Bu hafta ağımıza takılanlar...

Pesah geldiğinde daracık oturma odasının 4 kişilik masası açılır, 15 kişiye bir ziyafet sofrası hazırlanırdı. Hamursuz bayramının efsanesi Musevice şarkılarla okunurken bayrama has hazırlanmış nefis yemekler yenirdi. Büfe açıldığında mavi ince bayramlık porselenler ve altı kırmızı kristal şarap kadehleri çıkınca adeta sihirli bir havaya bürünürdü oda. Küçük ve kasvetli oda bir konağın salonuna, yemekler de binbir gece masallarından kaynaklanmış nadide bir ziyafete dönüşürdü gözümde. ROZ KOHEN

İzak BARON Diğer
21 Nisan 2011 Perşembe

Güncel

BU KONUDA SÖYLENEBİLECEK TEK ŞEY, MOSSAD'IN MİSYONUNA SONUNA KADAR BAĞLI KALMAYA KARARLI OLDUĞU GERÇEĞİ OLUP BU YOLDA AKLA GELEN, GELMEYEN HER ŞEYİ YAPMAYA ÇALIŞACAĞIDIR

İsrail, Gazze'den atılan roketler konusunda anlattığımız gibi, Ukrayna'dan adam kaçırmayı göze alacak kadar hassas. Bu konuları iyi izlemeden, bilmeden İsrail-Hamas mücadelesi de asla anlaşılmaz. Yuvarlak laflarla, bağırarak çağırarak bu zaten olmaz.

MOSSAD'ın son marifeti Gazze, Hamas ve Hamas roketlerine yönelikti. Başka hangi marifetler var, hangileri planlanıyor, hangileri icra ediliyor, kim bilir? Bu konuda söylenebilecek tek şey, MOSSAD'ın misyonuna sonuna kadar bağlı kalmaya kararlı olduğu gerçeği olup bu yolda akla gelen, gelmeyen her şeyi yapmaya çalışacağıdır. İlgili gerçek bu kadar yalındır bize göre...

Fikret Ertan

http://zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1119899&title=mossadin-son-marifeti

OYSA 1950’DE TEK BAŞINA İKTİDARA GELEN DEMOKRAT PARTİ MİLLETVEKİLLERİ ARASINDA YAHUDİ CEMAATİ TEMSİLCİSİ DE VARDI

TV’lerde adaylar ve partiler masaya yatırıldı; fakat tek bir sunucu, bir yorumcuya, bir haberciye partilerin aday listelerinde örneğin tanınmış bir Yahudinin ya da Ermeninin veya bir Rum vatandaşımızın adını neden göremediğimizi sormadı...

Hoş, yazılı medya da farklı değil.

Gazete haber ve yorumları; azınlık cemaatlerine Meclis’te temsil edilme olanağı verilmediğini düşünmeye, sorgulamaya vakit bulamadı.

Oysa, 1950’de tek başına iktidara gelen Demokrat Parti milletvekilleri arasında Yahudi cemaati temsilcisi de vardı.

Üstelik 60 yıl önce ne din özgürlüğü ne de medeniyetler arası sorunların çözümü söz konusuydu. Başka dinlerden azınlıklara sorunlarını parlamentoya taşımaları olanağı verilmişti.

Ya bugün? Başbakan ile muhalefetin Müslümanlık dışında bütün dinlere saygılı olduklarını söylemedikleri gün yok.

Ama söylemlerini somut davranışlarla kanıtlamaya girişmediler bile.

Ola ki yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede başka dinlerden kişileri aday yaparlarsa oy potansiyellerine olumsuz etki yapacağından çekindiler.

