Demokrasi çıkmazı

Alber NASİ Köşe Yazısı
30 Kasım 2011 Çarşamba

İran’ın nükleer silah arzusu, Esad’ın inadı, Mısır’da tamamlanamayan devrim, Rusya’da seçimler... Gerçekten son derece dolu bir gündem.

Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan yeni belgeler İran’ın nükleer silaha çok yakın olduğunu gösteriyormuş. Bunu anlamak için bulguya falan zaten ihtiyaç yok. Irak’ın aksine İran nükleer faaliyetlerini son derece güvenli bir şekilde yerin altında yapsa da nükleer faaliyetlerini hiçbir zaman saklamış değil.

Sürekli olarak İran’a ekonomik ambargo uygulamaktan bahsediliyor. Uygulaması pratikte olmayan müeyyideler, bu müeyyidelerin uygulandığı ülkenin maliyetlerini arttırmaktan başka hiç bir işe yaramaz. İran’ın durumu daha beter. İran sürekli petrol ihraç etmekte ve petrol arzını durdurması petrol fiyatlarını yukarı çıkartır. Kaldı ki ABD ve Avrupa bu ülke ile ticareti kesse de Çin veya adı sanı duyulmamış tabela ülkelerin ve bankaların İran ile ticareti durduracağına inanmak oldukça güç. Ayrıca, dünyadaki birçok ürünü ve yarı ürünü Çin’in ürettiği de pek sır sayılmaz.

Bu arada İran’la konvansiyonel olarak savaşmak coğrafi zorluklardan dolayı nerdeyse imkânsız. Zaten bu yapılabilseydi Irak yerine İran’a girilir ve konu şimdiye kadar kapanmış olurdu. Kimse yüksek sesle söylemese de İran’ı dize getirmenin tek yolu nükleer bir saldırıdan geçer. Bu noktada nükleer bir saldırıya meşruiyet kazandırma sorunu var. İran da nükleer silah üzerinde çalışarak bu meşruiyet sorununu herkes için çözmekte. Nükleer silahın varlığı kesinleştiği an ABD direkt olarak nükleer saldırıda bulunacak, rejimin düşmesini sağlayacak. ABD,  senelerdir beslediği ancak bir türlü istediği sonucu alamadığı muhalefeti ve azınlıkları ayaklandıracak ve İran bölünecek. Tabii nükleer saldırının şiddeti bölgenin ekolojisini belirleyen en önemli faktör olacak.

Suriye’de ise durum farklı. Bu ülkeye ekonomik yaptırımlar işe yarayabilir. Kaldı ki stratejik bir ihraç malzemesi bulunmuyor ve ekonomik izolasyon Suriye’de dengeleri alt üst edebilir. Suriye’deki rejimin devrilmesi İran’a yapılacak saldırıdan önce olması, İran’ın daha hızlı teslim olması için önemli. Esad ise ne kendi halkına ne de ABD’ye duymak istediklerini söyleyemedi ve geri dönüşü imkânsız bir yolda ilerliyor.

Mısır’da Tahrir Meydanı yine hareketli. Karmaşık ve uzun da olsa bir seçim sürecine giren Mısır’da halk kendini kandırılmış hissediyor. Ordunun ağırlığı eskisine göre daha fazla. Demokrasi için daha çok zamana ihtiyaç var.

Rusya’da ise seçim var. Yolsuzluklar, daha önemlisi gücün ve paranın tek bir grubun elinde olması zayıf muhalefeti kendiliğinden güçlendirmiş. Formalite bir seçim gibi görünse de Rusya’da muhalefet eskisinden daha kuvvetli. İktidara gelemeseler de Birleşik Rusya eskisi kadar güçlü olmayacak. Daha da önemlisi iktidarın ellerinden gidebileceğini anlayacaklar. Bu aşamada Rusya’da bir iktidar değişikliği dengeleri derinden etkiler ancak bu ihtimal oldukça zayıf.

Tüm bu ülkeler ağırlıklı olarak demokrasi sancısı çekerken, demokrasinin beşiği Yunanistan’da iyice kötüleşen ekonomik durum Yunan ordusundaki genç subayları rahatsız etmiş ve ihtilal naraları atıyorlar.

Demokrasi şart ama karın doymadıktan sonra demokrasinin de bir anlamı yok anlaşılan...