Paint the Town-İstanbul

VKV Koç Özel Lisesi 11. sınıf öğrencilerinden 120 kişilik bir grup, hafta sonları sırayla biraraya gelerek Kâğıthane’deki evleri boyayıp, gönüllü olarak insanlara daha temiz, bakımlı ve güzel bir çevrede yaşamanın mutluluğunu hissettiriyor. Projenin ana kurucularından Eslin Saporta nasıl başladıklarını ve neler başardıklarını anlattı

Nazlı DOENYAS Gençlik - Eğitim
30 Mart 2011 Çarşamba

2010 yılının Eylül ayında kurucu beş kişiyle başlatılan proje, çok kısa zamanda 120 kişiye ulaştı. Projenin çıkış amacı, gençlerin, topluma faydalı olmak ve insanların hayatlarında bir fark yaratma arayışı içinde olmaları.

PAINT THE TOWN-İSTANBUL’un ana kurucularından Eslin Saporta,  projenin ortaya çıkışı, amacı, geldiği yer, karşılaştıkları yoğun ilgi ve yapım aşamasında yaşadıkları ilginç olayları anlattı.

 

Bildiğim kadarıyla İstanbul’da ilk olarak yapılan bu projeye önayak olduğunuz için sizlerle gurur duyuyoruz. Projeyi, çıkış anından başlayarak tanıtır mısın?

İçlerinde kardeşim Seymur Saporta’nın da bulunduğu, diğer kurucu dört arkadaşla birlikte, “topluma faydalı olmak için, başkaları için”, ne yapabiliriz diye bir arayış içindeydik. Ara ara toplanıp beyin fırtınası yapıyor, ama hepimizin heyecan duyacağı bir fikir çıkmıyordu. Sonunda, uygun bir mahalleden başlayarak, evlerin dışını boyayıp, insanların yaşadıkları yeri güzelleştirme fikri, hepimizi heveslendirdi. Önce bir proje taslağı hazırladık ve okulumuzun rehberlik öğretmeni Rakela Levi’ye danıştık. Kendisinden aldığımız cesaretle, elimizdeki taslakları geliştirip okul müdürümüz Koray Özsaraç’a gittik. Projeye olumlu bakan Koray Bey, bizi destekleyeceğini söyleyince, projeyi şekillendirme kısmına geçtik. Bu aşamada, okulumuzun oditoryumunda bir sunum yaparak projeyi tanıttık. Gösterilen yoğun ilgiden çok memnun olduk ve sonuçta projeye, içlerinde cemaatimizden Vidal Arditi, David Benardete, David Penso, Joel Bebasa ve Tali Şalhon’un, ayrıca UÖML’de okuyan ve projeyle çok ilgilenerek destek veren diğer kardeşim İzer Saporta’nın da bulunduğu 120 genç katılmış oldu.

Bahsettiğin ‘uygun mahalle’nin neresi olacağına nasıl karar verdiniz?

Projeye start verildikten sonra artık her geçtiğimiz yere farklı bir gözle bakmaya başladık. Tesadüfen orada bulunduğumuz bir gün dikatimizi çeken Kağıthane bölgesi, hepimiz tarafından başlangıç noktası olarak onaylandı. Zaman geçirmeden Kağıthane Belediyesi’nde Enver Çalcı ile görüştük. Beraberce, seçilen caddedeki evleri teker teker dolaştık ve mahalle sakinlerine, arzu ederlerse evlerini boyayabileceğimizi söyledik. Kimi evler öneriyi sevinçle kabul ederken, kimileri de bunun tamamen gönüllü olarak yapıldığına inanmakta güçlük çekerek, evlerinin boyanmasını istemediklerini belirtti. İlk etapta, Kâğıthane- Eyüp Sultan Caddesi’nde boyanacak sekiz ev tespit edildi.

 

Bu kadar boyayı nereden buldunuz? Evleri hangi renge boyayacağınıza nasıl karar verdiniz?

Boyaları temin etmek için sponsor olarak büyük bir boya firmasıyla anlaştık... Firmadan renk kartelaları alarak tek tek boyanacak evleri ziyaret edip, evlerinin hangi renge boyanmasını arzu ettiklerini sorduk. Burada çok ilginçtir ki, konu hakkında hiçbir deneyimimiz olmamasına rağmen birçok kişi, “siz eve uyacak rengi daha iyi bilirsiniz” diyerek renk seçimini bize bıraktı! Bazı evlerde ise, boyanacak rengi, evin küçük çocukları seçti. Bu şekilde, bir evi pembeye boyadık ve sonuç çok başarılı oldu.

