Kaplumbağa bilgeliği

Avram VENTURA Köşe Yazısı
23 Aralık 2009 Çarşamba

Yıllar öncesinden bir filmden mi belleğimde kalmış, yoksa doğrudan mı ben gözlemlemişim, anımsamıyorum: Dört şeritli bir yolun ortasında duran bir kaplumbağa geliyor gözlerimin önüne. Her iki yanından araçlar son hızla akıp giderken, o, en ağır adımlarıyla karşı tarafa geçmeye çalışıyor. Yolun güvenilir olup olmadığını görmek için başını kabuk evinden uzatıp sağına, soluna tedirginlikle bakıyor, sonra içeri çektiği ayaklarını çıkarıp birkaç santim ilerliyor. Yine hızla geçen bir arabanın getirdiği korku, onu kabuğuna çekilmeye zorluyor. Bu çaba, bu tehlikeli savaşım ne kadar sürüyor, bilmiyorum; ama kaplumbağanın, her an ölümle yüzleştiği o yolu aştığını anımsıyorum.

Her anı, görünür ve görünmez tehlikelerle dolu bir yaşam içerisinde, yeteneği ve gücü sınırlı, ancak ölçülü adımlarıyla varlığını sürdürmeye çalışan bir kaplumbağa neleri çağrıştırmıyor ki...

Ağır, ama emin adımlarla süren bir ilerleyişi...

Sürekli korunmayla geçen bir yaşamı...

Sabır, bilgelik ve uysallığı...

Barınağını sürekli sırtında taşıyan, ters döndüğünde de tümüyle etkisiz kalan bir canlıyı düşünebilir, onunla ilgili onlarca simge ve anlam üretebiliriz. Nitekim birçok kültür ve gelenekte, bu hayvanla ilgili öykü ve söylenceler anlatmakla tükenmez.

Osman Hamdi’nin son zamanlarda rekor fiyatlara yükselen Kaplumbağa Terbiyecisi adlı tablosuyla da, eğitilmesi çok güç olan bu hayvanı simgeleştirerek, kaplumbağanın tüm olumsuz özelliklerini taşıyan Osmanlı dönemindeki memurları eleştirmiştir.

Kendimizi ya da başka insanları tanıtmak, yüceltmek ya da aşağılamak için, her zaman hayvanlardan birer simge olarak yararlanmışızdır:

Eşek aptallığı yüze vurmak ya da hakaret etmek için... Ceylan hareketlilik, çeviklik, ürkekliği... Karga uğursuzluğu... Güvercin aşkı ve barışı... Kartal güç, zekâ ve kutsallığı... Leylek sadakat ve adaleti... Baykuş zekâ ve bilgeliği... Yarasa kimi kültürlerde eğlence ve uzun ömrü, kiminde ise şeytanı ve ölümü... Köpek rehberliği, bağlılığı, korumayı ve sadakati... Fare zekâ ve uyanıklılığı... Kuğu zarafet, denge, masumiyet, yalnızlık ve içtenliği... Yılan sinsiliği ve kötülüğü... Boğa erkekliği... Aslan krallık, liderlik ve gücü gösterirken, her kültür ve inançta bu hayvan simgesine zengin anlamlar yüklenmiştir. Bu listeyi daha çok uzatabiliriz. Kuşkusuz Aisopos’un ve La Fontaine’in yüzyıllardır anlatılan masallarını, anonim doğu öykülerini hiç unutmadan...

Biz yine kaplumbağaya dönecek olursak...

Bu hayvanın olumlu özelliklerine özenerek, bu simgeye sığınanlar mutlaka vardır; ama ne yazık ki biz onu, zamana meydan okuyan ağır yürüyüşüyle özdeşleştirerek, başkalarını eleştirmekten geri kalmıyoruz.

Oysa ki...

Bir kaplumbağanın sabır, bilgelik ve uysallığına öykünebilsek!..