Taraf olmak; tarifi ve açılımları

Riva ŞALHON Köşe Yazısı
1 Eylül 2010 Çarşamba

Taraf olmak doğru ata oynamaktır. hangi tarafın diğer tarafı döveceğini kestirmektir. Doğru kestiren, taraf olmanın güzel avantajlarından faydalanır.  CEO’nun onaylayacağı projeyi doğru tahmin edip içinde yer almak gibi…

Düşünebilenler için ise taraf olmak bir fikri, inancı olmaktır. Çıkar araştırmadan, açıklamadan.  Kendi doğru ve yanlışına sahip olabilmektir.

Bazıları mahalle baskısı ile genel resime uygun tarafta kalmaya devam eder, doğrusuna veda eder. 11 Eylül saldırılarından sonra Bush’un terör  mücadelesi adına yapılan her şeyi destekleme baskısı yaratan  ‘Ya yanımızdasınızdır, ya da karşımızda’ konuşması sonrası, pek çok devletin tavrı gibi.

Bazen de can havliyle yanlıştan yana tavır alınan bir durum, diğer tüm doğruları silerek hayata damgasını vurur. Istvan Szabo’nun ‘Taraf Tutmak’ adlı filmindeki  orkestra şefi Dr. Wilhelm Furtwängler gibi…Dünyaca ünlü bu müzik insanı Nazi Partisi üyesi olduğu için savaş sonrasında etik olarak  suçlanıyordu. Bir renk belli etmemenin büyük ihtimalle fena sonuçlanacağı bir dönemdi.

Tarafının gücünü bilenler renksizleri taraf açıklamaya iterler, gizlice akıbeti sufle ederler. Rengini kendine saklamak isteyenleri diğer tarafı tutmak, kavgacı ve düzen bozucu olmakla etiketlerler.

‘Taraf olmak zorunda değilim bana verilen görevi eksiksiz yerine getirsem yeterli’ diyerek sıyrılmak da bir seçenektir. Adolf Eichman’ın ‘yahudi sorununa bir çözüm’ bulması istendiğinde yaptğı titiz plan gibi. Yakalandıktan sonraki savunmasında kendisini neden yargıladıklarını anlamadığını söylemişti. Alt tarafı o da diğer bütün memurlar gibi Heydrich’in verdiği görevi yerine getiriyordu!.

Doğru zamanda güçlü tarafa geçebilmek, bazıları için yanar döner gözükse de çoğu zaman diplomasi olarak adlandırılır.

Tarafsız olmak ise bence iki nedenle olabilir. Ya insanın cidden bir bilgisi yoktur, ya da umursadığı bir konu değildir, ilgisi yoktur meseleye.

Çoğu zaman ise siyah beyaz resimlerdeki gibi pek çok gri vardır insanın kafasında… Kendince terzi elinden çıkmış bir çözüm vardır aslında akılda, ama seçeneklerden hiçbirine uymamaktadır. Tuhaf bir seçim yapmaya zorlanmaktadır. Insan gönül bağı olanı tercih etmek durumunda kalır. Ne de olsa kanaat notu, geçmiş bütün davranışları da kapsayan yasal bir uygulamadır…

Çoğu kişi kanaat notu sayesinde taraf oluyor. Meseleyi tam benimsediğinden değil…