64. Uluslararası Cannes Film Festivali bugün başlıyor: Sinemanın kalbi Cannes'da atacak

Altın Palmiye için yarışacak 19 yönetmen arasında Nuri Bilge Ceylan ve Joseph Cedar var. Ceylan’ın Cannes’dan 3 ödülü var. Cedar Berlin’de kazandığı En İyi Yönetmen Ödülü’yle İsrail’in ilk Gümüş Ayı’lı yönetmeni.

Viktor APALAÇİ
11 Mayıs 2011 Çarşamba

Cannes’in ağır topları bu yıl “Hayat Ağacı” ile Terence Malick, “İçinde Bulunduğum Ten” ile Pedro Almodovar, “Habemus Papam” ile Nanni Moretti, “Bisikletli Çocuk” ile Dardenne Kardeşler ve “Melancholia” ile Lars Von Trier

Uluslararası film festivalleri arasında birincilik kürsüsündeki yerini 64 yıldır koruyan Cannes Film Festivali bu yıl 11-22 Mayıs tarihleri arasında yapılıyor.

Festivalin başlangıç tarihinden bir gün önce geldiğim Cannes’a fırtına öncesinin sessizliği hakim. Zira 11 gün boyunca sinema dünyasının kalbi burada atacak. Yarışma filmleri arasında çok iddialı, bol ödüllü yönetmenlerin bulunması 64. festivalin önemini arttırıyor.

Altın Palmiye için yarışacak 19 yönetmen arasında Nuri Bilge Ceylan ve Joseph Cedar da var.

“Uzak”tan beri çektiği bütün filmleri Cannes’da yarışma için kabul edilen Nuri Bilge Ceylan’ın burada alınmış üç ödülü var.

2003 yılında “Uzak” iki önemli ödül kazanmıştı: Jüri Büyük Ödülü ve En iyi Erkek Oyuncu Ödülü. 2006’da “İklimler” Uluslararası Basın (FİPRESCİ) ödülü kazanmış, 2008’de Nuri Bilge Ceylan “Üç Maymun” ile En İyi Yönetmen Ödülü’nün sahibi olmuştu.

2009’da yarışma filmleri jürisinde yer alan Nuri Bilge Ceylan, bu yıl “Bir Zamanlar Anadolu’da / Once Upon A Time In Anatolia” ile ödül peşinde olacak.

2008 yılında Berlin Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü kazanan İsrailli yönetmen Joseph Cedar, ilk kez geldiği Cannes’da “Dipnot / Footnote Hearat Shulayim” ile Altın Palmiye için yarışacak.

Bu film, Ari Folman’ın başyapıtı “Beşirle Vals”tan sonra, İsrail sinemasını Cannes yarışmasında temsil eden ilk film.

ULUSLARARASI YARIŞMA

Uluslararası yarışma için seçici kurulun tercih ettiği 19 filmlik listeye bakıldığında, dikkati çeken ilk şey Uzakdoğu ülkelerine ait filmlerin azlığı.

Geçen yıl beş filmle yarışan Uzakdoğu sinemasını bu yıl sadece (2 filmiyle) Japonya temsil ediyor.

Hollywood sinemasının Cannes’a ilgisizliği devam ediyor. Geçen yıl tek filmle yarışan ABD’nin bu yıl iki filmi var. “Drive” filminin yönetmeni Nicolas Winding Refn’in Danimarkalı bir sanatçı olduğunu belirtelim.

Diğer Amerikan filmi “Hayat Ağacı / Tree of Life” ise festivalin en çok merakla beklenen yapıtı. Sinema tarihinin en titiz, en iddialı, en gizemli yönetmenlerinden biri olan Terence Malick’in imzasını taşıyan “Hayat Ağacı” geçen yılki festivale yetişememişti.

