Eski tüfeklerin gövde gösterisi

64 yaşındaki S. Stallone, Bruce Willis, Eric Roberts, Mickey Rourke, Arnold Schwarzenegger, Dolph Lundgren gibi eski tüfekleri, Jason Statham ve Jet Li gibi genç aksiyon oyuncularıyla bir araya getirip, erkek dayanışmasıyla, yine dünyayı kötülerden kurtarma peşinde.

Viktor APALAÇİ
25 Ağustos 2010 Çarşamba

Yazdığı kof, içi boş senaryodaki boşlukları, silahlı çatışmalı, yakın dövüşlü, barut kokan kan gölü sahnelerle kapatmaya çalışan Stallone derin hayal kırıklığı yaratıyor. Tutmuş klişeleri ard arda sıralayan, inandırıcılıktan uzak bir senaryo, zeka ve mizah duygusu taşımayan diyaloglar, “Cehennem Melekleri”ni sinemasal özelliği olmayan bir film yapıyor.

Sinemanın kısır yaz sezonunu renklendiren “Başlangıç/Inception”, “Ciddi Bir Adam / A Serious Man”, “Anneler ve Kızları / Mother and Child” gibi kaliteli filmleri izledikten sonra, (sırf bu köşeyi boş bırakmamak için) Sylvester Stallone’nin “Cehennem Melekleri / The Expendables”ine katlanmak büyük işkence.

Her izlendiğinde farklı okumalara açık, entellektüel egzersiz “Başlangıç”ı dördüncü kez izleme zevkinden kendimizi mahrum edip, eleştirmenlik duygusuyla süklüm püklüm “Cehennem Melekleri” için bir bilet alıyoruz.

64 yaşındaki Sylvester Stallone, Bruce Willis, Eric Roberts, Mickey Rourke, Arnold Schwarzenegger, Dolph Lundgren gibi eski tüfekleri, Jason Statham ve Jet Li gibi genç aksiyon oyuncularıyla bir araya getirip, 85 milyon dolar harcayarak, erkek dayanışmasıyla, yine dünyayı kötülerden kurtarma peşinde.

Senaryo yazarı – yönetmen ve başrol oyuncusu olarak, filmde yaptığı hızlı başlangıçla, nostaljik bir sinema keyfi yaşayacağınız yanılgısına düşüyorsunuz. Çok geçmeden, dandik bir konuyu işleyen, kof bir senaryo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyor, ağzını burnunu büzerek oynayan, adeta kendi karikatürünü çizen bir Sylvester Stallone ile yetinmek zorunda kalacağınızı anlıyorsunuz.

Vietnam gezisi, tek kişilik yenilmez ordu, “İlk Kan / Rambo” günlerini aratmayan, 1980’lerin sert adamlarını bir araya getirerek, o dönemin aksiyonlarına bir saygı duruşunda bulunan “Cehennem Melekleri” neresinden bakarsanız kötü bir film.

Stallone kendi karikatürünü çiziyor

Güney Amerika’daki kokain yetiştirilen bir adanın diktatörünün, eski CIA ajanı, yeni uyuşturucu baronu ile kurduğu ortaklıkta, halkı ezerek, özgürlükleri ortadan kaldırarak işlettikleri düzeni, paralı askerlikle geçimlerini sağlayan bir grup Amerikalı komando bozmaya uğraşıyor.

Tutmuş klişeleri acemice birbirinin ardına sıralayan, inandırıcılıktan uzak bir senaryo, ipe sapa gelmeyen bir olay örgüsü, özensiz diyaloglar “Cehennem Melekleri”ni sinemasal özellik taşımayan bir film yapıyor.

“Peki nasıl oluyor da film, içinde bulunduğumuz yaz sezonunun en çok hasılat getiren filmleri arasına giriyor?” sorusuna verilecek cevabımız şu: 1980’lerin gişe şampiyonu aksiyon filmlerine, emekli aksiyon yıldızlarına özlem duyanlar, silahlı çatışmalı, yakın dövüşlü, barut kokulu, kan gölü filmlerin iflah olmaz hayranlarına, şiddete tapanlara ilaç gibi gelen “Cehennem Melekleri” geniş bir izleyici kitlesine hitap ediyor.

1976’ın 2 Oscar ödüllü “Rocky”nin kas yığını, mazlum ve içine kapanık boksör tiplemesiyle ünlendikten sonra, Sylvester Stallone yönetmen olarak yaptığı 8 filmle B filmi kategorisi içinde kaldı. Örneğin yönetmen olarak harikalar yaratan Clint Eastwood gibi eski aktörlerin gölgesinde kaldı.

Demode bir film

30 yıl öncesinde kalan senaryo yazarlığı, yönetmenliği ve aktörlüğüyle demode kabul edilen Stallone mizah ve ironi içermeyen senaryolarının açığını, şiddete dayanan silahlı çatışma, yakın dövüş, patlamalı, gürültülü, kan gölü aksiyon sahneleri ile kapatmaya çalışıyor.

Filmin eski tüfeklerden oluşan görkemli oyuncu kadrosunda kandırmaca ve tuzaklar var. Arnold Schwargenegger ile Bruce Willis’in gözüktüğü sahneler 2-3 dakikayı geçmediği gibi, filmde yama gibi duruyor. Senaryodaki tek zeki espri, California Valisi’nin uğurlanırken “Hadi sen git başkanlığa aday ol” şeklinde uğurlanması. Stallone’nin Dane Callaham ile müştereken senaryosunu yazıp yönettiği film bir grup paralı askerin hikâyesi. Barney (S. Stallone) liderliğindeki grupta bıçak fırlatma ustası, aşk kırgını bir komando (Jason Statham) bir Uzakdoğu dövüş ustası (Jet Li), iki taraflı oynayan dev bir boksör (Dolph Lundgen), part time dövme ustası bir kiralık katil (Mickey Rourke) var.

Karanlık bir adamın (Bruce Willis) teklif ettiği bir işi üstlenen grup, uyuşturucu baronu olan eski bir CIA ajanının (Eric Roberts) bir Güney Amerika ülkesindeki ortağı, diktatör general ile olan işbirliğine son verecektir. Alçak generalin isyankâr kızı (Gisele İtie), maddi çıkarları gözetmeyip soylu bir amacın etrafında kenetlenen grubumuza lojistik destek verecektir. Oyuncu kadrosunda, yaşlı aktörler dökülürken, genç kuşaktan Jason Statham ile sempatik Jet Li fark yaratıyorlar. Şöhretini Guy Ritchie’nin gangster filmleriyle yapan Jason Statham, karizması ve sevimliliğiyle, bu kabus gibi filmin tek olumlu faktörüydü.