Cüneyt Arcayürek

http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php/turkiye-siyaset/1078989-sel-gider-cuneyt-arcayurek.html

KAMONDOLAR GİBİ AİLELERİN GİRİŞİMLERİ BAŞTA PADİŞAHLAR OLMAK ÜZERE OSMANLI'NIN RESMÎ KURUMLARI, YÖNETİM TARAFINDAN KABUL GÖRÜYOR, DESTEKLENİYOR

En önemli farlılık 19. yüzyıldaki sermaye destekli sivil toplum girişimlerinin kentin kamusallığına katılma biçimi. Kamondolar gibi ailelerin girişimleri başta padişahlar olmak üzere Osmanlı'nın resmî kurumları, yönetim tarafından kabul görüyor, destekleniyor. Dolayısı ile Osmanlı İmparatorluğu'nun modernleşme deneyiminin gelişmesinin Batı'da olduğu gibi, sivil toplum/resmî toplum ortaklığına dayanan farklı bir kamusallık biçimi oluşturduğunu söylemek mümkün. Sivil toplum, cemaatler modernleşirken kendi kamusallıkları ile yönetim hizmetlerine katılabiliyorlar. Bugün kentin ve sivil toplumun dinamizmini kamu alanına taşıyan yeni bir kamusallık biçimi oluşturmak mümkün olabilir mi?

Korhan Gümüş

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1122477&title=yorum-korhan-gumus-kamondo-ailesinin-mezari-onariliyor

TÜRK-İSRAİL İLİŞKİLERİNDEKİ BU KOPUKLUK ANKARA’NIN BÖLGEYE DÖNÜK POLİTİKASI AÇISINDAN BİR HANDİKAP OLSA DA, BU DURUMUN YAKINDA DEĞİŞECEĞİNE DAİR BİR İŞARET DE YOK

Özetle, İsrail’le konuşup söz geçiremeyen bir Türkiye’nin Ortadoğu sorunu çerçevesinde önemli bir rol oynamasının zor olduğu belirtiliyor. Türk-İsrail ilişkilerindeki bu kopukluk Ankara’nın bölgeye dönük politikası açısından bir handikap olsa da, bu durumun yakında değişeceğine dair bir işaret de yok.

Diplomatlar ilişkileri düzeltmek için perde arkasında ne kadar çaba sarf ederlerse etsinler, iki ülkedeki gergin siyasi ortam sayesinde bu ilişkiler şu aşamada “uzlaşmama” konumuna kitlenmiş bulunuyor.  Ankara Mavi Marmara saldırısı için İsrail’den özür ve tazminat gelmedikçe kamuoyu baskısı nedeniyle bu ülkeyle ilişkileri normalleştirebilecek durumda değil.

Aksine hükümet İsrail’e dönük sert politikasını sürdürmekte kararlı görünüyor. Suriye’de silahsız göstericilerin güvenlik güçlerince öldürülmesine göz yumarken, İsrail’in Gazze’de Hamas’a karşı gerçekleştirdiği operasyonları “orantısız güç” diye eleştirmeye devam ediyor.

Semih İdiz

http://www.milliyet.com.tr/turkiye-nin-israil-handikabi/semih-idiz/siyaset/yazardetay/13.04.2011/1376812/default.htm

SAMİ GÜNZBERG, ENTERESAN BİR KİŞİLİKTİ

Sami Günzberg, enteresan bir kişilikti; sadece sarayın diş hekimliğini yapmakla kalmamış, cumhurbaşkanının da diş hekimi olmuştu. Yani önde gelen yöneticilere ulaşmak için kritik önemdeydi. Belgelerle Heyeti Mahsusalar kitabımda yazdığım gibi, millî mücadeleye karşıt ve mücadeleye davet edilip de katılmamış olan askerlerin tasfiyesi amacıyla kurulmuş olan Bursa askerî heyeti mahsusası’nın kararı ile emekli bahriye subayı olarak askerlikle ilişkisi daha 1925 yılında kesilmişti bile. Kararın nedeni, Mondros’tan sonra İngiliz karargahında İngiliz subaylarıyla ilişki kurmak, Damat Ferit Paşa’nın sadrazamlığı sırasında sarayın adamı olmak, Vahdettin’in amacına hizmet etmek, İtalyanlar adına casusluk ve siyonizm propagandası yapmaktı. Buna rağmen Atatürk’ün çok yakınında bulunabilecektir.

