Vanlı ve Çanakkaleli dostlar

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
7 Eylül 2011 Çarşamba

On gün süren Şeker Bayramı’nın çoğu günlerini Büyükada’da geçirdim. Kısa yürüyüşler,  Mavi’de kâhvaltı, Bahçede Sinek’te bir expresso ve Aydın’da mevsimin ilk palamudu…

Güneşin tatlı tatlı ısıttığı Eylül’ün bu ilk haftasında denizden bolca yararlandık. Kümeler halinde şezlonglarında konuşlanmış dostlar kâh son dönemde çıkan kitapları tartıştılar, kâh poyrazda uçuşan gazetelerini okudular. Bana kalırsa, onlar da gazete okuyan son nesli oluşturuyorlar. Daha iyimser olursam belki bir nesil daha.

Telefon ekranları ufak demeye kalmadan i pad’ler devreye girdi. Sürt parmağını, gir siteye gazete karşında. Artık bu kadar basit. Gazete okurken ellerin simsiyah olması yakında nostalji sayılacak. Bu arada Ağustos’un son günlerinde yüksek tirajlı bir gazetede yayınlanan bir köşe yazısı beni oldukça şaşırttı, daha doğrusu üzdü Boşuna dememiş  Shakespeare, ‘Konuşmadan önce düşün ki konuştuktan sonra düşünmeyesin.’

***

Tatil süresince öğlen yemeklerini sözde ‘hafif’ geçiştirenler sanırım hafta başından itibaren sebze ve salataya talim edecekler. Anadolu Kulübü’nün bahçesi bayram vesilesiyle çoktandır görmediğimiz eski dostlarla şenlendi. Büyükannelerini ziyarete gelen torunlar, denize inmeden evvel limonata molası veren genç anneler…

***

Bu mevsimin en güzel yanlarından biri, yüz aşinalığımız olan ancak resmen tanışmadığımız insanlarla tatlı bir sohbete başlamaktır. Nitekim geçenlerde Çanakkale kökenli Albert-Güneş Penso ile birlikte oturduk. Yavaş yavaş etrafımızda geniş bir Çanakkaleli çemberi oluştu. Söz geleneksel 29 Ekim gezisine geldi. Herkes yer doldurmakta sıkıntı çekerken Pensolar tam tersi bir sorunla karşı karşıyalar. “Üç otobüsten fazlasını kaldırmak istemiyoruz. Bu ideal bir sayı. O zaman her şey kontrol altında ve herkes memnun” diyorlar. Dolayısıyla bu sene 29 Ekim’de Çanakkale gezisinekatılmak istiyorsanız, bir an evvel rezervasyonunuzu yaptırın. Anladığım kadarıyla kişi sayısı dondurulacak.

Aynı gün yan masamızda Van-Başkale kökenli dostlar da vardı. Onlar da Van’a yaptıkları geziden bazı anılar anlattılar. Yok olan bir cemaatin izlerini belgelemek çok zor. Toplumumuzda bilgi/belgelerin arşivlendiği neredeyse tek yer Şalom. Bunların sohbetini yaparken Van gezisini adım adım kameraya alan Viktor Kutlar gazete için de bir  CD hazırlayacağı sözünü verdi. Kısa sohbetler tatlıdır. Hem tadı damağınızda kalır, hem kısa sürede zannettiğinizden fazlasını öğrenirsiniz.

***

Tatilin son günü üzücü bir haber aldık. Çevresinde yardımseverliği ve alçakgönüllülüğü ile tanınan Dr. Marsel Kan genç yaşta Tel-Aviv’de yaşamını yitirdi. İyiliklerini asla unutmayacağım Marsel’i ,anılarımda hep yaşatacağım.

Sevgili eşi Esti’ye, çok sevdiği kızları İris ve Selin’e sabır, Kan ve Derkazes ailelerine başsağlığı diliyorum. Mekânı cennet olsun.