Bu hafta ağımıza takılanlar

"Belki ben şanslıydım, en yakın arkadaşlarımdan biri Yahudi’dir, çok komşum oldu, çocukluğum Ventura’nın patlıcanlı borekitaslarıyla geçti, hamursuzun o yavan lezzetini bile ayrı severim."

İzak BARON Diğer
24 Mart 2010 Çarşamba

Güncel

HAYATINDA HİÇBİR YAHUDİ’YLE TANIŞMAMIŞ OLMAK NE DEMEK?!

Medyada nefret söylemi üzerine kafa yoran Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, çalışmalarını Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde sürdürüyor. Bu haftaki Radikal Cumartesi’de “Nefret, hep korkuyla birlikte gidiyor” diyordu Pınar Öğünç’e. “Bütün fobilerin içinde korku vardır: İslamofobi, yabancı düşmanlığı zenafobi... Tabii bilmediği bir şeyden nefret söz konusu. Mesela Beyoğlu Musevi Hahamhanesi Vakfı’yla Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu’nun ortak bir çalışması var. 1108 kişiyle telefon anketi yaptılar. Metodolojik olarak ne kadar sağlıklı, ne kadar temsil eder tartışırsınız ama sonuçlar ilginç. Yahudi eşittir terör. Toplumun yüzde 90’ı hayatında hiçbir Yahudi’yle tanışmamış. Buna mukabil yüzde 42’si bir Yahudi’yle komşu olmak da istemiyor.”

Hayatında hiçbir Yahudi’yle tanışmamış olmak ne demek?! Bu beni tek başına zaten dehşete düşürdü, bir de toplumun yüzde 90’ını kapsaması inanılır gibi değil.

İstanbul’dan bakınca çok akıl almaz bir şey bu, herkesin illa ki Yahudi eşi dostu ahbabı, en azından komşusu olmuştur gibi geliyor insana. Belki ben şanslıydım, en yakın arkadaşlarımdan biri Yahudi’dir, çok komşum oldu, çocukluğum Ventura’nın patlıcanlı borekitaslarıyla geçti, hamursuzun o yavan lezzetini bile ayrı severim.

Doğrusu acıdım ve üzüldüm o yüzde 90’a. Hayatlarında bunları hiç tatmamış oldukları geldi aklıma, meseleyi sulandırmak gibi gelebilir bazılarına, ama birlikte sofraya oturmak önemlidir, yemek birleştiricidir, bağlayıcıdır, belki o yüzden...

Nur Çintay A.

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=986956&Yazar=NUR%20ÇİNTAY%20A.&Date=22.03.2010&CategoryID=96

 ‘SİZ MUHTAÇSINIZ, BEN OLMASAM ÖLÜRSÜNÜZ’ DEMEK DE BENCE AŞAĞILAYICI BİR TUTUMDUR

Aslında benzer bir ırkçı söyleme İsrail’in Gazze saldırısı sırasında Yahudiler için de girmişti Başbakan ama orada gazetelerin eleştirmesine fırsat vermeden kısa zamanda döndü, yaptığı hatayı anladı, sözlerini düzeltti.

Düzeltti ama mesela bugün Ermenistanlılar için verdiği ‘hoşgörü’ örneğini o zaman da Yahudiler için vermeyi ihmal etmedi, ‘500 yıl önce sizi biz kabul ettik’ dedi. Ben, Başbakan kusuruma bakmasın ama bunu bir ‘hoşgörü’ olarak görmüyorum; hoşgörü göstermenin kendisi zaten bence ırkçı ve aşağılayıcı bir tutum. ‘Siz muhtaçsınız, ben olmasam ölürsünüz’ demek de bence aşağılayıcı bir tutumdur.

İsmet Berkan

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=986795&Yazar=İSMET%20BERKAN&Date=21.03.2010&CategoryID=97

YAHUDİLERİ SEVDİĞİNİ SÖYLEMEK VE SİYONİZM'E KARŞI OLMAK KESİN BİR YALANDIR

Bu klasik Yahudi cephesinden gelen alışageldiğimiz seslerden farklı bir ses! Ama bu görüşe karşı klasik Yahudi yaklaşımını temsil eden sesler de var! Bunların başında da Rafael Sadi var! Rafael Sadi yabancısı olduğumuz biri değil! Kendisini e-mailleri ile bizleri sürekli bilgilendirmeye çalışan bir vatandaşımız olarak hatırlıyoruz! Bir de Tayyip Erdoğan ile çocukluk arkadaşı olduğunu söyleniyor ama ne kadar doğru bilemiyoruz!

