Herzl 150 yaşında

Doğumunun 150.yılında, Siyonizmin babası Theodor Herzl İsrail, Amerika ve Avrupa’da anlamlı kutlamalarla anıldı, İsrail Devleti’nin kurulmasına götüren hareketi, adım adım hatırlandı ve tekrar yaşatıldı.

Nazlı DOENYAS Diğer
30 Haziran 2010 Çarşamba

İsviçre’nin Basel kenti,1897 yılının Ağustos ayında, olağandışı bir toplantıya evsahipliği yaptı. Viyanalı tanınmış gazeteci ve yorumcu Theodor Herzl, Doğu ve Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Cezayir ve Filistin yerel Siyonist organizasyonlarının 197 yerel delegesi huzurunda, ateşli bir konuşma yaparak, o gün, orada, Yahudi milletini barındıracak, himaye edecek bir evin temelinin atıldığını açıkladı. Kongre sonunda, günlüğüne düştüğü cümle, bu konuda en ufak bir tereddütü bile olmadığını gösteriyordu: “Ben, bugün, burada Yahudi Devleti’ni kurdum, ancak bunu yüksek sesle söylersem bütün dünya güler. Beş yıl içinde ‘belki’ fakat elli yıl içinde ‘kesin olarak’ bunu herkes böyle bilecek.”

Theodor Herzl kimdir?

Siyonist hareketi öngören Theodor Herzl, 1860 yılında, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’dedoğdu. Anne ve babası Yahudi olmasına rağmen, dönemin Alman-Yahudi aydınlanma ruhu ile dünyevi kültür ve değerlerle yoğrularak yetişti. 18 yaşındayken ailesiyle birlikte Avusturya’nın Viyana şehrine taşınan Herzl, genç yaşlardan itibaren edebiyata olan ilgisine rağmen, hukuk eğitimi gördü. Viyana Üniversitesi’nde hukuk doktorası seviyesine kadar yükselen Herzl, aynı zamanda yazar, oyun yazarı ve gazetecilik yönlerini de geliştirdi. Kısa bir süre hukuk işlerinde çalıştıktan sonra, asıl yapmak istediği mesleğe yöneldi ve Viyana’nın en etkili liberal gazetelerinden olan Neue Freie Presse’nin (Viyana Yeni Özgür Basın) Paris muhabiri oldu. Paris’te, meşhur Dreyfus Olayı’nı yakından takip etti. Bu olay, Herzl’in ilk olarak üniversite yıllarında karşılaştığı antisemitizmin, ne kadar ciddi boyutlara ulaştığını ve artık bir adım atma zamanının geldiğini idrak etmesine neden oldu.

Avrupa’nın en itibarlı gazetelerinden birinde yazan, birçok dili konuşan, dünyayı dolaşan, ileri görüşlü, saygın bir gazeteci, ne sebeple Siyonist olur?

Antisemitizm nedir?

İlk olarak XIX. yüzyılın ikinci yarısında türetilen bu terim, Yahudiler’i, bir din, bir kültür, bir insan topluluğu veya millet olarak değil, ortak fiziksel özelliklere sahip, aşağı bir ‘ırk’ olarak tanımlar. Yahudiler, Avrupalılarla kaynaşıp, iki kan harmanlanınca,  Avrupalı safkanlığının bozulacağını ve bu şekilde kültürel standartlarının da aşağıya çekileceğini savunur.Antisemitizm kısaca, Yahudi karşıtlığı, Yahudi düşmanlığı olarak da tanımlanabilir.

Herzl’in antisemitizmle tanışması

Herzl’in, 18 yaşında bir genç olarak taşındığı Viyana, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun başkenti olarak, diğer Avrupa şehirlerinden farklı bir yapıya sahipti. Ana dili ve kültürü Alman ağırlıklı olmasına rağmen, Macarlar, Çekler, Bohemyalılar, Slovaklar, Polonyalılar, Galiçyalılar, Türkler, Hırvatlar ve Yahudiler gibi değişik milletlerden oluşan zengin bir ulus yelpazesi vardı.

Çocukluğundaki Yahudi eğitimi, Budapeşte’de gittiği liberal sinagog ve büyük bayramlardaki aile yemekleri ile sınırlı olan Herzl için, Viyana gibi karma özellikleri barındıran bir şehirde asimile olmak, oldukça kolaydı. Hesapta olmayan ise, Herzl gibi, asimile olup başarılı olmayı hedefleyen genç ve duyarlı Avrupalı Yahudi gençlerin, antisemitizmin karanlık gerçeğiyle karşı karşıya gelmesi ve Yahudi doğmalarının adeta bir lanet olarak algılanmasıydı. Yahudiler’in, sosyal olarak kabul görmemelerinin yanı sıra, hükümetin idari mevkilerine, ulusal bankalara, orduda yüksek mevkilere, kısaca gerçek güç ifadesi olan konumlara getirilmeleri açıkça engelleniyordu.

