Anneler Günü’nüz kutlu olsun!

Sibel CUNİMAN PİNTO Köşe Yazısı
21 Mayıs 2010 Cuma

Yazının başlığına şaşırmayın. Anneler Günü bu yıl 9 Mayıs’ta kutlandı bitti demeyin. Bu ayki yazımı, ne ben yazmakta geç kaldım ne gazete yayınlamakta... Bir kaç dakikanız varsa haydi buyrun…

Fransa’ya ilk yerleştiğimde mayıs ayının ikinci pazarı kutlamaya alıştığımız Anneler Günü yaklaşırken etrafta hiç bir faaliyet olmaması çok garibime gitmişti. Mağazaların afişleri, hediye promosyonları, medyada konunun ele alınmaması... Fransızlar Anneler Gününü kutlamıyorlar mı derken, her ay sizlere bir esinti göndermeye çalıştığım bu diyarlarda,öğrendim ki Anneler Günümayıs ayının son pazar günü kutlanıyormuş (hatta bir de istisnası var, aşağıda bahsedeceğim). Herkes gider Mersin’e Fransızlar ise tersine... O günlerde cok şaşırmış, ‘Fransızlar herkes ne yapıyorsa onu yapmayı pek sevmiyor, kendilerine has bir millet vesselam’ demiştim. Keza daha detaylı araştırdığım zaman gördüm ki Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika, Danimarka, Finlandiya, İtalya, Hollanda, Avustralya, Çin, Brezilya, ABD, Kanada, Peru gibi bir çok ülkede Anneler Günü mayıs ayının ikinci pazarı kutlanıyorsa da farklı tarihlerde kutlayan ülkeler de var: İspanya, Portekiz, Macaristan mayısın ilk pazarı, Yunanistan Meryem Ana’ya ithafen 15 Ağustos’ta, Fas ve Lübnan 21 Mart’ta, Güney Kore ise Anne & Babalar Günü diye ikisi bir arada 8 Mayıs’ta kutluyor-anlayacağınız sadece Fransızlar değilmiş farklı olan!

Birazcık tarihçe

Anneler Günü’nün tarihçesine dönersek ilk kutlamaların eski Yunan’da tüm tanrıların anası sayılan Rhéa (Cybèle) adına ilkbaharda yapıldığına, eski Roma’da kadınlar ve anneler için dini bir kutlama olduğuna, 15. yüzyılda Birleşik Krallık’ta ise zengin ailelerin yanında çalışan hizmetçi kadınların bu günü izin alarak kendi aileleriyle geçirmelerini sağlayan ‘Mothering Sunday’ olarak rastlıyoruz. Bizim okul kitaplarında öğrendiğimiz ABD’de Anna Jarvis’in annesinin ölüm yıldönümünü anmak amacıyla başlattığı kampanyanın sonucunda 1914’de Başkan Wilson tarafından mayıs ayının ikinci pazar günü olarak resmileştirilmesi versiyonudur. Fransa’daki gelişimi ise 1806 yılında Napolyon’un girişimine dek uzanır, 1918’de Lyon’da yapılan bir kutlamanın ardından uygulama sürer ve 25 Mayıs 1950’de mayıs ayının son pazar günü olarak resmi gazetede yayınlanır. Eğer bu tarih, (Şavuot benzeri) bir Hristiyan bayramı olan ve Paskalya’dan yedi hafta sonraki pazar gününe denk gelen Pentecôte ile çakışırsa, o yıl anneler günü haziran ayının ilk pazarına kayar!

Ya Büyükanneler Günü’ne ne dersiniz?

Büyükanneler Günü’ne ise ilk kez Fransa’da rast geldim (büyükbabaların suçu ne bilmiyorum??) 1987’de Kraft Jacobs Suchard Grubu tarafından ‘Büyükanne Kahvesi’ reklamı çerçevesinde mart ayının ilk pazar gününde kutlanması önerilmiş. Çocuk gelişiminde büyükannelerin önemi yadsınamaz, çocuğun aile içinde yerini alması, torunların aile geleneği ve kendi aile tarihleriyle tanışık olmalarının önemini vurgulamak amacıyla bu gün vesilesi ile çoğunlukla okullarda büyükanneler kendi çocukluk dönemlerini torunlarıyla paylaşan konuşmalar yapmaktalar.

Sevdiklerimizi hatırlamak için böyle günlere ihtiyaç yoksa da, bu tür kutlamaların ticari bakış açısıyla pompalandığı biliniyorsa da ben kutlamalara karşı değilim. Kaybettiklerimizi anmak, hayatta olan sevdiklerimizi bir telefonla, bir çiçekle, bir kartla veya onlarla geçireceğimiz bir kaç saatle sevindirmenin olumsuz bir yanını görmüyorum, tabii ki ‘à chacun son idée’ (herkesin görüşü kendine).

Anneler Günü her zaman anneannemle de paylaştığım özel bir gündü. Onu kaybettigimden bu yana sanki daha hüzünlü geçiyor Anneler Günü... Ama biliyorum ki hayat devam ediyor... İlk günlerin ardından içimizi acıtan duygular yerini bizleri olgunlaştırıp daha insan kılan derin yara ve sızılara bırakıyorsa da en güzeli ‘arka bahçelerimiz’de sürekli canlı tutabileceğimiz anılarımız... İşte bugün de anneanneciğime çok sevdiğim bir kaç dize gönderiyorum:

Hep vardın, sevdin, baktın, büyüttün, hayatı öğrettin / Yol göstericimiz, aile direğimiz, can yoldaşımızdın / Ama bir tek şeyi unuttun: / Sensiz nasıl yaşanır / Bundan hiç söz etmedin.

Annelerimiz, babalarımız, büyükannelerimiz, büyükbabalarımız- yanımızda veya kalbimizde- değerlerini bilelim, tek bir günden çok öte, sürekli bizim için önemli olduklarını hissettirelim/yaşatalım.

Ben sevgili annemin gününü mayıs ayında iki kez kutluyorum- şikayetçi değildir herhalde, ne dersiniz?

Gelecek aya dek hoşça kalın, sevgiyle kalın.