Rafael Sadi de zaten kendisini ‘Türk Milliyetçisi’ olarak tanıtıyor! Peki, başka sıfatları yok mu? Olmaz olur mu onları da Rafael Sadi'nin ağzından dinleyelim:

"Beyler, Yahudilik ve Siyonizm birbirinden ayrılmayan iki kavramdır!

Yahudileri sevdiğini söylemek ve Siyonizm'e karşı olmak kesin bir yalandır ve günümüz antisemitizminin değişik bir anlatım şeklidir! Siyon Kudüs'ün adıdır! Yahudilerin en önemli saydıkları yer Siyon tepesidir! Bu isme bağlılık bütün Yahudiliğin temel taşıdır! Bu nedenle Yahudilik ile Siyonizm arasında bir fark yoktur! Yahudileri seviyorum Siyonistleri sevmiyorum dendiğinde "Ben aslında hiçbir Yahudi'yi sevmiyorum deniyor" demektir! Saygılarımla, Rafael Sadi - Yahudi Siyonist - Türk ve milliyetçi"

Rafael Sadi bu e-mail'in altına bir not daha eklemiş: "Karmaşık ama bu böyle ben öyle hissediyorum!"

Zeki Ceyhan

http://www.milligazete.com.tr/makale/yahudi-cephesinde-neler-oluyor-156466.htm

İŞİN ARKA PLANI VE TARİHSEL BOYUTU BİLİNSE YAŞANANLARIN 'ÜÇ GÜNLÜK HİKÂYE' OLDUĞU ANLAŞILACAK

İlginç ama ilginç olduğu kadar da aldatıcı bir tartışma var: ABD ve İsrail'in arasının açıldığı, bu iki kadim müttefikin birbirinden uzaklaştığı iddia ediliyor. Mesele şu: Obama yönetimi Filistin müzakerelerini yeniden başlatmak istiyor. İsrail ise buna çomak sokarcasına, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden İsrail'i ziyaret ettiği sırada Doğu Kudüs'te yeni yerleşimler inşa edeceklerini açıkladı. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İsrail Başbakanı Netanyahu'yu aradı ve telefonda ‘fırçaladı’.

Şimdi bu olanlara bakanlar “Vay efendim, Obama öyle radikal bir başkan ki İsrail'le gerilimi göze alıyor. İki ülke birbirinden uzaklaşıyor. Ne olacak bu işin sonu?” diyorlar.

Ne olacağını söyleyeyim. Bir kere yukarıdaki yorumlar suyun yüzeyine bakarak yapılan yorumlar.İşin arka planı ve tarihsel boyutu bilinse yaşananların 'üç günlük hikâye' olduğu anlaşılacak.

Nagehan Alçı

http://aksam.com.tr/2010/03/16/yazar/16691/nagehan_alci/abd_ve_israil_bosanabilir_mi_.html

TÜRKİYE'NİN İSRAİL İLE DÜŞMAN OLMASI MANTIKSIZLIKTIR

Türkiye ile İsrail'i dost yapan en önemli faktör, "düşmanımın düşmanı benim dostumdur" faktörü artık önemini yitirdi. Türkiye'yi İsrail'e iten konjönktür değişti. Türkiye aynı zamanda ekonomik bir gelişme içerisinde, siyasi istikrar var ve dış politikasında daha saygın bir ülke olmaya başladı. Saygın bir ülke olursanız saygınlığınız ve güçlülüğünüz ölçüsünde uluslararası ilişkilerde yaptıırım gücünüz, söz söyleme hakkınız olur. Türkiye artık kendi tarihiyle barışıyor, dini ile barışıyor, komşuları ile barışıyor, bölgede aktif rol alıyor.  Buna paralel olarak Türk dış politikası da demokratikleşiyor.

İnsanların sağcısı, solcusu hepsi Filistin konusunda hassastır. Dolayısıyla demokratik bir ülkede halkın bu kadar hassas olduğunu bir konuda devletin tarafsız kalması mümkün değil. Eğer orada bir insan hakları ihlali varsa, birileri zulüm görüyorsa, birilerinin bunun yanlış olduğunu söylemesi gerekiyor. Bu nedenlerden dolayı benim kanaatimce Başbakan'ın İsrail'e karşı ilişkileri gergin tutacak bir düşünce içerisinde olmadığı, aksine Batı ve İsrail'in Türkiye'nin bu yeni dış politikasına, yeni rolüne henüz alışkın olmadığı düşüncesini taşıyorum. Türkiye bu rolünü oynarken onların bunu yanlış algıladıklarını düşünüyorum. "Komşularla sıfır sorun" politikası gereği Ermenistan ile diyalog kapılarını açan bir Türkiye'nin İsrail ile düşman olması mantıksızlıktır. Bu Türkiye'nin hedeflerine, stratejisine uymamaktadır. Türkiye kesinlikle düşman bir İsrail istememektedir.

