Moiz Aziz’in anısına

Tilda LEVİ Köşe Yazısı
25 Ağustos 2010 Çarşamba

- Daaantelacı…

“Bağırışı ile seyyar satıcıların en renklisi Yasef Efendi’nin sokağa yaklaştığı duyulurdu.

Az sonra uzun boylu, zayıf, kasketinin kenarlarından taşan kır saçları, çok cepli uzun gri renkte önlüğü, yan cebinden sarkan günlük gazetesiyle Yasef Efendi ve sahibini ağır adımlarla takip eden yarış atı endamında bir beygir mola vermek üzere bahçe parmaklığı önünde dururdu.

- Daaantelacı… makara, düğme, İtalyan dantel, mendil, Alaman iğne, yün çile…”

Dantelacı, Eli Aji’nin yazdığı öyküden yola çıkarak, yönetmen Eytan İpeker’in senaryolaştırdığı, 2005’te III. Gila Kohen Öykü Yarışması öncesi izleyiciye sunulan kısa metrajlı bir filmdi. Yönetmen  Eytan İpeker, üstünde titizlikle durduğu rol dağıtımında Yasef Efendi tiplemesi için Moiz Aziz’i seçmişti. Rolünü başarıyla oynayan Aziz ve diğer oyuncular dakikalarca alkışlanmışlardı.

1950’lerin mahalli rengini Balat semtinde yansıtmıştı yönetmen. Şimdilerde, artık ne Yasef Efendi gibi seyyar tuhafiyeciler kaldı, ne de Moiz Aziz.

Ne yazık ki, bir dönem İhtiyarlar Yurdu Derneği başkanlığını üstlenen Moiz Aziz’i bir hastalık sonucunda genç yaşta yitirdik.

Her zaman enerjik, her gün yeni bir projeye hazır, neşeli ve hoş sohbet bir insandı. Ölüm kimseye yakışmaz ama ona hiç yakışmadı.

‘Daaantelacı’ diyen sesin hep kulaklarımda çınlayacak. Mekanın cennet olsun.

***

Nihayet poyraz çıktı. Ve eskilerin deyimiyle ağustosun yarısı yaz, yarısı kış misali havalar yaşanmaya başlandı. Ceketler poşetlerinden çıktı, pikeler yeniden kullanıma girdi. Göçmen kuşlar kümeler halinde yola çıkmaya başladılar. Tabii adet üzere gidişlerini görenler hemen ayağa kalktılar. Malum, batıl inanışa göre kuşlar göç ederken görüp ayağa kalkanlar o yıl çok seyahat edermiş. Doğrusu ben de kalktım. İçimden bir ses bu sene çok havalanacağımı söylüyor. İç sesinize kulak vermeyi deneyin. Dilekleriniz gerçekleşebilir.