Lal’in penceresinden bakın

Doğal taşların etkisine inanır mısınız? Doğal taşların, fiziksel, ruhsal ve zihinsel birçok faydası olduğu belirtilir… İşte, bu olumlu faydaları şahsen yaşamış biri olarak Tuna Kamhi, deneyimlerini başkaları ile paylaşıyor…

Virna BANASTEY Yaşam
1 Eylül 2010 Çarşamba

Doğal taşlara ilginiz nasıl başladı?

On altı yıldır temeli psikoloji, felsefe ve spritüel bilgilere dayalı kişisel gelişim çalışmaları sürdürüyorum. Spritüel eğitimler, doğal taşları tanıtırken onların şifa verici gücünü de bizlere aktarır. Taşların gizemli gücü ile tanıştığımda ilk önce onlardan görsel olarak etkilendim. Formları, renkleri beni onlara doğru çekti; her biri bir başka güzeldi. Taşları elimde tuttuğumda da titreşimlerini hissedebildim; do, re, mi ses titreşimleri gibiydiler. Bu olağanüstü bir duyguydu.

Ancak, 2007 yılında çok ağır hastalandım. Tedavilerin ardı arkası kesilmiyordu. Ameliyat oldum ve hastalığımla mücadelem üç yıl sürdü. Doktorların önerilerinin yanı sıra tamamlayıcı tıbbın da yardımına başvurdum; yan etkisiz, ucuz, kolay, etkin, pratik yöntemlerdi. Sanki ilk yardım rehberleriydi. Aragonit, lal ve ametist taşları acımı dindirmek için ilaçların yanı sıra en iyi dostlarım oldular. Onları hastalığım süresince hep kullandım. Mucizevi yanlarını birebir o zaman deneyimliyebildim.

Doğal taşlarla terapi neleri kapsıyor?

Doğal taşlarla terapi yedi yöntemi kapsıyor. Bu yöntemleri sıralamadan önce tüm taşların etkisinin aynı olmadığını söylemeliyiz. Son zamanlarda keşfedilen Petalit ve Şatukit gibi taşların etkisi diğerlerine göre daha fazla. Bu taşların fiziksel gövdemizi çevreleyen ince tabaka üzerine etki etmesi söz konusu iken vücudun kendisi farklı titreşimler gösterme eğilimindedir. Mesela, kişi daha önce yoga, tai-chi veya meditasyon yaptıysa, bu kişilerin vücut titreşimleri bu tarz yöntemlere başvurmayan kişilere göre daha farklı olur. Alışkanlıklar ve duygular da vücudu etkiler. Bu yüzden farklı taşların titreşimleri farklı vücut tipleri için uygundur. Taşların gücü, onlara saygı göstererek ve güçlü varlıklar olduğunu düşünerek arttırılabilir.

Masaj: Vücudun belirli noktalarına ruh-beden-zihin sağlığının uyumlu ve dengede çalışması açısından, SPA taşları dediğimiz obsidyen taşlarını sıcak ya da soğuk olarak kullanırız.

Meditasyon: Taşların sivri bir ucu varsa o ucu kendimize doğru yerleştiririz. Parmaklarımızla dokunarak meditasyon yaparız. Bu toksik etkilerden kolayca kurtulmamızı sağlar.

Tene temas: Taşları doğrudan tene temas ettirirsek enerji alışverişi daha güçlü olur. Bu, doğal taşla hazırlanmış bir takı olabilir.

Mekânda kullanmak: Doğal taşlar, cepte veya çantada gezdirilebilir. Evinizin, yatak odanızın veya işyerinizin bir köşesine bilgisayarınızın, televizyonunuzun yakınına yerleştirebilirsiniz. Cihazlardan yayılan radyoaktif maddeleri emme gücüne sahiptirler.

Niyet: Taşı elinizde tutarak niyetinize odaklanın, bildiğiniz olumlamaları yüksek sesle tekrarlayın. Evrenle işbirliğine girin. Bu yöntemi iyice gevşedikten sonra gerçekleştirin.