İdris Bal

http://www.stratejikboyut.com/haber/israil-yeni-turkiyeyi-cekemiyor--33187.html

‘MEMLEKETİM’ PARÇASI BİR YAHUDİ HALK ŞARKISI...

Dilmener, yıllardır cumartesi günleri Açık Radyo'da ‘Dünya Dönüyor’ adlı bir pop müzik tarihi programı yapar. Geçen 6 Mart'taki programa Şalom gazetesi yazarı Robert Schild konuk oluyor. Konu: ‘Memleketim’ parçası. Niye? Çünkü bu bir Yahudi halk şarkısı... Orta Avrupa'dan çıkıyor. Yahudilerin konuştuğu ‘Yiddiş’ dilinde söyleniyor. Parça 1960'ların sonunda, bizim Ajda Pekkan'a tekabül eden İsrailli sanatçı İlanit tarafından poplaştırılınca, ünü yayılmaya başlıyor. Hatta Fransız şarkıcı Mireille Mathieu tarafından da söyleniyor.

O sıralarda bizde ‘aranjman’ (Türkçe sözlü yabancı parça) modası olduğundan, beste Ayten Alpman'a kadar geliyor. İlanit'in 'Memleketim'den başka da Türkiye'de sevilen parçaları var: ‘Sev Kardeşim’ ve ‘Bim Bam Bom’ gibi...

Emre Aköz

http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/akoz/2010/03/14/bizi_birlestiren_yahudi_sarkisi_memleketim

DİSNEYLAND BİR GÜN İSRAİL OLUR MU?

Suriye sokaklarında İsrail Disneyland olarak tanımlanır. Suriye’de google arama motorunda ‘İsrael’ kelimesi aranamaz. İsrail’e telefon edilemez. Facebook’ta Golan Toprakları İsrail sınırında gösterildiği için de bu siteye giriş yasaktır. Tüm bu sebeplerden istihbarat kuruluşu muhaberatın korkusundan Suriye’de yaşayan yabancılar, ecanibler, İsrail’e Disneyland der.

Ne zaman barış görüşmeleri tekrar gündeme gelse, biz Suriye’deki yabancıların en büyük gündemi de budur. Disneyland bir gün İsrail olur mu? Suriye’den İsrail’e seyahat edilebilir mi? Sanırım, Disneyland’ın İsrail olması için Sara Netanyahu’nun Esma Esad ile yardım faaliyetlerine katılabiliyor olması gerekir. İşte bu nedenle bu kadar da zor Ortadoğu’da barış ve görüşmeleri.

Emre Çalışkan

http://www.t24.com.tr/content/authors.aspx?article=1743&author=54

 ARDINDAN DA NÜKLEER ÇALIŞMALARIYLA HEDEF OLAN İRAN'A YÖNELİK BİR MÜDAHALE...

Kudüs merkezli yeni bölgesel kriz hesaplarının iki amacı olabilir: Türkiye'nin öncülüğünde, ekonomik, siyasal ve güvenlik içerikli bölgesel yakınlaşmanın sabote edilmesi ya da İran'ın Kudüs hassasiyetinin tahrik edilip bir provokasyona zemin hazırlanması. Ardından da nükleer çalışmalarıyla hedef olan İran'a yönelik bir müdahale... Neden olmasın? Kriz Kudüs eksenli olunca, sadece İran ya da birkaç Arap ülkesiyle sınırlı kalmayacak. Endonezya'dan Fas'a kadar bütün bölgeyi sarsacak. Peki bu durum Müslüman ülkeleri daha da birbirine yakınlaştırmaz mı? Elbette ilk ihtimal bu. Ancak, böyle bir durumda, ABD ve Avrupa ülkeleriyle dünyanın birçok ülkesinin müdahil olacağını düşünmek gerekiyor. İşte o zaman bölgede bir denklemden söz etmek mümkün olmayacak.

İbrahim Karagül

http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?t=18.03.2010&y=IbrahimKaragul

İSRAİL’İN VAKTİYLE MANDA ALTINDAKİ FİLİSTİN OLAN TOPRAĞIN TAMAMINI KONTROL ETMESİ Mİ GEREKİR?