 

Boya yapmayı bilmeden nasıl boyayabildiniz?

İki tane boya ustasıyla anlaştık. Onlar üç hafta boyunca bizimle gelip boya yapmanın inceliklerini öğrettiler. İlk üç evi birlikte boyadık, kalan beş evi ise tamamen kendimiz boyadık.

 

120 kişinin koordinasyonunu, hafta sonu sıra organizasyonunu nasıl yapıyorsunuz?

Her hafta dönüşümlü olarak, oturdukları semtlere göre, 15-20 kişilik listeler hazırlanıyor. O haftanın görevlilerine elektronik posta yoluyla haber veriliyor, saat kaçta, nerede olmaları gerektiği, program detayları bildiriliyor. Okulumuzun servisi Gürsel, bölgeye ulaşımımızı gidiş-dönüş ücretsiz olarak karşılayarak projeye katkıda bulunuyor.

Çalışmaya katılan herkese kova, fırça ve kendi bastırdığımız “Paint The Town” t-shirt’lerinden veriliyor. Bir hafta sonunda en az iki evin boyamasını bitiriyoruz, bu sayı üç veya dörde kadar da çıkabiliyor.

Projenin bundan sonraki adımları için ne düşünüyorsunuz?

İkinci etapta, yine Kağıthane’de Ferman Caddesi’nde 16 ev boyanacak, ev sahipleriyle konuşuldu, istedikleri renk boyalar yine sponsor firmadan temin edildi. En kısa zamanda boyanmaya başlanacak.

Başka okullarla da irtibat halindeyiz. Görüşmeler sonuçlanınca o okulları da farklı bölgelere yoğunlaştırarak projeyi daha geniş bir alana yaymayı hedefliyoruz.

 

Sanıyorum televizyon kanalları da projeye oldukça ilgi gösterdiler, değil mi?

Evet doğru... Önce Star TV, bizimle irtibata geçerek, çekim için izin aldı. Bir gün biz evleri boyarken çekim yapmakla kalmadılar, kameramanlar da bizimle beraber ev boyadılar! Çok eğlenceli bir gündü. Çekimler, Star TV akşam haberlerinde gösterildi.

23 Mart Çarşamba sabahı da, proje kurucusu beş arkadaş, TRT1 canlı yayında Gülben Ergen’in sabah programına konuk olduk. Gülben Ergen projeyi çok beğenerek desteklediğini ve bu tarz bir çalışmayı çok takdir ettiğini belirtti. Ayrıca kendisinin yaptırdığı ve 23 Nisan’da açılışını yapmayı planladığı “Çocuklar Gülsün Anaokulu”nun boya işlerini bizim yapmamızı istedi.

 

Sen ve ekip arkadaşlarının böyle bir projeyle topluma vermek istediğiniz mesaj nedir?

Öncelikle, insanlara yardım etmenin, onlara ulaşmanın “ne şekilde” olduğu çok önemli değil. Bir kutu boya ve birkaç fırça ile bile insanları mutlu etmek mümkün.

Ayrıca insanlara, başkaları için bir şeyler yapmanın güzelliğini hatırlatmak istedik. Boyamak için gittiğimiz evlerden birkaçı, bunu karşılıksız yapacağımızı defalarca tekrar etmemize rağmen, inanmakta güçlük çekerek istemediklerini belirtti.

İnsanların, birilerinin kendileri için karşılık beklemeden bir şey yapabileceğini inanılmaz bulmaları, içimizi acıttı…

Bu projenin her anı, her birimiz için canlı bir hayat dersi niteliği taşıyor. Boyadığımız evlerdekilerin samimiyeti, bizleri kendi çocuklarıymış gibi kabul edip dertleşmeleri, evlerine buyur edip dinlendirmeleri, yakın ilgileri, bize de her zaman hatırlayacağımız değerli anılar kazandırdı…

Aslında başkalarına iyilik yaptığımızı düşünürken, iyiliği kendimize yaptığımızı fark ettik..

 

Çok teşekkürler, herkese örnek olup düşündürecek güzel projelerinizde başarılar diliyoruz…