Auschwitz kurtulanı ile Türk hip-hopçu ırkçılığa karşı

Bir Holokost kurtulanı olan 85 yaşındaki Esther Bejarano, Türk göçmeni Kutlu Yurtseven’in hip-hop grubu ile birlikte Alman gençlerine verdikleri konserlerde, ırkçılığa, ayrımcılığa ve antisemitizme karşı mücadele çağrısında bulunuyorlar

Nelly BAROKAS Kültür
10 Şubat 2010 Çarşamba

“Holokost’un anısını canlı tutmaya çalışıyor, aynı zamanda da geleceğe bakmak istiyoruz.”

Esther Bejarano, Auschwitz’de Yahudi bir tutuklu olduğu yıllarda ve sonrasında müziğin kendisini canlı tuttuğunu söylüyor.

Şimdi, Auschwitz Nazi ölüm kampının özgürlüğüne kavuşturulmasından 65 yıl sonra, 85 yaşındaki Esther bir hip-hop grubu ile birlikte, Alman gençliğine ırkçılık karşıtı mesajlar vermeye çalışıyor.

Ufak tefek Esther Bejarano, Auschwitz’in özgürlüğüne kavuşturulmasının yıldönümü olan 27 Ocak günü Associated Press’e “Bizimki, yaş, kültür ve tarz gibi her şeyin çatışması. Fakat ortak noktamız müziği sevmemiz, hepimizin ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı savaşmamız” demekteydi.

Batı Almanya’da Saarbruecken’de bir Yahudi kantorun kızı olan Esther Bejarano, Nazilerin iktidara geldiği ve onu ailesinden ayırdığı güne dek müzikle iç içe bir evde büyüdü. Esther götürüldüğü Auschwitz’de kızlar orkestrasının bir üyesi oldu. Avrupa’nın her yerinden Yahudileri taşıyan trenler ölüm kampına vardığında onları karşılayan orkestrada Esther akordeon çalıyordu.

“Gözlerimizden yaşlar akıyordu onları müzikle karşılarken. Yeni gelenler bizleri alkışlıyorlardı, ne yazık ki bizler onların doğrudan gaz odalarına götürülüp yok edileceklerini biliyorduk” sözleriyle anılarını anlatıyor.

Esther Bejarano hayatta kalabildi, oysa ailesi ve kız kardeşi Ruth, Naziler tarafından öldürüldü.

Son yirmi yıldır Esther, kızı Edna ve oğlu Yoram ile birlikte, Hamburglu “Coincidence” adlı bir müzik grubu eşliğinde, geçmişlerin Yidiş ezgileri, gettoda yapılmış besteler, Yahudi direnişçilerin şarkıları türünden müzik yapmaktalar.

Yaklaşık iki yıl kadar önce Kutlu Yurtseven adlı rap müzik yapan bir Türk göçmeni, Esther’in çalıştığı grupla ilişki kurdu. 36 yaşındaki Yurtseven; “Grubumuz Almanya’da yükselmekte olan ırkçılık ve antisemitizme karşı bir şeyler yapmak istedi. Yoram bana her şeyden önce genç rapçilerle birleşme teklifim hakkında annesi Esther’e danışması gerektiğini söyledi” sözleri ile bu birlikteliğin ilk adımlarının nasıl atıldığını anlatıyor.

Esther, Kutlu Yurtseven’in teklifine sıcak baktı, çünkü rapçilerle birleşmek Alman gençliğine ulaşmanın en etkin yollardan biriydi. Esther hip-hop grubu ile birleşmeye nasıl karar verdiğini şu sözlerle dile getiriyor: “Bizler Holokost’un anısını canlı tutmanın yanı sıra geleceğe bakmayı ve gençleri yeni Nazilere karşı mücadelede cesaretlendirmeyi amaçlıyoruz. Irkçılığın sonuçlarının ne olduğunu biliyorum. Kutlu Yurtseven’in ‘Microphone Mafia’ adlı grubunun mensuplarının göçmen olmaları sebebiyle ayrımcılığa maruz kaldıklarını biliyorum.”

Müslüman olan Kutlu Yurtseven bu birlikteliği dini armoninin bir mesajı olarak nitelendirirken; “Bütün dinler hemcinsini sevmeyi ve saymayı buyurur, bizim de yaptığımız bu” demekte.

Modern hip-hop ile geleneksel Yahudi folklorunun karması oldukça ilgi çekmekte. Grubun gençleri Yahudi şarkılarına hip-hop temposu ve yeni güfteler katarak genç kesime hitap ediyorlar.

Grup geçtiğimiz yaz Per La Vita adlı bir CD çıkardı. Ayrıca Auschwitz’in özgürlüğüne kavuşturulmasının 65. yılı vesilesi ile bu müzisyen karması hakkında çekilen bir belgesel film, Almanya’nın her bölgesindeki liselerde gösterilecek.

Şimdilerde grup Almanya genelinde turneye çıktı. Esther gençlerin olduğu kadar, yetişkinlerin de beğenisini kazanmaktan oldukça memnun; yetişkinlerin konser sırasında zaman zaman sandalyelere çıkıp tempo tuttuklarını anlatıyor.

Esther Bejarano, 85 yaşında bir kadın için oldukça hareketli gençlerle sahneye çıkmanın yorucu olduğunu, ancak istediklerini ifade etmenin yolunu ancak böyle bulabildiğini söylüyor.

Kutlu Yurtseven ve grubunda yer alan diğer müzisyen gençler için ise, bir Auschwitz kurtulanı ile sahneyi paylaşmak ve birlikte müzik yapmak kendine özgü, pek de örneğine rastlanmayan ilginç bir deneyim niteliğini taşımakta.

Kutlu Yurtseven, Esther’le ilgili bir anısını şu sözlerle anlatıyor: “Esther’e bir kez; ‘Auschwitz’den sonra nasıl müzik yapabiliyorsunuz?’ diye sordum. O da bana; ‘Eğer benden müziğimi de alsalardı, ölürdüm, hayatta kalamazdım’ yanıtını verdi.”