Netahyahu, AIPAC ve ‘statüko’ lobisinin kalanı bunu kabul etmiyor, keza Joe Lieberman veya John McCain gibi dar kafalı Amerikalı siyasetçiler de. Görünen o ki, İsrail’in Filistin toprakları üzerindeki kontrolünü genişletmesinde bir sorun olmadığını ve ABD’nin ne yaparsa yapsın İsrail’i desteklemesi gerektiğini düşünüyorlar. Onlara göre anlaşmazlıklar kapalı kapılar ardında konuşulmalı, zira Lieberman’ın dediği üzere, ABD ve İsrail bir ‘aile’. Bu doğru değil elbette: ABD ve İsrail ayrı ülkeler, çıkarları her zaman aynı değil ve bazen bu fikir ayrılıklarını faş etmekte yarar var.

Aslında İsrail’in yanlış dostları bu insanların da kendisi, çünkü önerdikleri hareket tarzı İsrail’in tehlikeli rotasında ilerlemesine yol açacak. Bu yüzden özel ilişkiyi savunduklarını ya da Obama, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi George Mitchell, Başkan Yardımcısı Joe Biden veya Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın İsrail üzerinde haksız baskı yapmakla suçladıklarını duyduğunuzda, onlara uzun vadeli çözümlerinin ne olduğunu sorun. İsrail’in vaktiyle Manda Altındaki Filistin olan toprağın tamamını kontrol etmesi gerektiğini mi düşünüyorlar?

Stephen M. Walt

Harvard Üniversitesi’nde profesör, John Mearsheimer’la birlikte yazdığı ‘İsrail lobisi ve ABD Dış Politikası’ adlı kitap Amerika’da tartışma yaratmıştı.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=18.03.2010&ArticleID=986303

KALMAK İLE GİTMEK ARASINDA BİR ŞEYDİR KUDÜS

Kudüs farklı bir yerdir. İlk görüşte aşık olmak gibi bir şeydir Kudüs. Her seferinde kendinizi önemli hissedersiniz şehrin karma karışık, küçük, dar ve eski sokaklarında gezerken. Kalmak ile gitmek arasında bir şeydir Kudüs. Neden vardır ve neden önemlidir hissedersiniz ama anlamakta güçlük çekersiniz. 

Bu şehre neden ölmek ve doğmak için gelindiğini size en güzel burası anlatır. Mescide her vardığımda kapı önündeki sözde Mescidi koruyan ve ne olduklarını onlarında tam bilmediği Dürzî İsrail askerleri beni durdurur. Onlara göre Müslümanlar sadece Araplara benzer.

Şayet esmer kavruk tenli değilseniz Müslüman değilsiniz. Bir de sarışınsanız yandınız. Sizden Müslüman olmaz.  Ben de sarışın bir adamım. Araplara hiç benzemem. Bir de kılık kıyafetim farklı.

Dürzi askerler beni yüz kişinin içinden seçerler ve her ne zaman Mescid’e girsem durdururlar. Önce bir selam verirler ve aksanımdan hemen bilirler Arap olmadığımı. ‘’Müslüman mısın’’ diye sorarlar. Aman ‘yes’ demeyin. Kilit cevap Elhamdürillah’tır.

Fatih Er

http://www.haber7.com/haber/20100319/Nufus-cuzdanindaki-din-hanesi-ve-Mescidi-Aksa.php

BALAGAN OLAN DURUM DAHA DA BALAGANLAŞTI

İsrail’de birkaç gün geçirmek bile, dikkatli bir kulağa hemen birkaç İbranice kelime öğretmeye yeter. İlk etapta öğrenilen kelimelerden biri de çok sık duyulduğu için ‘balagan’ yani ‘karmaşa, keşmekeş’ olur. İsrail-Filistin cephesindeki son gelişmelere bakınca ortalığın ‘balagan’ olduğu görülüyor. Ama balaganlık, İsrail’de olmaktan çok onun muhataplarında, yani Amerikan yönetiminde ve artık iktidarsızlığı ayyuka çıkan, BM, Rusya ABD ve AB’nin oluşturduğu Ortadoğu Dörtlüsü’nde. 