Çakra çalışması: Her çakranın kendi rengi vardır. Taşları uygun renkteki çakraya yerleştirerek çakralardaki dengesizlikler hızlıca giderilecek ve çakralar tekrar uyumlu bir şekilde çalışmaya başlayacaklardır. Taşların rengi şifalı etkileri konusunda rol oynar. Örneğin mor ametistin şarap benzeri bir etkisi vardır ve antik çağlardan bu yana ayıltıcı etkisi ile bilinşr. Kırmızı taşlar bir yandan enerji verirken diğer yandan sakinlik ve huzur verirler. Mavi cennetin rengi olarak bilinmekte ve ruhsal karanlığın etkilerinden kurtulmak için kullanılır.

Taşın sol elin içinde ovalanması, tespih şeklinde kullanılması, hastalıklı veya ağrılı bölgede gezdirilmesi yararlıdır. Sürekli kullanılacaksa sağ elde bir bilezik veya yüzük olarak da kullanılabilir... Bağışıklık sistemimizi güçlendiren Kantaşının yanında Smitsonit taşını da 20-30 dakika gerdanınızın üstüne yerleştirilerek kullanılabilir.

Taşların şifası, hangi rahatsızlıklara veya hastalıklara iyi geldiği nasıl belirleniyor?

Taşlardaki şifa bilgisi kadim bir bilgidir. Birçok insan, eğer taşın bir faydası görülüyorsa,  taşıyan insanın buna inandığı ve psikolojik olarak etkilendiği içindir diye düşünür. İnanç meselesi deyimi böyle doğmuştur. Taşların değeri Hz Adem’e öğretilen kadim bir gerçekliktir. Musa Peygamber ve İsrailoğulları’nın Mısır’dan çıkışını anlatan Exodus, Hz Harun’un kutsal giysisinde Oniks taşının kullanıldığından ve 12 kabileyi ifade eden 12 renk taşın dikilmiş olduğundan bahseder. 10 Emir iki taş levha üzerine kazılmıştır. Yunan, Eski Mısır, Roma, Hint, Sümer, Babil mitolojisinde de taşlar kutsaldır. Mısır’daki piramitlerin aragonit taşıyla kaplı olduğu söylenmektedir.

Taşların şifayı nasıl sağladığı hâlâ bir giz. Antik Çağ’da, Mısır’da şifacılar deneye deneye hangi taşın hangi hastalığa iyi geldiğini tespit etmişler. Orta Asya’da şamanların da aynı yöntemi kullandıklarını görüyoruz.

Taşların kutsallığı barındırdıkları titreşimden yani enerjiden kaynaklanmaktadır. Taşların yüzyıllardır kullanılmalarının nedenini üç kavram etrafında toplamaktayız; titreşimleri, renkleri, mineral içerikleri…

Titreşimleri: Her taşın kendine özgü titreşimi, elektrik yükleri vardır. Bu yükler toksik enerjiyi emerler ve dönüştürürler. Taşlar yeryüzünün derinliklerinden, manyetik alanından gelir. Bu yüzden manyetik yüklerinin olması şaşırtıcı değil. İnsan vücudundaki hücreler de manyetik yüklü olduğundan taşlarla karşılıklı etkileşime geçer. Böylece taşların yarattığı  manyetik titreşimler bedeni harekete geçirerek dengeye gelmesini sağlar.

