Yaz geçer

Tülay GÜRLER KURTULUŞ Köşe Yazısı
7 Eylül 2011 Çarşamba

Murathan Mungan’ın şiir kitabının adıdır Yaz Geçer ve belki Mungan’ın de ne çok sevilen şiirleri bu kitaptadır. Kitabın adı hem hüzün hem de ümit içerir. Yaz mevsiminin geçiciliği içini üşütür insanın; ama şairin yazabilmenin hafifletici ve iyileştirici gücüne dikkat çekmesi de bir o kadar iyi gelir insana.

Biz edebiyatta buna tevriye diyoruz; yani bir yargı ya da sözcüğün aynı anda iki gerçek anlamı vermesine.

Hayat da bazen böyle değil midir? Hem mutluluk hem hüzün... Hem coşku hem korku... Hem başarı hem onu kalıcı kılma kaygısı... Yaşamın tezatlarla dolu tarafı değil midir onu yaşanır kılan?

Yaz geçti; okullar açılmak üzere. Tatil beldeleri yavaş yavaş boşalıp gençlerin coşkulu seslerinin yerini orta yaşlıların ayak sesleri alıyor. Güneş daha erken batıyor, geceler uzuyor. Yapraklar her sene olduğu gibi bize hiç hissettirmeden sararıyor.

Yaz geçtikçe dışından içine dönüyor insan. Daha sakin, daha dingin daha çok düşünene, daha çok yazan, daha çok susan bir hal alıyor.

Yazın onu yoran taraflarından sonbaharın sarıp sarmalayan sakinliğine bırakıyor kendini. Artık, hayat daha yavaş ve daha dolu geçiyor. Yazdaki şiddetli heyecanlar yerini sakin düşüncelere bırakınca daha üretken oluyor insan. Kendini keşfetmenin en güzel mevsimi olan sonbaharın ayak sesleri saki sakin değiyor kulaklarımıza; ama asla kulaklarımız çınlatmıyor.

Yazın geçmesini sevmem; ama sonbaharda yazmayı severim. Sonbaharın sarı sıcak günlerinde kendi kendime kalmayı, çocukluğumun okul zamanlarını hatırlamayı, kendime kalem, defter alışverişleri yapmayı, kendimi okula, yeni öğrencilere hazırlamayı, çok satan ve yeni çıkan kitaplarla haşır neşir olmayı, arkadaşlarımla bir yerlerde buluşup ılık sonbahar rüzgarında kahvemi yudumlamayı, yaklaşmakta olan kışın haşmetine boyun eğmiş ağaçların kuru yapraklarına basa basa sokaklarda yürümeyi severim.

Yazın; mavi denizi, kararlı sıcakları, dolu dolu geçen, kısa olduğu için sabahlara kadar uzatılan geceleri, geç kalkılan sabahları, okulsuz öğleden sonraları; yerini erken kalkılan sabahlara, yeni ve büyük sorumluluklara, uzayan gecelere ve dostlarla edilecek içi dolu sohbetlere bırakır.

Hayat, her zaman güzel...

Hangi mevsim olursa olsun hüznün yanında mutlaka bir sevinci de beraberinde getirir. Önemli olan bunun farkına varabilmektir.

Hayatın farkına varabilmektir.

Kendimizin farkına varabilmektir.

Kum torbalarından kurtulmak, sadece ve sadece istediğimizi seçip yapmak; sorumluluklarımızın bilinciyle yaşamak; ama mutlaka ve mutlaka kendimize zaman ayırmak, kendimizi sevmek ve kendimize güvenmek.

 

Yaz geçer ve hüzünlendirir. Sonbahar gelir ve ümitlendirir.

Canınız mı sıkılıyor, bir defter alırsınız kendinize, satır satır yazarsınız, sıkıntınız geçer.

Yazdığınız zaman çözümü de bulduğunuzu fark edersiniz.

Kağıt en sağlam sırdaşınız, kalem ise hislerinizin tercümanı olur.

Hayatı anlamlı kılmanın en güzel yollarından biridir yazmak.

Onda tuhaf bir büyü, Tanrısal bir yaratıcılık, tabiplere yakışan bir iyileştiricilik vardır.

Yazarken kendi gücünüzü keşfedersiniz.

Yazın geçtiği ve kendinizle daha çok baş başa kaldığınız şu günlerde günlük tutmakla başlayabilirsiniz işe.

Yaz geçecektir; ama siz yazarsanız, geçmesini istediğiniz ne varsa geçecektir.

‘Yazın’ geçsin.

Siz iyiyseniz mevsimin hiçbir önemi yoktur.

Her geçişin yeni bir geliş olduğunu bilirsiniz.