Bugüne kadar dünya, Filistin’deki Hamas ve FKÖ bölünmesinin ‘balagana’ yol açtığını düşünüyordu, ne de olsa onlara göre bir muhatap yoktu Filistin tarafında. Bu kör inanç nedeniyle İsrail’deki ‘balagan’ görülmedi. İsrail koalisyonunu oluşturan partilerin gelecek tahayyüllerinin birbirinden farklı olduğu fark edilmedi, ta ki, İsrail Başbakanı Netanyahu ve ABD Başkan Yardımcısı Biden dolaylı görüşmeler için pazarlık yaparken, Netanyahu’nun koalisyon ortağı dinci Şas Partisi’nin elindeki İçişleri Bakanlığı, Doğu Kudüs’te 1600 birimlik yeni bir Yahudi yerleşim birimine onay verdiğini duyuruncaya kadar. Böylece balagan olan durum daha da balaganlaştı. 

Ayşe Karabat

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=986678&Yazar=AYŞE%20KARABAT&Date=20.03.2010&CategoryID=100

BAZI YAHUDİLERİN MENSUP OLDUKLARI MİLLETİ VEYA CEMAATİ ACIMASIZCA ELEŞTİRMELERİ

İnkâr edilemeyecek bir gerçek de, İsrail’in politikasını eleştirenlere değil, İsrail denince düşmanca ve anlayışsızca ifadelerle beyanatta bulunanlara, karşılık vermeden ondan bir şeyler almak isteyenlere, İsrail derken Yahudileri kötüleyenlere, dünyadaki Yahudi topluluklarını rahatsız edenlere, cami çıkışı İsrail bayrağını yakanlara, İsrail’i ortadan kaldırmaktan bahsedenlere tepkisiz kalmamak, İsrail’in de bir ulusal gururu olduğunu hatırlatmak, çok İsraillinin ve çok diaspora Yahudisinin eğilimine uyduğudur. O bakımdan İsrail Dışişleri’nin daha ‘dobracı’ bakanı Liberman’a, zaman zaman hükümetini müşkül mevkie sokmasına rağmen sempati ile bakanlar da var..

Yahudi dünyasının her zaman mevcut olmuş bir diğer problemi de, bazı Yahudilerin, çevrelerindeki sol eğilimli görüşlerini benimsemeleri ve mensup oldukları milleti veya cemaati acımasızca, bazen varoluş hakkını inkâr edercesine eleştirmeleridir. Bugün bunlar İsrail eleştirilerini sol dediğimiz cepheden ve tekellerinde olduğunu zannettikleri hümanist iddialarla yapmaktalar.

Selim Amado

http://www.skyturk.net/degisen-bir-sey-yok/

İlginç yazılar

 İŞTE TÜRKİYE'NİN EN MERAK ETTİĞİ MEZARLIK

http://www.odatv.com/n.php?n=bulbulderesi-mezarliginin-gizli-kalmis-sirlari-0703101200

SÜLEYMAN MABEDİ'NİN SIRRI

http://www.odatv.com/n.php?n=bulbulderesi-ve-suleyman-mabedi-1303101200

MORRİS ŞİNASİ'NİN HİKAYESİ VE MANİSA'YA BIRAKTIĞI MÜTHİŞ SERVETİN ÖYKÜSÜ

http://www.haber7.com/haber/20100214/Saglik-Bakanliginin-teptigi-buyuk-servet.php

MORRİS ŞİNASİ HASTANESİ'NDE MUTLU SON

http://www.haber7.com/haber/20100319/Morris-Sinasi-Hastanesinde-mutlu-son.php

Haftanın linki

SAMİ OFER PROPAGANDA OKULU

http://www.odatv.com/n.php?n=sami-ofer-propaganda-okulu-1603101200

Haftanın yazıları – Rafael Sadi’den

BARIŞ İSTEYEN VAR MI?

http://www.turkishlifenews.us/index.php?option=com_content&view=article&id=385:bar-isteyen-var-mi&catid=108:rafael-sadi&Itemid=144

 İSRAİL'İN BAŞKENTİ NERESİ?

http://www.turkishlifenews.us/index.php?option=com_content&view=article&id=370:israilin-baskenti-neresi&catid=108:rafael-sadi&Itemid=144

Hoşunuza gidecek siteler

ROZ KOHEN "YAHUDİ İSTANBUL'UNU / İSTANBUL YAHUDİLERİ'Nİ" ÇİZİYOR VE ANLATIYOR: İSTANBUL'DA YAHUDİLER VE YAHUDİ YAŞAMI

http://kanalkultur.com/de/content/view/1485/1/

SKYTURK.NET - KATEGORİ: ‘DÜNYA’

http://www.skyturk.net/haberler/dunya/