Torunuma mektuplar -2

Sara YANAROCAK Kavram
5 Mayıs 2010 Çarşamba

Canım Guy’cığım;

İşte yine birlikteyiz. Uzun zamardır sana yazmamıştım. Bugün bir çocukluk arkadaşımı gördüm. Senden iki ay daha büyük bir torunu var. Arkadaşım, sana henüz birkaç günlükken yazdığım ilk mektubumu okumuş, çok hoşlanmış. Onun da duygularına tercüman olmuşum. Çok sevindim torunum. Demek ki ben sana bir şeyler anlatmaya çalışırken, isabetli davranıyormuşum.

Artık 5 aylık koskocaman bir delikanlı bebek oldun. Ellerini ve ayağının başparmağını iştahla emiyorsun, sağına soluna dönüyorsun ve en önemlisi gevrek kahkahalar atıyorsun. Benim güzel oğlum, seni öylesine çok seviyorum ki.

Büyüyüp, beni anlamanı, seninle konuşmayı iple çekiyorum. Ama tabii ki her şeyin bir zamanı var. Doğmanın ve büyümenin, anlatmanın ve dinlemenin söylemenin ve susmanın, bakmanın ve görmenin, olayları ayrımsamanın ve duyumsamanın bir zamanı var.

Daha çok küçüksün ama, büyük adam gibi ciddi bakışlarının ardında, sanki her şeyi bilen, anlayan bir halin var. Bu duruşların ve bakışların ileride düzgün bir insan olacağının habercisi gibi. Senin yetişkin halini görmeyi öyle çok istiyorum ki.

Guy’cığım düzgün insan olmanın ilk şartlarından biri özü sözü doğru bir kişi olabilmek. Ne istediğini çok iyi bilmen gerekir küçük adamım. Bunun için de bilgiyle yüklenmen gerekir. Doğru ve değerli bilgilerle. Seninle ilgili kurduğum hayallerin başında seninle yan yana iki koltuğa oturup kitap okumak var. Eğer böyle bir şansa sahip olacaksam dünyanın en mutlu ninesi olacağım. Guy David senin bir kitap kurdu olmanı gönülden diliyorum. Kitap okurken, önünde öyle bir dünya açılacak ki, keşif yolculuğundan dönmeyi asla istemeyeceksin. Senin için şimdiden kitaplar almaya başladım. Hayalini bile kurmak beni heyecanlandırıyor. Sana o kadar çok şeyden bahsetmek istiyorum ki. Biliyorum şimdi anlayamayacaksın ama, zarar yok kuzucum. Herşeyin bir zamanı var.

Guy’cığım yetişkin bir insan olacağın vakit okuman gereken kitapların başlıcalarından bir tanesi Kutsal Kitap olmalı. Bu kitap öylesine derin ve anlamlı bölümlere sahip. Her biri ayrı bir deneyim ve kazanç. İçindeki her şey çok önemli olmakla beraber, ben en fazla edebi değeri yüksek olan deyişleri, atasözlerini ve mezmurları seviyorum.

Mesela Kral Süleyman’ın “Kohelet” kitabı son derece anlamlı bilgeliklerle doludur. Hele içinde bir bölüm var ki şöyle başlıyor:

“Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanı vardır.

Doğmanın zamanı var, ölmenin zamanı var.

Ağlamanın zamanı var, gülmenin zamanı var.

Yas tutmanın zamanı var, oynamanın zamanı var.

Aramanın zamanı var, vazgeçmenin zamanı var.

Saklamanın zamanı var, atmanın zamanı var.

Yırtmanın zamanı var, dikmenin zamanı var.

Susmanın zamanı var, konuşmanın zamanı var.

Sevmenin zamanı var, nefret etmenin zamanı var.

Savaşın zamanı var, barışın zamanı var.”

Kohelet (Vaiz) 3

Sevgili Guy, burada söylenen sözlerin ne kadar derin olduğunu görebiliyor musun? Herşey zıtlıkların dengesinden kurulmuş. Yani bir olumsuzluk vücuda gelmeden, bazı yaşanmışlıklar olmadan, iyilikler ve düzen oluşamıyor. Ağlamadan gülmenin tadı alınamıyor, susmadan dinlemeden, gerçekler ayrımsanmıyor. Fikirleri tartışmadan, doğru yola ulaşılamıyor.

Bak Guy, okuduklarını çok iyi imbikten geçirip, bilgelikle damıtmalısın. Bu yol; uzun ince bir yol. Düşe kalka, dizlerini kanata kanata doğru yolu bulacaksın. Her duyduğuna, okuduğuna hemen inanma, araştırıp, sına, birini diğeriyle karşılaştır. Hakikati bulabildiğini kim iddia edebilir ki. Şimdi sana bunları söylüyorum diye benim ulaştığımı sanma. Daha bir arpa boyu yol ilerlemedim. Sadece çaba gösteriyorum.

Sana söylemek istediğim daha çok şey var ama, sen şimdi sütünü iç, tatlı tatlı uyu ve mutlu ol canım torunum.

Tanrı seni, anneni ve babanı korusun.

Görüşmek üzere

Babaannen Sara

2 Mayıs 2010