Geçmişten ders alabilmek

Rav İzak ALALUF Köşe Yazısı
29 Aralık 2010 Çarşamba

“Vaani akşe et lev Paro veirbeti et ototay ve mofetay beerets Mitsrayim – Ben Paro’nun kalbini katılaştıracağım ve Mısır ülkesinde işaretlerimi ve harikalarımı çoğaltacağım.”(Şemot 7/3)

Hemen hemen bütün Tora açıklayıcıları aynı soru üzerinde görüş bildirmişlerdir. Soru çok açıktır. Eğer Tanrı her cezadan sonra Paro’nun kalbini katılaştırdıysa ve nasıl olsa Bene Yisrael’i bu yüzden salıvermeyecekse bu cezaların nasıl bir haklı nedeni olabilir. Bir kişi elinde olmadan yaptığı yanlışlardan sorumlu tutulabilir mi?

Dr. Twerski bu noktada şöyle bir giriş yapar: Tanrı Paro’nun kalbini altıncı cezaya kadar katılaştırmamış, Paro kendi kalbini katılaştırmıştır. Tanrı bu katılaştırma olayınca ancak altıncı cezadan sonra devreye girmiştir.

Alkoliklerle kırk yıllık bir uğraşı veren Rabi, Paro’nun direncini anlamak için şöyle bir örnek verir: Her alkolik geçirdiği krizlerde büyük sıkıntılar çektikten sonra genellikle aynı şekilde söz verir. Bir daha ağzıma bir damla dahi alkol koymayacağım. Ancak bir süre sonra görülür ki hasta bu sözünü yerine getiremez ve içmeye devam eder. Rabi içkiden dolayı pankreatit olan ve morfinin bile durduramadığı korkunç acılar çeken bir hastasını örnek olarak verir. Hasta iyileşmesi halinde bir daha içki içmeyeceğine yemin eder. Ne yazık ki üç hafta sonra sarhoş bir halde hastaneye kaldırılır. Karaciğer transplantasyonu yaşamış bir alkolik bile hastaneden çıkar çıkmaz tedavi olmadığı takdirde içmeye devam eder.

İşte Paro da klasik bir alkolik gibi davranmaktadır. Sıkıntı anında Moşe Rabenu’ya halkı saliverme sözü vermekte, rahata erince de bu sözünden caymaktadır. Yani ilk beş cezadaki durum Paro gibi biri için rastlanmayacak bir olay değildir. Ancak sorun altıncı cezadan sonra başlamaktadır. Belki de Tanrı Paro’nun kalbini katılaştırmasaydı Paro daha esnek davranacak ve Bene Yisrael Mısır’dan farklı bir şekilde çıkacaktı.

Rabi Twerski bu noktada başından geçen bir olayı anlatır. Olay Jim adlı bir gencin öyküsünü anlatmaktadır. Jim çok erken yaşta bir firmanın CEO yardımcılığına kadar yükselmiş parlak bir gençtir. Bir gün o firmaların CEO’su olacağı da çıktır. Ancak alkol tutkusu gitgide onu zor durumlara sokar. Eşi buna tahammül edemeyince önce ondan ayrılır. İşinde ise uyarılara dikkat etmez. Hepsini kendisini kıskanmaları olarak yorumlar. İçmeye devam eder. İşinden olur. Evini, arabasını ve herşeyini kaybeder. Sonunda bir parkta konaklamaya mecbur olur.

49 yaşında Jim, Rabi’nin bulunduğu hastaneye tedavi olmak için gelir ancak bir gün sonra oradan kaçar. İki yıl sonra ise bir kez daha hastaneye Rabi’nin karşısına gelir. Rabi neden bu kararı verdiğini sorunca çok acı gerçeklerle yüz yüze gelir. Jim içki satın alabilmek için kanını bile satmıştır. En son geldiği nokta ise bir zamanlar gururla yürüdüğü bir caddede dilenmek olmuştur ki bu noktayı kaldıramaz ve hemen hastaneye koşar. Rabi burada şu gerçeğin altını çizer. Her alkolik için bir en dip nokta vardır.

Buna benzer olarak kişi yanlış davranışında en dip noktaya geldiğini fark ederse ondan dönebilme şansına sahip olur. Bu da kişilere göre değişkenlik göstermektedir.

Şimdi Paro’nun durumuna dönelim. Paro Kızıldeniz’e gelirken de Tanrı kalbini katılaştırmıştır. Kızıldeniz mucizesinde Mısır ordusundan geriye sadece Paro kalır. Yalkut Şimoni bu Paro daha sonra Nineve kralı olur ve Yona zamanındaki Nineve kralı ile aynı kişidir.

Yona kitabını okuduğumuz zaman Nineve kralının Yona’nın sözlerine anında tepki gösterdiğini, oruç ilan ettiğini, davranışların düzeltilmesini emrettiği, tahtindan kalkarak çuval giymiş bir halde yere oturduğunu görürüz. Bu gün biri çıkıp da falanca şehir kırk gün içinde yıkılacak dese insanların bir çoğu buna inanmaz. Ancak kral daha önceki acı tecrübelerinden dolayı peygamberin sözlerine dikkat kesilmiş ve hemen gerekeni yapmıştır.

Eğer Paro günün birinde Nineve kralı olacaksa onun Tanrı’ya olan teslimiyetinin kesin, koşulsuz ve mutlak olması gerekir. İşte bundan dolayıdır ki Tanrı ilk beş cezada gelmesi gereken en dip noktayı bulamayan ve kabullenmeyen aksine Tanrı’ya isyanda devam eden  Paro’nun kalbini katılaştırmış ve olaya müdahil olmuştur.  Rav Aşer Margaliyot (Z’’L) uçak yere çakılmak üzere iken Tefilat Adereh söylenmesinin bir anlamı olmadığını ancak uçak yolculuğa başladıktan sonra bu duanın yapılması gerektiğini söyler ve bu örneği Paro için artık uçak çakılmak üzeredir ifadesini kullanır.

Hepimizin içinde alkolikler gibi davranışlar vardır. Defalarca yanlış davranışlarımızdan dönmeye karar verir ancak bunu uygulamayız. Yanlışlarımızı sürdürmeye devam ederizve en dip noktayı bulmaya doğru gideriz. Ancak hiç birimiz trajik en dip noktaya ulaşmak zorunda değiliz. Musar ve Tora eğitimi insanda manevi gelişmeye ve yükselmeye yardımcı olur. Bu da yanlışlarımızı daha çabuk fark etmek, onlardan dönmek ve doğru yolda ilerlemek demektir.