Başrolleri paylaşan Brad Pitt ve Sean Penn gibi iki süperstarı ile film Cannes’da büyük gürültü koparacak. Filmde baba-oğulu oynayan Brad Pitt ile Sean Penn hiçbir sahnede birlikte görülmeyecekler.

Afrika sineması bu yıl Cannes’da temsil edilmeyecek.

Ancak, uzak kıta Avusturalya’nın, bir kadın temsilcisi var. Henüz ilk uzun metrajlı filmiyle yarışmaya seçilme başarısını gösteren senaryo yazarı-yönetmen Julia Leigh’in filmi “Uyuyan Güzel / Sleeping Beauty”. Dram kalıpları içinde anlatılan erotik ve fantastik bir masal olduğu söylenen filmin gizemli bir konusu var.

AVRUPA SİNEMASI İDDİALI

Yarışmanın Terence Malick’ten sonraki ‘ağır topu’ İspanyol sanatçı Pedro Almodovar. “İçinde Bulunduğum Ten” olarak tercüme edilebilecek “La Piel Que Habito”, Almodovar’ın korku-gerilim türünü denemesi ve başroldeki Antonio Banderas’ın varlığı ile ilgi uyandırıyor.

Pedro Almodovar kariyerinde, ‘sinir krizi eşiğine gelen kadınları’, ‘kendini bağlatan kadınları’, ‘annesi hakkında her şeyi’ kadınlığı  seçen travestileri, ‘yüksek topuklu’ kadınları evvelce anlattı.

Bu kez, kızına tecavüz eden adamdan intikam almaya çalışan bir plastik cerrahın öyküsünü anlatacak Pedro Almodovar. Antonio Banderas’ın kariyerindeki en vahşi rolünü oynadığı söyleniyor.

Yarışmadaki iki filmiyle İtalyan sineması bu yıl Cannes’da çok iddialı. Evvelce “Oğul Odası” adlı filmiyle Cannes’den Altın Palmiye ile ayrılan Nanni Moretti “Habemus Papam” ile bu yılın ağır topları arasında gösteriliyor.

İtalyan aktör-yönetmen Moretti, Fransız sinemasının yaşayan efsanesi Michel Piccoli ile ilk defa (bir Vatikan komedisinde) işbirliği yapacak.

Diğer İtalyan filmi Paolo Sorrentino’nun “O Yer Burası Olmalı / This Must Be the Place”i. Alman sineması bu yıl Cannes’da temsil edilemeyecek. Avusturya’nın temsilcisi “Michael”, yaratıcısı Markus Schleinzer’in ilk uzun metrajlı filmi.

Danimarka’nın fenomen sinema adamı Lars Vom Trier, katıldığı her yarışmada olduğu gibi, bu yıl da “Melankoli / Melancholia” ile kendinden çok bahsettirecek.

Ödül listelerinin müdavimi olan Von Trier, 2000 yılında (kariyerinin en iyi filmi olan) “Karanlıkta Dans/ Dancer in the Dark” ile Altın Palmiye’nin sahibi olmuştu.

EV SAHİBİ FRANSA

Ev sahibi Fransa yarışmada en çok filmi olan ülke. Dört film arasında en çok dikkati çeken Radu Mihaileanu’nun “Kadınların Kaynağı / La Source des Femme’ı.

Kuzey Afrika ile Ortadoğu arasındaki küçük bir köyde geçen konusuyla film, köye su getirinceye kadar erkeklere seks yasağı koyan kadınların öyküsü.

Alain Cavalier’nin oynayıp yönettiği “Pater”, özgün, ilginç ve çizgi dışı bir deneme.

Bertrand Bonello’nun “Genelev Anıları / L’Apollonide: Souvenirs de la Maison Close”u 20. yüzyılın başında Paris’in bir genelevinde geçiyor. Fransız aktris İsild le Besco’nun kızkardeşi olan kadın oyuncu-yönetmen Maiwenn’in “Polisse” adlı filmi, Paris polisinde çocuk sorunlarıyla ilgilenen bölüm üzerine bir film.

