedi. Burada Türkiye için de bir risk mevcut. Bankalar bu açığı Türkiye’nin de içinde bulunduğu çevre ülkelere verdikleri kredileri yenilemeyerek kapatma yolunu seçerse, buradan kaynak sağlayan kurumlar sıkıntıya düşebilir. Alınan en önemli kararlardan biri de AMB’nin kesin olarak tahvil alımı yapmayacağını açıklaması üzerine bulunan ara formül oldu. EFSF ve ESM kaynaklarının arttırılarak alımların buradan yapılacak olması ve IMF’ye sağlanan kredinin de bu amaç için kullanılacak olması iyi bir haber. Fakat bunların toplam büyüklüğü 500-600 milyar euro civarında, piyasaların toplam beklentisi ise 1 trilyon euro üzerindeydi. Bu kurumların beklenen alımları, uzun bir zaman diliminde parçalı olarak yapacakları düşünülürse, piyasaların beklediği şok önlem alınmamış oldu. Özetle karşımızda şu şekilde bir Avrupa var. İngiltere ve Macaristan resmen olmasa da artık AB’de değil. Banka iflas riski azaldı fakat ülke borçları hâlâ büyük problem bu ülkelere karşı yeni saldırılar olabilir ve en önemlisi de görünen o ki büyüme hiç kimsenin umurunda değil. Bu şartlarda piyasaların yılın geri kalanında “Noel Baba Rallisi”ne başlayacağını beklemek bizce çok iyimser bir senaryo.

Son sözü kredi derecelendirme kurumları söyleyecek

Zirve geride kaldı; bu süreçte onlarca, yüzlerce yorum okuduk. Fakat bu konudaki en önemli yorumu henüz görmedik. Zirve öncesinde sopayı gösteren S&P ile Moody’s ile henüz sessizliğini bozmayan Fitch’in bu sonuçlara yapacağı yorum önemli olacaktır. Bu kurumlardan biri ya da bir kaçı AB’de ülkelerin ya da bankaların notunu düşürecek olursa, çok sert satışlar gelebilir. Bu senaryoyu da göz ardı etmemek gerekiyor.

Türkiye için daha sancılı bir süreç başladı

Geçtiğimiz haftadan beri Türkiye’nin önümüzdeki günlerde yurtdışına göre daha zayıf performans sergilemesi bekleniyor. Bu görüşlerin ardında, iç siyasette son günlerde Başbakan’ımızın rahatsızlığı esnasında ortaya çıkan Tayip Erdoğan sonrası lider kim olacak tartışmaları var. Bu vesile ile de kendisine geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Suriye’de Esad’ın müdahale yoluyla devrilme ihtimalinin artmış olması, bu bağlamda İran ve Irak dahil güneydoğu sınırımızda artan riskler ve azalacak ticaret, bölgenin karışmasıyla birlikte artacak terör endişesi, bölgenin en fazla dış finansman ihtiyacı olan ülkelerinin başında yer almamız, alınan önlemlere rağmen büyüme ve cari işlemler açığında istenen yavaşlamanın henüz sağlanamamış olması, yeni Anayasa tartışmalarının toplumun farklı kesimlerini germe ihtimali. Bu nedenler nedeniyle neredeyse tüm yatırım bankaları Türkiye için tavsiyesini ‘underweight’e çekmiş durumda.

Özetle

Zirve sonrası net bir ortam oluşmadı. Belirsizlikler hâlâ çok yüksek, bu nedenle de yeni bir hikâye ortaya atılmadığı sürece bizler en azından yılın geri kalanı için çok iyimser değiliz. Bu süreçte Euro Bölgesi’nde on yıllık faizlerin ve Euro/Dolar paritesinin karar vermede yatırımcılar için iyi birer kılavuz olacağı düşüncesindeyiz.