Herzl’in antisemitizm ile ilk tanışması, Viyana Üniversitesi’ndeki dönemine denk gelir. 1880 yılında, üniversitede bir Erkek Öğrenci Kardeşliği’ne (Fraternity) katılan Herzl, ‘Fraternity’deki samimiyetten, sıkı dostluktan, birlikte şarkılar söyleyip eğlenmekten, eskrim yapmaktan, birliğe ait özel formalar giymekten çok haz alıyordu. Uç derecede Alman milliyetçi olan Fraternity’nin, 1883 yılında aleni olarak antisemit olduğunu açıklaması, bu mutlu günlerin sonunu getirdi ve Herzl derhal Fraternity üyeliğini geri çekti.

Avrupa’nın büyük çoğunluğunda yasal eşitliklerini elde etmiş olsalar da, Yahudiler’in sosyal olarak dışlanmaya devam edildiği gerçeği, bir anda Herzl’i çarptı. Almanca veya Fransızca, Viyana veya Paris politikası hakkında okudukları, hep aynı gerçeğe işaret ediyordu: havada görmezden gelinemeyecek antisemitizm rüzgârları esiyordu.

Herzl’i tetikleyen olay: Dreyfüs

XIX. yüzyıl, Yahudiler için çelişkilerle sona eriyordu. Bir tarafta Avrupa’nın en ileri ve aydınlanmış ülkeleri görünürde tam ve eşit vatandaşlık hakları ile Yahudiler’i yüzyıllardır süren ayırımcılıktan kurtarmak için önemli teşebbüslerde bulunuyor, diğer taraftan Yahudi düşmanlığı yok olmak bir yana, eskisinden daha ürkütücü bir şekilde kendini hissettiriyordu.

Herzl bu çelişkiyi için için yaşıyordu. Gazeteci ve yazar olarak profesyonel başarısı ve gerçek bir Avrupalı gibi hissetmesinin yanında, birlikte olduğu insanların Yahudiler’e bakış açısından rahatsızlık duyuyordu. Yahudiler, en iyi senaryoda hor görülürken, daha sık olarak saldırılara maruz kalıyorlardı. Herzl, muhabir olma lüksüne sahipti. Bu şekilde sadece bir gözlemci, bir şahit, bir seyirci konumundaydı. Ama gördükleri onu can evinden vuruyordu.

Bu dönemlerde Yahudi sorununa sosyal bir problem olarak bakan Herzl, 1894’te yazdığı The Ghetto oyununda, asimilasyon ve din değiştirmenin Yahudi sorununa kalıcı bir çözüm getirmeyeceğini savundu. Bu oyunun tartışmalara yol açacağını ve bunu takiben Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında karşılıklı hoşgörü ve saygıya dayanan verimli bir sonuca ulaşılabileceğini ümit etti ama hayal kırıklığına uğradı.

Herzl’i tetikleyen olay, 1895 yılında Fransız Subay Alfred Dreyfüs’un rütbesinin, halkın gözü önünde küçük düşürücü bir şekilde alınması oldu. Yahudi olan Dreyfüs, Almanlar’a casusluk yapmakla suçlanmış, yargılanmış ve suçlu bulunmuştu. (On yıl sonra Dreyfüs’un suçsuzluğu kanıtlandı ve serbest bırakıldı)

Dreyfüs, suçlu bulunduktan sonra, üniforması ile Fransız Askeri Okul sahasında dolaştırılmış, apolet ve şeritleri sökülmüş, şapkası yere fırlatılmış ve kılıcı kırılmıştı. Bütün bu onur kırıcı olayları, Fransız İhtilaline şahit olmuş Fransa halkı, “Haine ölüm” ve “Yahudilere ölüm” sloganları atarak izlemişti.

Burada Herzl’i şaşırtan, her şeyden çok atılan sloganın, “Yahudi’ye ölüm!” değil, “Yahudilere ölüm!” olmasıydı. Burada hedef gösterilen sadece Dreyfüs değil, bütün Yahudiler’di.

Dreyfüs olayı, Herzl’a, antisemitizm hastalığını yenmek veya tedavi etmek diye bir alternatif olamayacağını, Yahudiler’in bulunduğu her yerde antisemitizmin de olacağı gerçeğini gösterdi. Herzl’e göre bu durumda tek akıllıca çözüm, antisemitizmin olduğu yerlerden uzak durmak, Yahudiler’in toplu olarak, vaat edilmiş Filistin topraklarına yerleşmeleri ve tek bir millet olmaları idi. Bu görüşlerini, 1896’da yayınladığı Der Judenstaat (Yahudi Devleti -Yahudi Sorununa Modern bir Çözüm Girişimi) kitapçığında belirten Herzl burada, bir Yahudi anavatanı için görüşlerini de detaylı olarak açıkladı.

