27 Ocak Holokost’u Anma Günü/ BUNDESTAG PERES’İ AYAKTA ALKIŞLADI

27 Ocak Çarşamba günü Uluslararası Holokost’u Anma Günü vesilesi ile İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres, Almanya Parlamentosu Bundestag’da İbranice yaptığı tarihi konuşma sonrasında dakikalarca ayakta alkışlandı. Auschwitz’in özgürlüğüne kavuşturulmasının 65. yıldönümünde İsrail Başbakanı Netanyahu’nun da katıldığı, Polonya’da ölüm kampının dondurucu soğuğunda gerçekleşen anma töreni ise sirenlerin çalması ile başladı

Nelly BAROKAS Kültür
3 Şubat 2010 Çarşamba

Birleşmiş Milletlerin 2005 yılında aldığı bir kararla, Auschwitz- Birkenau ölüm kampının Sovyet Orduları tarafından kurtarıldığı 27 Ocak günü Uluslararası Holokostu Anma günü olarak belirlendi.

Bu yıl, Auschwitz-Birkenau’nun özgürlüğüne kavuşmasının 65. yılında, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres üç günlük Almanya ziyareti kapsamında birçok anma etkinliğine katılırken, 27 Ocak Çarşamba günü Almanya Parlamentosu Bundestag’da İbranice bir konuşma yaptı. Etkileyici konuşmasının bir bölümünde kipasını takarak Holokost’ta ölenler anısına Kadiş Duası’nın bir bölümünü okuyan Peres, dakikalarca ayakta alkışlandı.

Auschwitz-Birkenau’da

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, beraberinde milletvekilleri, Auschwitz kurtulanlarından oluşan kalabalık bir kafileyle Polonya’da Auschwitz-Birkenau’daki törene katıldı. Tören, bir zamanlar gaz odalarının bulunduğu mekanda kurulan çadırda gerçekleşti. Çalınan sirenlerin ardından, bu kamptan kurtulanlar yaşadıklarını anlattılar. Polonya doğumlu bir Holokost kurtulanı olan Rav İsrael Meir Lau, Kadiş Duası’nı okudu.

Törende hazır bulunan Polonya Devlet Başkanı Lech Kaczynski yaptığı konuşmada; “Yahudiler salt Yahudi oldukları için, diğerleri de Polonyalı veya Rus oldukları için öldürüldüler. Böylesi bir şey gelecekte de olabilir” uyarısında bulundu, anımsamanın, gerçeği öğrenmenin önemini vurguladı.

Devlet Başkanından sonra bir konuşma yapan Polonya Başbakanı Donald Tusk; “Dünya neden suskun kaldı? Dünya neden buna izin verdi? sorularını kendimize soruyoruz” sözleri ile haklı bir sorgulamada bulundu. Donald Tusk; “Bir insan hiçbir zaman bir numaraya dönüştürülmemeli. Hiç kimseye böylesi acılar çektirilmemeli” dedi.

Netanyahu: “Yeni bir tehlike bizleri tehdit ediyor”

Auschwitz-Birkenau’da düzenlenen törenin en önemli konuşmacısı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ydu. Netanyahu Polonya Yahudilerinin köklü tarihinden söz ederek konuşmasına başladı. Konuşmasını insanlık tarihinin  Holokost ile en utanç verici noktasına ulaştığına ilişkin sözleri ile sürdürdü.

“Donarak ölenleri, gaz odalarında öldürülüp krematoryumlarda yakılanları anıyoruz. Ve başkalarının yaşamını kurtarmak için kendi yaşamlarını, çocuklarının yaşamlarını tehlikeye atan Uluslararası Dürüstlerin üçte birinin Polonyalı olduğu gerçeğini de hiç unutmuyoruz.”

“Nazi Amalek’in bizlere yaptığını her zaman hatırlayacağız ve tarih sahnesine yeniden çıkıp Yahudileri yok etmekle tehdit eden yeni bir Amalek’e karşı hazır olmamız gerektiğini unutmayacağız” sözleri ile Netanyahu İran tehlikesine bir göndermede bulundu.

“Dünyayı bu tehlikeye karşı uyarmamız, aynı zamanda da kendimizi korumaya hazır olmamız gerekiyor” diyen Netanyahu, İbranice lisanında yaptığı konuşmasında sık sık Tevrat’tan alıntılar kullandı.

Aynı gün, 27 Ocak Çarşamba günü Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman Budapeşte’de, Yardımcısı Danny Ayalon Bratislava’da, Kültür ve Spor Bakanı Limor Livnat da Paris’te gerçekleşen anma etkinliklerinde konuşmalar yaptılar.

Krakov’un opera binasında düzenlenen etkinlikte Avrupa Yahudi Kongresi Başkanı Moshe Kantor, Dünya Yahudi Kongresi Başkanı Ron Lauder, konuşmalarında Ahmedinajad’ın Holokost inkarcılığını vurguladılar. Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek’in de konuşmacı olarak hazır bulunduğu Krakov’daki anma gecesinin en duygusal konuşmasını Polonya doğumlu Holokost kurtulanı ve geçmiş dönem İsrail Başhahamı İsrael Meir Lau yaptı.

1942’de, henüz yedi buçuk yaşında bir çocukken, temerküz kampında Nazilerin yaptığı ayırımda annesinin onu iterek kendinden uzaklaştırdığını anlatan Rav Lau; “Annem onun yanında kalırsam hayatta kalma şansımın daha az olduğunu hissetmişti. Yaşam ile ölüm arasındaki ince ayrıntılarda karar vermek çok zordur” dedi. O olaydan sonra Rav Lau annesini bir daha göremedi.