Benim Afrikam

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
24 Kasım 2010 Çarşamba

Botswana sınırına yakın bir safari kampına pırpır uçakla ulaşıp toprak piste seke seke iniş yapınca aşina olduğum parametrelerin değiştiğini hissediyorum. Burası bambaşka bir yer. Su kenarında tembel tembel salınan aslanlar gözümün önünde diklenip, şaşkın bir impalayı tuzağa düşürüp parçalara ayırabiliyor. Irili ufaklı filler sürüsü çamurlara sürünerek ağaç gövdelerinde karınlarını kaşıyor. ‘Yorulduk dönüşe geçelim’ dediğimizde bir sırtlan tuhaf bakışı ile karşımıza dikiliyor. Gergedanlar ise tarih öncesi bir çağa ait gibi duruyorlar...

Game rezervi diyorlar adına. Game, doğada evcilleştirilmeden yaşayan hayvanlar bütünü. Hayvanlar ekosistem çerçevesinde yaşayıp çoğalabiliyorlar. Dışardan sayılara tahrifat veya dalavere yapılmıyor, filler bitmiş ekleyelim, yok. Suya ulaşmaları için bir kanal açalım yok.

Neden Oyun demişler adına? Her oyunla eş kurallar taşıdığı için mi?  Güçlü olan kalır.  Postu deldirmeyeceksin. Ya yersin, ya yenilirsin. 4 gün boyunca gitgide daha az şaşırararak vahşi hayvanlar oyununu izledim. Büyük 5’ten dördü bana kendini gösterdi. Leoparın canı sağolsun, hala gizleniyor...

Tabii ki bu bir Afrika yazısı… Güney Afrika 1994te Mandela’nın serbest bırakılması ve Apertheid rejiminin sona ermesi ile kabuk değiştirmiş çok eski bir kara parçası. Pırlanta ve platin madenlerinin iştah kabartması yüzünden önce Hollandalılar  daha sonra da İngilizler tarafından bolca sömürülmüş, aynı zamanda da belli bir medeniyet kazanmış bir koloni. Insanları beyaz, renkli ve siyah.

Apartheid zamanında siyahların metropollere adım atması yasakken yeni anayasa herkese istediği yerde yaşama hakkı tanıyor. Cape Town’un merkezine yakın pek çok mahalle, teneke evlerden oluşuyor. Su ve kanalizasyon hizmeti olmayan şartlarda milyonlarca insan yaşıyor. Yasaya gore 2014’e kadar teneke evlerin hepsi sosyal konutlarla değiştirilecek. Bence önce anlayışın bitmesi gerek. Zira beton evlerin hemen bitişiğine teneke ekleme yapmış tamamı.

Karışık evlilik Apartheid döneminde ahlaksızlık olarak cezalandırılırken artık serbest. Ülke genelinde beyazların başvurabildiği işler artık herkese açık olduğu için yoksulluk beyazlar için de geçerli. Servetlerin el değiştirmesi için zorlama kotalar uygulanıyor. Işsizlik yüksek. Aids hala tam kontrol altına alınmış değil. Aids konusunda bilinçlenen ve daha duyarlı olanlar kadınlar. Erkekler hala bu konuda fazlasıyla kaderci.

Ülkenin eğitiminde de artık homojenlik sağlanmış durumda. Eskiden siyahların aldığı eğitim iyi hizmet etmeye odaklandığı için üniversiteye girmeye yetmezken artık eğitimde de fırsat eşitliği sağlanmış durumda.

Şehrin halka açık yerlerinde bile ‘arabanızın lastiklerini kontrol edin altında penguen olabilir’ gibi tabelalara rastlamak mümkün.

Güney yarım kürenin kara parçasının bittiği iki okyanusa aynı anda hakim olan noktaya portekizli denizciler Ümit Burnu demişler. Efsaneye göre yeteri kadar dikkatli bakarsanız, o sularda sıkışıp kalmış Uçan Hollandalı adlı hayalet gemiyi görebilirsiniz...

Ve gelelim ülkedeki bağcılığa. Sadece Güney Afrikada yetişen Pinot Noir ve Cinsaut melezi kırmızı üzümlerinden lezzetli şaraplar üretiliyor.  Beyaz şaraplarda bile bir altın ışıltısı var. Gezip tozmayı boş verip bir tahta masa başında saatlerce şarap tadıp peynir yemeye karar verenler de güzel bir Güney Afrika deneyimi yaşayabilir…

Eminim ki benim Afrikam çoğu gidenle aynı deneyim değil. Bazısı yerel sanatlara ve müziğe hayran kalırken bazısı etnik çeşitliliğe , bazısı yoksulluğa, bazısı ise zenginliğe takılacaktır. Ama hiç biri deneyimini asla unutmayacaktır.