Siyonizm nedir?

Siyonist ideoloji, Yahudiler’in de diğer ulus ve milletler gibi bir halk olduğunu ve hep birlikte, bir anavatan içinde toplanmaları gerektiğini savunur. Siyonizm terimi, yaygın kanıya göre, ilk olarak 1891 yılında, Avusturyalı gazete yazarı Nathan Birnbaum tarafından ortaya atıldı. Siyonist hareketin kurucusu ise, Theodor Herzl’dir.

Siyonist Hareketin Kuruluşu

1896’da yayınladığı ve antisemitizmin çözümü için gereken Yahudi Anavatanı’nın detaylarını açıkladığı Yahudi Devleti kitapçığıyla Herzl, ilk defa olarak acil bir politik hareket çağrısı yapıyordu. Avrupa Kraliyet ailesi, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid  (Filistin’in kontrolü o dönemler Osmanlıların elindeydi) ile bu doğrultuda toplantılar düzenlerken, Yahudi liderler ve Yahudi toplulukları ile de görüşmelerde bulundu. “Yahudi vatanı” amacına hizmet etmek için, hissedarları olan ve tüm dünya Yahudileri’nden fon toplayacak bir şirket planlarını ortaya attı. (Bu şirket gerçekleştiğinde Dünya Siyonist Organizasyonu adını aldı). Die Welt (Dünya)adında Siyonist bir gazete çıkardı ve İlk Siyonist Kongresi’ni Basel’de, 29 Ağustos 1897 tarihinde düzenledi. Bundan sonraki yedi yılda, Herzl’in yarattığı Siyonist hareketin, fikirleri yönergelere, yönergeleri de harekete dönüştü. Komiteler kuruldu, dünya liderleri bilgilendirildi, yönerge talimatları müzakere edildi ve kararlar alındı. Bu şekilde, yavaş yavaş modern dünyaya uygun bir Yahudi Politikası oluşmaya başladı.

Altneuland-Eski Yeni şehir

Herzl, 1902’de yayınlanan son eseri, Altneuland’ı (Eski Yeni Şehir) Siyonizm’e adamış, Filistin Bölgesi’nde, yeni bir Yahudi Devleti hakkındaki öngörülerini paylaşmıştı. Bu yeni devlet, en yüksek hoşgörü düzeyinde kurulacaktı. Prensibi, şimdi ve her zaman “Arkadaşım, sen benim kardeşimsin” olacaktı.

Siyonist lider, gazeteci ve üretken yazar Nahum Sokolov, Altneuland’i İbranice’ye, Tel Aviv olarak çevirdi ve bu isim Yafa’nın dışında inşa edilen yeni şehrin adı oldu.

Herzl adına…

İsrail’in orta bölümünde yer alan Ben Shemen ve Hulda’da ‘Herzl ormanları’, dünyadaki ilk İbrani lisesi olan ve Tel Aviv’de kurulan ‘Herzliya’, Sharon ovasındaki ‘Herzliya kasabası’ ve daha birçok İsrail şehrindeki sokak ve kasabalar, Herzl’ın ismini ebediyete taşıyor.

Bu yıl doğumunun 150. yılı için İsrail’de kutlamalar ve Avrupa’yı da kapsayan geziler düzenlendi.

14–20 Nisan tarihleri arasında, AZM (Amerikan Siyonist Hareketi), Herzl’in Siyonist olma yolunda Paris, Basel, Viyana, Budapeşte ve İsrail’de yaşadıklarını anılarda tazelemek üzere, bu şehirleri kapsayan yedi günlük aydınlatıcı bir tur düzenledi. Turun değişik şehirlerdeki bölümlerine, Diaspora İşleri Bakanı, Yahudi Temsilcileri Başkanı, WZO Hazine Sorumlusu, Yahudi Ulusal Fonu Başkanı da katıldı. Tur, İsrail’in Bağımsızlık günü, 20 Nisan’da, Herzl Tepesi’ne yapılan anlamlı kutlamayla son buldu. WZO, Herzl’in anısına, Siyonist Şekel’i bastı. Doğumunun 150. yılı anısına, ABD’de Los Angeles’da bir sokağa ‘Theodor Herzl Way’ adı verildi.

Herzl, hayatı boyunca sürdürdüğü çabaları sonucu, bir Yahudi Devleti’nin kurulacağından emin olarak, ama bunun gerçekleştiğini göremeden öldü. Herzl’ın, “azimle, peri masalları bile gerçeğe dönüşür” prensibi, siyonizmin ilkesi haline geldi ve günümüzde halen yeni kuşaklara umut ışığı dağıtmaya devam ediyor…