Renkleri: İnsan bedeninde enerji merkezi olarak bilinen çakraların her biri farklı bir renge tepki verir. Çakraların dengelerini kaybetmelerinin fiziksel, duygusal, zihinsel ve ruhsal bozukluklara neden olduğu biliniyor. Yeşil renginin yorgun ya da bozuk gözlere iyi gelmesi gibi…

Mineraller: Taşlar belli minerallerden oluşur. İnsan bedeni de aynı minerallerden oluşur. Böylece etkileşim içine girerler. Bu mineraller vücut sağlığı ve psikolojisi için önemli yer teşkil eder. Örneğin, Peridot taşı silikon, demir ve magnezyumdan meydana gelir. Turmalin demir, bor, alüminyum, magnezyum ve sodyum içerir. Türkuaz ise bakır ve demirden oluşur...(Bunlar bilim adamlarının verileridir)

Bize gelen bir kişi “Hangi taşı kullanmam gerek?” diye sorarsa şu şekilde cevap veririz: Taşlara bak, hangi taşa doğru çekiliyorsan, o senin ihtiyacın olan taştır. O taşın enerjisine ihtiyaç vardır. Bu sezgisel bir yaklaşımdır. Taşla terapinin hiçbir bilimsel açıklaması yoktur, inanca dayalı bir yöntemdir...

Bu terapiyi kimlere önerirsiniz?

Bu terapiyi taşların şifalı gücüne inanan herkese öneriyoruz...

Bu taşları kullanırken dikkat edilmesi gereken noktalar var mı?

Evet vardır. Öncelikle, taşların, kullanan kişilerin enerjisiyle uyumlanmış olmaları gerekir. Kişinin taşı iyice yıkaması, ona saygıyla davranması gerekir. İşbirliğine girerek olumlamalar söylenir ve niyet belirlenir. Taş, takı şeklinde kullanılıyorsa tene değen yanının açıkta kalacak şekilde ayarlanması gerekir. Bu enerji alışverişi içindir. Haftada bir gün taş temizlenmeli, toksinlerden arındırılmalıdır. Taş sadece kullanan kişiye ait olmalıdır, başkası bu taşı ellememeli.

Bu taşların takı olarak kullanılması uygun mudur?

Çok uygundur. Kolye, bilezik, yüzük, halhal olarak doğal taşlarla hazırlanmış takılar vardır. Bedeninize doğrudan temas ederek şifalandırma gerçekleştirilir. Bu bağlamda taşlar üç görevi birden yapıyorlar. Bünyelerindeki mineral değerlerin enerjisini doğrudan fiziksel ve ruhsal bedenimize aktarırlar. Dış alemden bedenimize ulaşan enerjilerin büyük bir kısmını topluyor, süzgeçten geçiriyor ve bedenimize elenmiş olarak aktarıyorlar. Bedenimizdeki olumsuz enerjileri emip ya olumluya çevirerek bedenimize iade ediyorlar ya da dış aleme aktarıyorlar.

Dükkânınızda başka neler sunuyorsunuz?

Dükkânımda doğal taş ve takıların yanı sıra otantik ürünler satıyorum. Hamam setleri, şallar, masa örtüleri, yastıklar, çok özel bir seramik koleksiyonu, bakır objeler, çarık, Kilis tiftik örtüler vs…

NEDEN ‘LAL’ TAŞI?

Lal taşı Latince Garnet veya Granat olarak da adlandırılır. Kırmızı-mor renktedir. Granat nar anlamına da gelir. Narın içindeki tanelerin bolluğunu ifade ettiği gibi lal de hayal kuran, merhamet taşı ve tutkuların taşı olarak da bilinir. Üreme gücünü arttırdığı için bana Tora’da geçen Tanrı buyruklarından “çoğalın” cümlesini anımsatıyor. Enerjisi damarlar için faydalıdır; kanı temizler. Yaşamanın temel öğesi kanın renginde olan Lal yaşamın, coşkunun, heyecanın ta kendisini anımsatıyor bana... Hayatın sürekliliğini, sonsuzluğunu, yaşam gücünü ve canlılığını nar tanelerindeki bolluk ve bereketi ve her şeyden önemlisi sevgiyi temsil ettiği için “Lal’in penceresinden bakalım” diyorum...

 

LAL YAŞAM

İstiklal Cad. Aznavur Pasajı no:6 Beyoğlu

0212 249 26 93