Cemil Koçak

http://www.stargazete.com/guncel/yazar/cemil-kocak/einstein-dostlari-icin-turkiye-den-is-istedi-haber-344649.htm

AMSTERDAM'DAKİ MÜZEDE ANNE FRANK'IN GÜNLÜKLERİNE YANSIYAN O KORKUNÇ 2 YIL OLDUĞU GİBİ YANSITILMAYA ÇALIŞILIYOR. YILDA 550 BİN KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ MÜZEDE YAPILMAYA ÇALIŞILAN ŞEY İNSANLIK TARİHİNİN EN BÜYÜK DİKTATÖRÜ OLAN HİTLER VE ONUN ZULMÜNÜ OLABİLDİĞİNCE DİRİ TUTABİLMEK, O KAHROLASI YILLARI GENÇ İNSANLARA UNUTTURMAMAK!

Nazi zulmünden kaçmak için 2 yıl boyunca Amsterdam'daki gizli bölmeleri olan çok küçük bir evde 8 kişiyle birlikte saklanan Yahudi Anne Frank'ın adını taşıyan müzeyi bilenler benim bu önerimin ne kadar yerinde bir öneri olduğunu da bilirler.

Evet. Belki Sivas Madımak'ta yaşanılan olaylarla Anne Frank evinde yaşanılanlar arasında bir benzerlik kurulamayabilir ancak nihai sonuçta ikisi de vahşetin özüdür!

Katliamın fotoğrafı, arşividir. Amsterdam'daki müzede Anne Frank'ın günlüklerine yansıyan o korkunç 2 yıl olduğu gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Yılda 550 bin kişinin ziyaret ettiği müzede yapılmaya çalışılan şey insanlık tarihinin en büyük diktatörü olan Hitler ve onun zulmünü olabildiğince diri tutabilmek. O kahrolası yılları genç insanlara unutturmamak!

Madımak'ta da yapılması gereken aynısıdır bence.

Orası da Anne Frank Müzesi gibi bir utanç müzesi olarak konumlandırılmalıdır.

Bütün dünyanın gözleri önünde diri diri yakılan insanların o gün yaşadıkları mümkün olduğunca yansıtılmalıdır gelecek kuşaklara.

Sevilay Yükselir

http://sabah.com.tr/Yazarlar/yukselir/2011/04/17/madimakin-yeni-adi-utanc-muzesi-olsun

Netten okuyun /tıklayın

Hırslı Türkiye – DANİEL PİPES

http://tr.danielpipes.org/9675/hirsli-turkiye

Mavi Marmara Yeniden... TUFAN ERBARIŞTIRAN

http://www.hasturktv.com/arsiv/1918.htm

Judeo-Espanyol atasözlerinde 1850-1950 arası Çorlu Musevilerinin günlük yaşamı – BEKİ BARDAVİT

http://www.belgeler.com/blg/183z/judeo-espanyol-atasozlerinde-1850-1950-arasi-corlu-musevilerinin-gunluk-yasami-proverbs-of-daily-life-jews-in-corlu-between-the-years-1850-1950

60'lı Yılların Getirdikleri – ROZ KOHEN

http://www.kanalkultur.com/kks/Yazarlar/Roz-Kohen/roz-kohen-1960li-yillarin-getirdikleri.html

1 Soru / 1 Cevap

Çok fazla absürd, aşırı kara mizah ve histerik bir gerçekçilikle eleştirildiğin oldu mu?

 Bir insan nelerden dolayı eleştirilebilirse hepsini duymuşumdur ve soykırımdan çıkmış bir aileye mensup olduğum için sanırım bunların hepsinden dolayı ben de kendimi suçlamışımdır.

Etgar Keret

http://www.sabitfikir.com/soylesi/etgar-keret-hayatim-tuhafliklardan-ibaret

Arşivlerden

Melek Apartımanı

Hamursuz bayramı geldiğinde daracık oturma odasının dört kişilik masası açılır, 15 kişiye bir ziyafet sofrası hazırlanırdı. Hamursuz bayramının efsanesi Musevice şarkılarla okunurken bu bayrama has hazırlanmış nefis yemekler yenirdi. Eski büfe açıldığında mavi ince bayramlık porselenler ve altı kırmızı kristal şarap kadehleri ortaya çıkınça adeta sihirli bir havaya bürünürdü oda. Küçük ve kasvetli oda aniden bir konağın salonuna, yemekler de binbir gece masallarından kaynaklanmış nadide bir ziyafete dönüşürdü gözümde.

Roz Kohen

http://judeo-spanishmemoires.blogspot.com/2009/07/turkish-translation-of-apartamento.html