CANNES NOTLARI

-Uluslararası yarışmada evvelce Cannes’da Altın Palmiye kazanmış dört yönetmen var. Belçikalı Jean-Pierre ve Luc Dardennes Kardeşler 1999’da “Rosetta” ile 2005’te “Çocuk/L’Enfent” ile bu ödülü iki kez ülkelerine taşıdılar.

İtalyan Nanni Moretti 2001’de “Oğul Odası / La Chambre du Fils” başyapıtıyla Altın Palmiye kazanmıştı.

Danimarkalı Lars Von Trier 2000 yılında, kariyerinin en iyi filmi olan “Karanlıkta Dans / Dancer in the Dark” Altın Palmiye’nin sahibi olmuştu.

  64. Cannes Film Festivali’nde 33 ülkeden 49 yeni film izleyici karşısına çıkacak. Bunlardan 44’ünün dünya prömiyeri Cannnes’da yapılacak.

* 2011  kadınların altın yılı olacak. Uluslararası yarışma programındaki 19 filmin dördü kadın yönetmenlerin imzasını taşıyor. Bunlar Japon Naomi Kawase, Avustralyalı Julia Leigh, İngliz Lynn Ramsey ve Fransız Maiwenn.

 Sinema kariyerinin ilk filmleriyle uluslararası yarışmaya katılma hakkını kazanan iki yönetmen var. Avusturyalı Markus Schleizer “Michael” ile, Avusturalyalı Julia Leigh “Sleeping Beaty” ile Altın Palmiye’nin dışında, en iyi ilk filme verilen “Altın Kamera” ödülü için de yarışacaklar.

Uzun süreli filmler iki yıldır Cannes’a damgasını vuruyordu. Bu yıl 19 yarışma filmi sadece altı tanesinin süresi iki saatin üstünde.

Yarışmanın en uzun süreli filmi, Nuri Bilge Ceylan’ın “Bir Zamanlar Anadolu’da”sı 2 saat 30 dakika.

İki saatten uzun filmler arasında festivalin en çok merak edilen filmi Terence Malick’in “Hayat Ağacı / Tree of Life” ve fantastik Lars Von Trier’in “Melankoli”si var.

 Hep kısa süreli film yapmakla tanınan Belçikalı Dardenne Kardeşler’in “Bisikletli Çocuk / Le Gamin Au Velo’su 1 saat 27 dakikalık süresiyle yarışmanın en kısası. Japon kadın yönetmen Naomi Kawase’nin “Hanezu No Tsuki” adlı filmi 1,5 saati 1 dakika, Avusturyalı Markus Schleinzer’in “Michael’ı 4 dakika geçiyor.

  Festivalin yan etkinliği “Confederation” bölümünde iki İsrail filmi var. Her ikisi de üniversite öğrencisi olan, Ma’ayen Rypp (Tel Aviv Üniversitesi) Martha Must Fly’ı, Anat Costi (Bezalel Üniversitesi) “On My Doorstepp”i Cannes’da gösterilecek.

  Dünya Sinema Vakfı’nın bu yıl onarttığı filmlerden biri olan Lütfi Akad’ın Yılmaz Güney’li filmi “Hudutların Kanunu” Cannes Classics bölümünde gösterilecek.

 Cannes’ın yüzü bu yıl Faye Dunaway olacak. 64. Cannes Film Festivali’nin afişini, sinema tarihinin unutulmaz filmi “Bonnie ve Clyde’ın ünlü oyuncusu Faye Dunaway süsledi.

1973 yılında “Korkuluk / L’Epouvantail” filmiyle Altın Palmiye kazanan New York’lu yönetmen Jerry Schatzberg’in 1970 yılında siyah-beyaz olarak çektiği fotoğrafıyla, Faye Dunaway’in gençlik halini Cannes’da her yerde görmek mümkün.