Yanılsama örnekleri

Riva ŞALHON Diğer
11 Mayıs 2011 Çarşamba

Aşkın Büyüsü adı ile gösterime giren ‘Water for Elephants’ Büyük Buhran yıllarında Amerika’da, ailesini bir araba kazasında kaybettikten sonra parasız kalıp, üniversite bitirme sınavlarını veremeden, kendini ilerlemekte olan bir sirk treninin içine atan Jakob’un hikâyesi. O anda kurtuluş gibi görünen tren, göz yanılsamaları ile dolu bir dünyanın aralanan ilk kapısıdır. Filmin en can alıcı sahnesi Jakob’un sirkin sahibi August’a aslında diplomalı bir veteriner olmadığını açıkladığı bölüm bana kalırsa. August’un cevabı şu: ‘Her şey bir yanılsama aslında, Jakob. Ve bunda hiç bir mahzur yok. İnsanların bizden istediği bu zaten. Beklentileri bu!’

Gerçekten de sirkte ne dünyanın en şişman kadını gerçek, ne en çok dil bileni gerçek. Süslü kıyafetler giyenler sefil, hayvan eğitmeni gaddar, çirkin ve cüce olan ise gerçek dost… İzleyicinin gözüne sokulan metaforlar biraz çiğ kaçsa da anlatılan sirk yaşamı, gerçek hayatın ufaltılmış bir replikası.

Göz yanılsamasının daha güzel verildiği bir eser bence ‘muhteşem Gatsby’ydi. Yine Büyük Buhran yıllarında geçen romanda, gizemli zengin Gatsby, züppe ve yüzeysel bir kadın olan Daisy’ye yanılsama sonucu aşık oluyordu. Aslında içine kapanık olan Gatsby Daisy’nin gözüne girmek için görkemli ev davetleri düzenliyordu. Romanda pek çok zengin ve görgülü görünen karakter aslında meteliksiz ve bayağıydı, tamamen yozlaşmış New York sosyetesi bir sürü derin olaya yüzeysel bir bakış açısıyla yaklaşarak hayatı savuşturuyordu.

Gerçekte de herkes sadece görmek istediğini görüyor, inanmak istediğine inanıyor. Örneğin bazıları çıkıp ‘internetimizi kısıtlıyorlar’ diye isyan edecek oldu. Hemen çıkıp “internet kısıtlaması yok, zaten mevcut olan düzen devam edecek, standart paket aldığınız anda hayatınızda bir değişiklik olmayacak“ dediler. Hatta diğer bütün demokratik ülkelerde de bu tür denetleme uygulamalarının varlığından bahsettiler. Ancak gelin biraz da pratikte bu uygulamanın ne tür yetkiler verdiğine değinelim. Zira galiba biraz çabuk ikna olduk…

Şöyle ki: Artık herkesin ziyaret ettiği siteler ve yaptıkları işlemler kayıt altına alınıyor. Yasaklı olan sitelere DNS ayarlarını değiştirerek girme olanağı sağlayan sistem son buluyor. Filtreyi aşmak ya da aşmaya çalışmak suç sayılıyor. Sakıncalı siteler ‘Kara Liste’ye alınabiliyor. Filtrenin dışında kimin kalacağına bugün makul karar veriliyor olması hep öyle olacağının garantisi midir? Fransız ve Osmanlı arasında makul çerçevelerde başlayan Kapitülasyonlar’ın Osmanlı’nın kendine yeten bir ekonomi olmaktan çıktığı dönemde nasıl bir sancıya dönüştüğünü hepimiz tarih kitaplarından anımsarız.

Şu anda uygulamasına başlanacak olan internet paketlerinde görmek istediğimizi görürsek, hiç bir kısıtlama yok. Kayıt altına alınmak zaten bilişim çağının bir parçası deyip omuz silkenler de vardır. “Standart tarife sadece suç içeren siteleri filtre edecek, bizim suçla ne ilgimiz var ki?” de diyebiliriz…

Ama burada taraflarda aranması gereken iki koşul var: akla uygunluk ve eşitlik… Yoksa yanılsamalarımıza bir tane daha eklemiş oluruz…